VI' Sakin ol, Benim.

617 65 66
                                    

Merhabaaa👋🏻👋🏻

İlk defa soft bir şeyler yazdığım için çok heyecanlıyım hahahhahshs

Yorumlarınızı esirgemeyin benden!

İyi okumalarr

Jungkook ile ilk defa yüz yüze görüşecektim. Bunun heyecanı bile bedenimi kasıp kavururken bunun benim evimde gerçekleşecek olması aklımı yitirmeme, zaten düzgün düşünemeyen minik beynimin hatlarının karışmasına neden oluyordu. Kesinlikle bütün gün rezil olacağım hareketler yapacak ve bunu gün sonunda yastığa başımı koyar koymaz fark edecektim. Jungkook ise ne kadar aptal bir insan olduğumu anlayacak kapıdan adımını atar atmaz numaramı engelleyecekti.
Buna kendimi çoktan hazırlamıştım.

Pireyi deve yapan bir yapım olmasa da bugün en önemsiz bir detay bile ağır bir şekilde rezil olmama yol açabilirdi. İlk olarak: Sadece normal bir şekilde konuşmak için gelecek olsaydı yine şu an olduğum kadar gerilmez, dudaklarımı kanatacak kadar kemirmezdim; ama o bacaklarıma masaj yapmaya geliyordu! Fotoğraftan bile adeta
'ben buradayım' diye bağıran; kemikli, beyaz, pürüzsüz, insanüstü mükemmelliğe sahip olan o elleri ile bacaklarımın üzerinde gezinecekti. İkinci olarak: bilmediği bir şey vardı ki ben kafamdan ayak tabanlarıma kadar gaydım. O; tüm masumiyeti ve iyi niyetliliği ile ağrılarımı hafifletmek amacıyla bacağıma masaj yaparken, bir anda güney kısımlarımda görebileceği hiç de masum olmayan küçük sürprizi açıklayamazdım ona.

Jungkook, cinsiyetleri aşan bir güzelliğe sahipti. Bazı fotoğraflarında bir kız kadar güzel -kızlardan daha güzeldi zannımca- bazılarında ise bir erkek kadar yakışıklıydı. Benim aksime, o herkesin beğeneceği biriydi. Lakin benim onu güzel bulduğumdan daha çok bana her konuşmamızda güzel olduğumu söyleyip duruyordu, diyemiyordum ki güzel olanın kendisi olduğunu. Güzel olan güzel görürdü.

Yanlış anlaşılmasın ona aşık değilim veya herhangi hoşlantı içeren duygular beslemiyorum. Sadece yakışıklı olduğunu söyleyecek kadar açık sözlü bir insanım. Aklıma geleni söyler güzele çirkin demezdim hiçbir zaman, şimdi olduğu gibi.

Jungkook güzeldi, benim aksime o cidden güzeldi. Fotoğraf çekildiğini dahi bilmeden öylece durduğu fotoğraflarda güzeldi mesela. Bütün maraton yolunu koştuktan sonra, saçları terden alnına yapışmış bir halde su içmeye giderken güzeldi.
Yarışmayı kazanamadığı için hırstan kameraları umursamadan dizleri üstüne çöküp ağlarken bile güzeldi. Evet, Jungkook'un yazmasını beklediğim o bir ayda kendisini birazcık, çok az araştırmış, ilk yarışından son yarışına kadar izlemiş olabilirdim; ama kesinlikle aşık değilim! Ben sadece açık sözlü ve meraklı bir doğaya sahibim.

Kapının kulak tırmalayan sesi evin içinde yankılanmaya başlayınca sabahtan beri yaklaşık yüz bin defa yaptığım Jungkook'un görmemesi gereken bir şey var mı acaba, kontrollerimi son kez tekrardan yapıp salondan çıktım. Hole doğru ilerlerken altıma giydiğim gri eşofmana düştü bakışlarım. Bulabildiğim en bol olanı giymiştim üzerime, olduğum şeyden kaçamasam da Jungkook için kısa süreliğine saklanacaktım.

Zil hâlâ susmamıştı. Elini çekmeyi unuttu herhalde bu aptal diye düşünürken, kapıyı aniden açtığımda zilde ki elini irkilerek geri çekti. "Hey." dedi, elini ensesine götürüp kaşırken. Zile basıp tam kaçacağı sırada yakalanan çocuklara benziyordu. Gülümsedim. "Hey."

ABS (Run For Me) JikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin