Gece yarısının günün ışığına teslim olduğu saatler;gün, ufkun oralarda sükunet dolu huzuru ile ağarmaya yeltendiği sıra kıpırdanırken, tüm bu atmosferi bölen bir çığlık duyuldu.
Evet,bu Kahra'nın öfke dolu çığlığıydı.Sabahın romantik dinginliğinden bir haber,öfkesinin ve arzularının hükmettiği bedenini tatmin etme güdüsü ile başka bedenleri katledecekti,hep yaptığı gibi.Yüzlerce kere kana buladığı elleri onun için utanç kaynağı olmaktan ziyade,zaferin parlak kupası gibi gurur simgesi haline gelmişti,hastalıklı zihninde.Gözü dönmüş şekilde atıldı Rehzen'in üzerine,yüzünde çoktan başarının sırıtışı yerleşmiş,büyük bir hınçla birazdan kızıla boyanacak olan parıltılı satırını var olan tüm gücü ile Rehzen'in kanını akıtmaya yeltendi.Parıltılı bıçağı,kırışmış gömleği ve buz gibi soğuk deriyi aştığı sıra,genç adamın bedeni boğuk bir inleme ile geriye savrulduğunda parmaklarının arasında sıkışmış olan satırın kabzası elinden kayıverdi.Taş zemine düşen metal bıçağın çınlaması duvarlar ve acı dolu inlemelere karıştığında,yerde,ağzından kanlar akan Kahra'yı azda olsa kendine getirip gözlerini aralamasını sağladı.Karşısında;ayakta,yarı dik pozisyonda,iplerin bağından kurtulmuş Rehzen, ona acıma ile kavrulmuş öfke dolu bakışlar atıyordu.
Kanların doluştuğu ağzını zoraki araladı:
"Sen..sen...nasıl..nasıl yapabilirsin bunu?Hem de bana..sen.."
Üzerine yürüyen Rehzen kafasını yana atarak,kesilen bedeninden akan kanları umursamazca konuştu:
"Zavallı seni!Kabul edeyim gerçekten hoş sohbetti.Ama öldürme girişimini pek beğenemedim doğrusu,bıçağı pek yalnış yere hedef almışsın.Halbuki senin gibi bir ustanın bunları benden daha iyi bilmesi gerekir.Sonuçta,bu odada her gün adam öldüren kişi ben değilim.Bir de,o "narin" bedeninin az daha dayanıklı olması lazım.Tek tekme ile yere seriliverdin.Gençsin yahu ben senden daha dayanıklıyımdır.Eh bir de az deneyim yavrum!Hiç ip böyle bağlanır mı?Oldu olacak bana verseydiniz ben bağlasaydım kendimi.Adamlarını biraz düzgün seç,pek baştan savma yapıvermişler.Verdiğin rüşvetler yetmiyor herhalde.Az kesenin ağzını açmak lazım ki çalışsınlar değil mi?Senin gibi "ünlü" finans şirketinin Ceo'sunun parası vardır sanıyorum.Koca ekonomi dahisi,herkesin gözdesi Kahra Akyürek.Ne ak bir yürek canım!Tertemiz maaşallah.Ne oldu?Medyadaki sırıtışlarını yüzünde göremiyorum.Ah canını mı yaktım yoksa!Heh,daha çok yakacağım.."Rehzen, yarı baygın bedeni çiğneyerek demir kapıyı aralar,ardına dönüp Kahra'yı inceden süzerek hırıltılı sesi ile konuşur:
"Seni buracıkta öldürebilirim,ama yapmayacağım.Hiç sanmasamda tüm bunlardan ders alarak peşimi bırakmanı umut ediyorum.Umarım aklın başına gelir ve bir an önce kendi kafana sıkarsın.Bu şereften seni alıkoymaycağım!"
Kara odada bıraktığı kara ruhlu bedeni bir daha görmeme umudu ile ondan kurtulur.İçten içe her şeyin yeni başladığı fikri beynini kemirsede düşüncelerini bastırarak,ardında sürüklediği kan izleri ile birlikte çekip gider.Ufukta beliren, parıldayan güneş kara gözlerini alsada,tüm acısına rağmen içten sıcak bir gülümseme ile tüm dertlerini halının altına süpürür bir süreliğine.Her neyse,gün doğumunu hep sevmiştir zaten,bir umut olabileceğini vadettiğinden.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığın Ardı
Mystery / ThrillerBir katil mi,yoksa saf kalpli mi?üzerine bulaşmış çamur gibi miydi iftiralar,yoksa ışıldayan bıçağa yapışmış kan izi kadar parlak mıydı gerçekler?