30!

1.8K 182 225
                                    

[bleed it out, linkin park]

Elimdeki telefonu gözlerimi kapatıp oflayarak cebime attım. Bay aptal Kang Taehyun'a attığım mesajlarla kendimi inanılmaz rezil bir duruma düşürmüştüm. Bulduğu her fırsatta yeterince benimle uğraşıyorken üstüne bir de ben eline koz vermiştim ve bunu kullanacağını da açık açık belirtmişti. Harika.

Corner kavşağının hemen ardındaki ilk sağa saptım ve sokağa girdiğim an adımlarımı yavaşlattım. Bu sokağa daha önce birçok defa girmiştim fakat bu kez ilk defa geceydi.

Gündüzleri de benim yaşıtım olan birkaç genç dışında kimse olmazdı. Fakat şimdi bomboştu ve bu tenha beni germişti. Ten'i dinlemek yerine tek başıma gelmemin ucundan hata olduğu sonucuna varmıştım çünkü bu sokak boşken hiç tekin durmuyordu.

Ne olacaksa olsun diyerek koca bir adım attım ve derin bir nefes aldım. Deprem evleri diye geçiyordu burası. Daha önce depremden yıkılan evlerine yerine inşaa edilmiş müstakil evlerden oluşuyordu. Fakat bu yapılar altmış yılı aşkındır yıkılmadığı için neredeyse hepsi boştu.

Lise hayatım boyunca başta Kang Taehyun olmak üzere herkese diklenen, inatçı ve cesur biriydim, hâlâ öyleyimdir. Fakat bu da bir yere kadar oluyor. Yalnız başıma olduğum, bir tanesi bile düzgün çalışmayan sokak lambalarının güç bela aydınlatmak için götünü tutuşturduğu bir sokakta pek de mümkün değildi açıkçası.

Hiçbir fiziksel güce sahip olmadığım, hatta tek bir dövüş sanati bilmediğim halde her ihtimale karşı tetikte olarak yürümeye devam ettim.

Aptal arkadaş grubumla normalde gündüz geldiğimiz küçük bir depo vardı. Bu deponun bir kısmı bize ait küçük bir ev gibiydi. Eşyalar falan filan yoktu aslında fakat gündüzleri buraya gelir ve kafa dağıtır evlere dağılırdık.

Bu sefer gece gelmek istemişlerdi. İstemediğimi yeterince belli etsem bile o kadar çok ısrar etmişlerdi ki sadece dillerinden düşmek için kabul etmiştim. Bir saate kalmadan hasta olduğumu söyleyip aralarından ayrılmayı düşünüyordum.

Geceleri dışarıya çıkmayı seven bir tip olsam bile olduğum ortam beni öylesine germişti ki tüylerim diken diken olmuştu ve hemen burayı terk etmek istiyordum.

Birkaç metre yürüdükten sonra ezbere bildiğim yolu ilerleyerek yeniden sağa saptım ve başka bir sokağa girdim. Fakat deponun hemen önünde toplanmış olan kalabalığı görmemle nefesim tutmuş ve olduğum yerde kalakalmıştım.

Şaşkınlıkla oradaki kişilerin yüzlerini incelediğimde çoğunu yakından tanıdığımı, geri kalanları da yüz olarak bildiğimi fark ettim. Fakat beni olduğum yere mıhlayan şey ellerindeki kesici aletlerler ve uzun sopalardı.

Fark edilmek istemiyordum fakat ilk defa böyle bir manzarayla karşı karşıya kalıyordum ve nasıl hareket edeceğimi bile bilmiyordum. Korkuyordum. Hayatımda bir defa doğru dürüst kavgaya bile karışmamıştım. Ne yapacaktım?

Birden bire sıcak bir avuç içi bileğime değdi ve soğuk parmak uçları etrafını sardı. Hemen yanımdaki evin bahçesine doğru kuvvetle çekilmek kendime gelmem için yeterliydi ve yardım çığlığı atmak için oldukça hazırdım. Fakat ağzıma sertçe kapatılan el ve elin sahibinin bana bakan sert bakışlarıyla hemen bu hamleyi uygulamaktan vazgeçtim.

Kang Taehyun beni evin merdivenlerinin hemen altına, duvara kıstırıp vücudunu bana yaslamıştı. Bakımı yapılmadığı için arsız gibi bütün evi ve bahçenin neredeyse her tarafını saran sarmaşıklar, bizi birilerinin görmesini engelliyordu.

highway to hell, tgHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin