Kara odada bir başına yerlerde sürünen Kahra'nın bilinici yerine yarım yamalak oturduğunda zar zor kendini dışarı atar.Amacı,her ne kadar ayakta duramayacak halde olsada,Rehzen'i tekrar yakalamaktır.Fakat gün çoktan ağarmış,parıldayan güneşin aydınlattığı malikenesinin çevresinde gözleri ile aradığı Rehzen'in yerini ise toz duman kaplamıştır.Sinirden delirip çevreye saldırmaya meyletsede ayakta güçlükle durarak var olan tüm gücüyle hizmetçilerine çığırır:
"Heey!İşe yaramazlar!Nerdesiniz!Çabuk buraya gelin!Aloo!"Fakat malikanenin ana girişi,saraydan bozma evin bahçesinin en ücra köşesinde bulunan,dev, gemi taşımacığlığında kullanılan konteynera metrelerce uzak olduğundan,malikanedeki çalışanlar,Kahra'nın acınası halinden bihaberdir.Binaya topal adımlarla yaklaşırken,karnını kavramış yara bere içindeki elleri sinrden kasılıyor,bir yandan da tüm çalışanlarına sövgüler yağdırıyordu.Sabah kahvaltısından sorumlu olan şefin,ziyafeti andıran sofrayı hazırlamak için bahçedeki masaları süsleyip püslediği sıra,çimliği ve bahçivanın özenle biçimlendirdiği bitkileri hışımla yararak geçen birini farkeder.Görüntüsünün ardından kulağına ilişen öfke dolu sövgülerin sahibinin Kahra Bey olduğunun farkına varır varmaz endişe içinde içeri dalar ve herkese korku dolu tiz sesiyle haber salar.Bir kaç saniye önce huzur kokan malikanede, kargaşa içinde oradan oraya koşuşturan çalışanlar beliriverir.Güvenlikten sorumlu çalışanlar ordu misali Kahra Bey'in üzerine atılır.Fakat Kahra çoktan yürüyen sinir küpü haline evrilmiş,çevresindeki herkese patlamak için an kolluyordur.
"Siz!Siz!Hepinizi kovacağım!Koca bahçede bir tane bile güvenlik görevlisi olmaması ne demek!Biri girse çıksa ruhunuz duymayacak işe yaramaz herifler!Ben size ne diye maaş veriyorum,tüm gün yatasınız diye mi!Gücüm yerimde olsa sözlerime yumrukarım eşlik ederdi fakat sayenizde ayakta bile duramayorum.Konteynerin önüne diktiğim iki eleman hangi cehennemde bana onu söyleyin.İkisinin de canına okuyacağım!"
Çevresindeki herkes telaş içinde ona yaranmaya çalışırken,bazı canına susamışlar onu sakinleştirmeya çalışma gafletine düşüyordu.Aralarındam birnin ise Kahra Bey'in yarası konusunda aşağlama vari şaka yaptığı duyuldu.Neyseki ortamın gürültü ve kaosundan genç adamın kulağına gitmemişti.Kahra,pansuman ve bakımlarının yapılması ardından odasına çıktı.Öfke ve intikam ateşi ile kavrulan yüreği soğumamış,türlü türlü planlar ve işkence düşüncelerine dalmış şekilde arka bahçesine bakan camından dışarıyı izliyordu.Ardından,omzuna aniden dokunan el ile irkilerek fantezi dünyasından bir süreliğine de olsa koptu.
"Lefter?Sen ne ara girdin odama,bir kapıyı çalsaydın.Görmüyor musun meşgulum."
Sitemli ve imalı bakışlarla,dostunun sıcak ve içten gülümsemesini sorgularken Lefter lafa girdi:
"Çaldım zaten dostum ama sen yine dalıp gittiğinden dünyadan soyutlanmıştın.Hayrola?Ne düşünüyorsun böyle derin derin.Senin parıltılı mermer fıskiyenin ve rengarenk çiçeklerin büyüsüne kapılmayacak kadar duygusuz bir herif olduğunu bildiğimden başından savmak için edebi bahaneler uydurmanı istemiyorum."
Karamsarlığın çöktüğü yüzü ile isteksizce dudaklarını araladı:
"Ah,Lefter.Ne de hızlı beliriverdin zor anımda.Elimden kayıveren Rehzen'i düşünüyordum.Hepsi o işeyaramaz tembellerin suçu!Ne de güzel kıskıvrak yakalamıştım bu sefer,tüm plan da hazırdı.Ah,Lefter.Ne de çok kin beslediğimi tahmin bile edemezsin şu ahmağa.Her şeyi ödeticektim,suçları yığmak için de mükemmel bir kurbandı zaten.Şimdi ne yapacağım Lefter?Bunca yıldır izini sürüyorum adamın.Sonunda buldum,bulduğum gibi de kaybettim.Ya intikamımımı almadan geberip gidersem ne yaparım?Gözüm açık kalır,ardımda bıraktıklarım hep risk içinde boğuşur dururlar.Bunun düşüncesine katlanamıyorum Lefter.Tüm hayatım bunun uğrunaydı.Yaptığım her şey..şimdi ise.."
"Dostum sakin ol,elbet yakalayacaksın onu ve her şeyi ödeticeksin.Yaşadıklarının her birini..Sadece sabret,onu avcumzun içine düşüreceğiz,sadece biraz zaman.."
"Bana zamandan söz etme Lefter!Yarın,benim 25. Yaş günüm,o kara günün ise 21.yıl dönümü.Aklımdan çıkaramıyorum o anları,o yılları..babamın bana yaptıkları,ardımda bıraktıklarım..ama en çok da annemin beni ardında bırakması yaralıyor.Beni o ruh hastası adamla tek başına bıraktı canım anam.Yine,yine onun yüzünden gitti,bir başına,hapislerde çürüdü gitti.Halbuki hiç suçu yoktu.Tüm suç o babam olasıca Allah'ın cezası adamındı.Ama o hala elini kolunu sallayarak geziyor.Canım anam ise toprağın altında yatıyor.Gram canı yanmadı,üzülmedi,bir kerecik gözyaşı dökmedi onun için.Onun fantezileri beni dövmekti anca.Kazandığım beş kuruş parayla tüm gün bar köşelerinde sürter,akşama önünü göremez halde dönüp,bardakilerin ona söyledikleri aşağlamaları bana söylerdi.Tüm bu kişiliğim,benliğim,her şeyimi yitirdim ben o yıllarda.Tüm çocukluğumu,masumluğumu yitirdim.Babamın işlediği suçlar şimdilerde benim için mühim değil,fakat anneme yaptığı muameleyi asla affetmeyeceğim.Rehzen'e yaptığım gibi,onuda kıstıracak ve intikamımı alacağım,en yüce intikamım,en vahşet dolu olan,onun kalbini oyacağım!.."
"Biliyorum dostum,biliyorum.Her bir detayı hafızama kazımış durumdayım.Fakat şimdilik geçmiş olayları zihninde tekrar tekrar oynatarak ancak kendini yoruyorsun.Lütfen sakinleş,her şey hallolacak.Sen yeterince kendini hırpaladın.Şimdi ise elini taşın altına koyacak olan benim,nihai planımızın başlangıç adımlarını atıyorum zihnimde.Sen yalnızca bana güven"
"Neler var aklında bakayım?Dökül!"
"Var bir şeyler...de, sana anlatmadan önce biraz daha üzerinden geçmeliyim,malum mükemmelliyetçi huyum."
"İyi,ama mükemmelliyetçi huyunu biraz es geç de elimizde seçecek bir fikir,gidecek bir yol olsun."
"Tamam tamam,en kısa sürede halledeceğim.Sen şimdi yat dinlen,malum ağır bir darbe almışsın.Gücünü topla öyle her türlü yenersin bizim ihtiyarı."
Kahra laf etmeden başıyla onaylayarak yatağına doğru adım attığı sıra Lefter de kapıyı çekmeden önce sessiz tonda son bir söz etti:
"Hepsinin canına okuyacağız,beraber!Her zaman yanında olacağımdan şüphen olmasın"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığın Ardı
Mistério / SuspenseBir katil mi,yoksa saf kalpli mi?üzerine bulaşmış çamur gibi miydi iftiralar,yoksa ışıldayan bıçağa yapışmış kan izi kadar parlak mıydı gerçekler?