Gözleri ağırca aralandı,kara odayı ışığı ile kesen ,eskimiş tavandan ahşap masanın üzerine doğru sarkan beyaz lambaya doğru.Eli kolu bulunduğu sandalyeye bağlanmış kıpırdayamıyordu.Çaresizce çırpınırken bir bağırış kopardı tüm öfkesi ile.Bedeni buz kesmiş,yaşadığı şokun etkisini atlatamaz halde tir tir titriyordu.Kesik soluklarına düzen tutturmaya çalıştığı sıra ani çarpan ağır metal kapının sesi ile irkildi yerinden.Yorgun gözlerini odaya giren,alacalı bulacalı ışığa bulanmış genç adama dikti.Karanlığa karışan adam öfke soluyan bedeni ile konuşmadan tehditlerini savurdu sanki.Yanaştı ,masayı kırarcasına yumruğunu indirdi ansızın.
"Konuş!Konuşsana be adam!Ölüm döşeğindesin ama sonun ben olacağım,ona rağmen direnmekte ısrar ediyorsun.Söylesene neye güveniyorsun.Kaç adam öldü farkında mısın sen?İnsan canının bir hiç olduğunu mu sanıyorsun?"
Rehzen kaşlarını çattı bakışlarını devirmeden.Bir an tereddüt etmeden lafa girişti:
"Kahra?Sen ne yüzle karşıma çıkıp bu sözleri sözlersin.Dur kendine bak,sonra gel vaaz ver bana.İnsan canından bahsetmen de ne ironi ama,sen,her gün yüzlercesini öldüren adamın vicdan numaraları yapması ne dokunaklı!Sana inanacağımı mı sanıyorsun?Senin kim olduğunu bilmiyorum mu sanıyorsun lan!Şimdi de beni mi kuklan yapacaksın?Belki canımla tehdit edeceksin bedenimi?Ne istiyorsun,söyle!Yine o pis işlerin di' mi?Hazır ortada onlarca cinayetin suçu yıkılan bir zavallı var,ben de kullanıp atayım diyorsundur!Konuş,ne istiyorsun!"
Kahra alaycı bir tavırla kafasını geriye attı,sırıtan dudaklarının arasından ışıldayan dişleri Rehsen'e dönmüş,hırıltılı nefesini yüzüne eğmışti:
"Vay,vay,vay!Ne de çok şey bilirmiş bizim afacan Rehzen.Nerden öğrendin bunları bakayım?Sana dedikodularımı taşıyan küçük farelerin mi var yoksa?Beni küçük düşürmek için bu zahmete girdiğine inanamıyorum.Kasabaya da yaymışsındır.Benim maskemi düşürmeye mi çalışacaksın yoksa?Ay,kıyamam çok korktum."
Beline doğru yeltenir ve kınından çıkardığı, cilası ile parıldayan satırını eline alır.satırı Rehzen in boynuna dayar.
"Bak!Tir tir titriyorum şu an korkumdan!"
Neredeyse boş olan odanın duvarlarında kahkahaları yankılanır.Psikopataik sırıtışı ve delicesine bakışları aklını yitirmişliğin göstergesi haline gelmiş,kahkahaları ise adeta sinyal niteliği taşıyordu.
Rehzen:"Ne saçmalıyorsun!Ne ajanı ne maskesinden bahsediyorsun.Senin iğrenç işkence "seanslarını" bilmem için ajana ihtiyacım olduğunu mu sanıyorsun?Tüm kasaba seni konuşuyor be!Haberin yok mu?Ah,tabii..senin o çok "mühim" işlerinden alıkoymaması için tüm hizmetçilerini,çalışanlarını,hatta eve gelen gideni başından kışkışladığını unutmuşum.Ne zamandır durum böyle?Günler?Haftalar?Ay ulan koskoca bir aydır kasaba bu dedikoduyla çalkalnıyor.Benden öğrenmiş olman çok komik.Yoksa bu da mı oscarlık gösterinin bir parçası?"
Sinirden küplere binen Kahra aniden geri çekilir,telaşla odada volta atmaya başlar.Parıldayan satırını oradan oraya savurduğu sıra bağırşlar yankılanır.
"Siktir!Siktir!Ne ara!Ahhh!Bıktım bu işe yaramazlardan,hepsinin kellesini alacağım!Amaa *kıkırdar* ilk sırada sen varsın Rehzen efendi!"
Rehzen,Kahra'yı daha da sinirlendirmek adına alaycı tavır takınır gülüşüne.
"Ne o?Sinirlendin mi seen?Bu üzücü haberleri benim vermiş olmam ne kötü ama!Şimdi öfkeni benden çıkaracaksın sanırım.Ahh,ama elçiye zeval olmaz sanıyordum ben?Hem,kellem için daha yüce bir öfke gerek sana.Yılların acısını çıkarırsın ayrıca.Bir de,aciz gibi beni bayıltıp kaçırmaya utanmıyor musun?Onurun var sanırdım hep.Haha,bir de sandalyeye bağlamışsın.Korkuyor musun yoksa?Benim gibi,yaşlılıktan bithap hale düşmüş bir zavallıdan korkuyorsun.Kendine "korkusuz" lakabı takmana rağmen.Ah!Kendine bir bak,gülüç durumdasın Kahra!"
Öfkeden deliye dönen Kahra etrafına saldırmaya,kara duvarları yumruklamaya başlar.Rehzen'e yanaşır ve gözlerinin içine bakarak konuşur:
"Sen!Sen!İşin burada bitecek!Bana yaptıklarının cezasını çekeceksin!Her birini!Tek tek ödeticeğim sana!Türlü işkencelere uğrayacaksın,daha önce kimseye yapmadığım.Özel muamelem tamamen sana yaraşır olacak,Dedeciğim!"
Kahra,gözlerini Rehzen'den çekmeden,aklı bozuk sırıtışı ile,elindeki satırı havaya kaldırır.Işıl ışıl olan cilası,Kahra'nın gözlerindeki psikopatik parıltıya kıyasla sönük kalır.Gülüş ile karışık bağırışmanın koptuğu an,satırın kabzasını kavrayan kasılmış elleri,Rehzen'in bedenine yönelmiş,havayı çınlatarak kesercesine,öfkesini tatmin etmek üzereydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığın Ardı
Mystery / ThrillerBir katil mi,yoksa saf kalpli mi?üzerine bulaşmış çamur gibi miydi iftiralar,yoksa ışıldayan bıçağa yapışmış kan izi kadar parlak mıydı gerçekler?