hoseok
YOONGİ
SEN Mİ BAĞIRDIN ÖYLE?
BİR ŞEY Mİ OLDUyoongi
ölümden döndüm hayatım
kocan gidiyordu az kalsın
evlenmeden tövbe yarabbim allah göstermesin daha balayına çıkacağızhoseok
ya ne diyorsun yoongi delirdin mi
bir yerine bir şey mi oldu
geleyim miyoongi
aslında çok önemli bir şey olmadı ama sen yine de gel
kahvaltı hazırlıyorum birlikte yerizhoseok
ay bende çok üşeniyordum hazırlamaya
hamarat kocam benim 🤭yoongi
ne dedin senhoseok
ne dedim
üşeniyordum dedimyoongi
ondan sonra
bir şey dedin banahoseok
hamarat dedim işteeyoongi
ondan sonra bir şey daha dedin
kocam dedin
bunu yanıma gelince de söyler misinhoseok
söylerim belkiyoongi
hadi gel o zaman
duymak istiyorum bir an öncehoseok
çok fenasın ya
mickeyyi alıp geliyorumyoongi
olmaz
alma mickeyyihoseok
nedenmiş o
yeter ama artık yoongi
sen mickeyyi hiç istemiyorsun
beni çok kırıyorsun, o bizim evladımız
nasıl babasın senyoongi
güzelim yavrum bebeğim
ben öyle bir insan mıyım
baş başa olalım biraz diye şey ettim
bak tam seni öpeceğim koşa koşa aramıza giriyor amk köpek köpek değil kaynanam mübarekhoseok
o sadece bana biraz fazla düşkün o kadar
neyse o zaman madem istemiyorsun evde bırakacağımyoongi
ohh bee 😁
sadece ikimiziz
bi gel bak neler yapacağım sanahoseok
korktum şu an
gelmesem mi acabayoongi
ne korkması bebeğim
hortlak mıyım ben tövbehoseok
sen neden korktuğumu anladın ama neyse
kapıyı aç geldimbu sefer mickeyyi almamıştım, onu evde bıraktığım için biraz üzülüyordum. ama ne yapalım, yoongi öyle istemişti. haklıydı da aslında, mickey bana fazla düşkün olduğu için kimseyle de paylaşamıyordu beni. yoongiyle ne zaman yakınlaşsak kucağıma çıkıyordu. çok zeki bir köpekti gerçekten.
kapı hızlıca açıldığında yoongi sırıtarak beni baştan aşağı süzmüştü. bakışları hiç normal değildi, ne olmuştu bir anda bu adama böyle.
çok bekletmeden içeri girmiştim. salona doğru ilerlediğim sırada belimde hissettiğim kollarla olduğum yerde durdum. içim anında kıpır kıpır olmaya başlamıştı.
çenesini omzuma koyunca yüzümü yüzüne doğru çevirmeye çalıştım. gülüyordu her zaman ki gibi. yanağımdan sıkıca ve sesli bir şekilde öpüp geri çekildi, yüzüm hemen yanmaya başlamıştı. çok heyecanlanıyordum ani hareketleri karşısında. ama belli etmemem gerekiyordu çünkü utandığımı görünce benimle alay ediyordu.
"salonda mı yiyelim mutfakta mı?"
doğru ya, kahvaltı yapacaktık biz. aklımdan tamamen uçmuştu.
"bana farketmez ama mutfakta yesek daha iyi, salona taşımak yorucu olur."
beni onayladıltan sonra birlikte mutfağa doğru yürüdük. çoktan hazırlamıştı kahvaltıyı, sadece tezgahtan alıp masaya koyacaktık. tezgaha doğru yöneldiğimde yoongi konuşarak beni durdurmuştu.
"sen otur güzelim, ben hallederim."
"birlikte yapalım."
kaşlarını çatmıştı dediğime karşı, "aaa, sen otur dedim. sonuçta hamarat bir kocan var iki dakikada halleder."
mesajlaşırken ona 'hamarat kocam' dediğim için bilerek söylemişti. işi gücü beni utandırmaktı.
yalancı bir tavırla göz devirip sandalyeye otururken bana gülüyordu.
"hadi hadi, çok konuşmada işini yap. çok acıktım ben."
kafasını iki yana sallayarak gülmeye devam ediyordu. benimleyken her dakika gülümsüyordu, gülüşü o kadar tatlıydı ki onu ısırmamak için zor duruyordum.
kahvaltılıkları masaya dizdikten sonra yanım oturdu. o kadar acıkmıştım ki hemen yemeye başladım. bir iki lokma ağzıma attıktan sonra kafamı hafifçe yoongiye çevirdim, hala yememiş öylece beni izliyordu.
dolu ağzımla zar zor konuştum. "bana bakacağına yemeğin ye."
"senin yemek yediğini görmek beni doyuruyor zaten."
söylediği şeye gülümsemiştim, sadece hamarat değil, aynı zamanda romantikti de. hatta düşünceli, komik, sempatik, yakışıklı, havalı, iyi kalpli... anlayacağınız say say bitmezdi işte.
utanarak tekrar önüme döndüm ve yemeğe devam ettim. hiçbir şey beni yemek yemekten alıkoyamazdı. eğer açsam, çok sinirli birisine dönüşürdüm. yoongi bile bunu artık biliyordu, yavaş yavaş birbirimizi daha çok tanımaya başlamıştık.
yanımda oturan beden, çayından bir yudum aldıktan sonra bir şey hatırlamış gibi hızlıca bana döndü. bende aynı anda hızlı bir şekilde ona döndüm.
"ah, sana söylemeyi unuttum."
"neyi?"
"dün ablam aradı, bana gelip kalmak istediğini söyledi."
bir ablası olduğunu şu an öğrenmiştim, birbirimizin aileleri hakkında hiçbir şey bilmiyorduk.
"öyle mi? ne güzel."
"sizi tanıştırmak istiyorum. ne dersin?"
onun ablasıyla tanışma fikri beni çok heyecanlandırmıştı. bu tür şeyler gerçekten beni geriyordu, ama tabii ki kabul edecektim. çünkü bende onun kadar istiyordum.
"çok isterim!"
tepkime karşı sesli bir şekilde gülmüştü. kesinlikle ablası da onun gibi tatlı birisiydi. şimdiden hissetmiştim.
"iyi anlaşacağınıza eminim. ablam seni çok sevecek."
"ayy, ben de öyle hissediyorum biliyor musun? kesinlikle çok iyi anlaşacağız."
konuşmam bittiğinde yanaklarımı sıkmıştı, acıdığı için yüzümü buruşturdum.
"seni sevmeyen ölsün zaten!" diyip hızlıca yanağımda öptü. bebeği gibi seviyordu beni. ve ben her seferinde bu sevgiyi hakedecek ne yaptığımı düşünüyordum.
onun öpücüklerinden kurtulduğumda kahvaltıma devam ettim. şimdiden sabırsızlanmaya başlamıştım ablasıyla tanışacağım için.
an itibariyle yeni karakter fice giriş yapmıştır, bismillahhh.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Komşu | Sope
Fiksi PenggemarSessiz sakin yaşayan Yoongi ve tuhaf olduğunu düşündüğü komşusu Hoseok. (bolca saçmalık+texting+düz yazı)