Çırpınmaya, nefes almaya çalışıyordum. Arkamdaki adam elinde bir bezle ağzımı ve burnumu kapadığı için nefes alamıyordum.
Oksijensizlik başımı döndürmeye başlamıştı. Kulaklıktan cemin sesi geliyordu. Belli ki planı için endişeleniyordu. Cemin sesinin arasından Serkan'ı duydum. Bana sesleniyordu. "Nil neredesin? Nil ses ver n'olur ses ver. İyi misin ?" Serkan benim için endişelenen tek insandı. Arkadan Cem'in sesi geldi "boş ver Nil'i geri çekilelim en iyisi" Serkan itiraz ediyordu .
Arkamdaki adam beni bırakmadan kulaklığımı aldı ve yerdeki çıtırtıdan anladığım kadarıyla ayağıyla kırdı onu.
Kalbim göğüs kafesime sığmıyordu."Sakin ol minik. Titriyorsun." Arkamdaki adamın genç birisi olduğunu sesinden anlayabiliyordum.
Elini ağzımdan çekti ve hareket etmemi engellemek adına kendisine bastırarak ellerimi tuttu. durmadan titriyordum, düşünemiyordum. nefessiz kaldığımdan başım dönüyordu. Konuşmaya çalıştım fakat öksürük beni kesti. Zorlukla "kimsin?" Diyebildim.Sorumu yanıtsız bırakarak boşta kalan eli ile elbisenin yırtmacına uzandı, kumaşı geriye çekerek bacağımı ve silahı ortaya çıkardı eli tenime değince ürperdim. hızlıca silahı alıp açık olan camdan dışarıya fırlattı.
Zaten şu halimle ona karşı direnebileceğimi düşünmüyordum.Silahı attıktan sonra beni rahat bıraktı hızla ona doğru döndüm kendimi savunmak adına ama onun desteğiyle ayakta durduğumun farkında değildim. Dizlerimin üzerine düştüm. başım yere eğik bir şekilde nefes almaya çalışıyordum ve nasıl kurtulabileceğimi düşünüyordum.
"Öldür." Diyebildim güçlükle, o da yere eğilerek "gerek yok." Dedi.
"ne istiyorsun?" kendimi bir şekilde kurtarmalıydım. Fark ettirmeden yerde elimle bir şeyler aramaya çalıştım. Kendimi savunabileceğim bir şey en azından ama yoktu.
bilincimin kapandığını hissetmeye başlıyordum. Hayır, hayır bu olmamalıydı. Bu benim ölümüm demekti.
Dışarıdan sesler gelmeye başladı. Silah sesleri ,çığlık sesleri.
Bilincim git gel yapıyordu ne olduğunu anlayamıyordum. O bezde bir şey mi vardı ?
Bana bir şey mi yaptı?Gözlerimi yeniden açtığımda yerde uzanıyordum . Aralık kapıyla ve birkaç kişinin koşuşturan ayağıyla karşılaştım. Ardından gözlerim bir daha kapandı.
Bir
İki
Üç
...
Dokuz
On
...."Neredesiniz?"
"Pes ediyorum bulamadım sizi "
...
"Çocuklar korkuyorum lütfen çıkın artık!"
Hava kararmıştı. Birkaç kez düşüp dizlerimi kanatmıştım ama arkadaşlarımı aramaktan vazgeçmemiştim.
Korkuyordum ağlayarak onları arıyordum .
Artık hava iyice kararmıştı, beni bırakıp gittiklerini anlamıştım ama kabullenmek istememiştim bahaneler üretiyordum.Belki de onları ailesi almıştır ?
Belki de onlara da kızmışlardır?
Belki de onlar da dayak yemiştir?
Belki de sadece gitmişlerdir.En acısı da kızsalar da gitmezdim.
Dayak yesem de bir arkadaşımı öylece bırakmazdım .
Bırakıp gitmek kolay değildi.
Kolay mıydı? Olabilirdi.
Yoksa herkes neden gitsin?Gözlerimi açtığımda odadaki ışık yüzünden yüzümü buruşturmak zorunda kaldım.
Birkaç saniye etrafı inceledikten sonra nerede olduğumu anladım. Yine o evdeydim.
İçeriden tartışma sesleri geliyordu.
Oturur pozisyona gelerek ayaklarımı yataktan aşağıya uzattım.
Başım hafifçe dönüyordu ve başımda şiddetli bir ağrı vardı. Üzerimi inceledim kısa bir şort ve oldukça bol bir tişört vardı.
Biraz kendime geldikten sonra yavaşça ayağa kalktım ve ağır adımlarla odadan çıktım.
Beni yine o küçük koridor karşıladı . Koridoru geçtim ve o küçük salonla karşılaştım.Cem ile İlayda üçlü koltukta oturuyordu .
Bir sandalyede Caner oturuyordu Serkan da pencere kenarındaydı .
"Hah uyandı uyuyan güzel. " Cem sinirle güldü.
"Üzerine gitme onun suçu yok." Serkan yine beni koruyordu, ona teşekkür eden bir bakış attım. Belli belirsiz gülümsedi bana bakarak....
Belki de bir saattir koltukta İlayda ile oturuyordum .
Cem bağırıyor söyleniyordu, Caner gitmişti Serkan ise sandalyede oturup Cemin sinirini çıkarmasını bekliyordu bizim gibi.
"Siz hepiniz bir boku beceremeyen işe yaramaz insanlarsınız." Cem derin bir nefes aldı ve gözleri benimle buluştu.
Birkaç saniye bana baktıktan sonra "Hele ki Sen. hiç bir işe yaramıyorsun tek yaptığın bütün planı tehlikeye atmak. aptal bir korkağın tekisin" İğreniyormuş gibi baktı . "Aynı annen gibi hiç bir şeye yaramıyorsun bu hayatta."
Kalbime ağırlık çöktü.
Onun adını duymak bile kalbimi paramparça ederken bu cümle beni yıktı geçti.
"Annem hakkında böyle konuşamazsın Cem haddini bil." Güldü.
"Gerçekler bunlar Nil hanım." Ayağa fırladım benimle aynı anda İlayda da ayağa kalkmıştı.
"Sakin mi olsanız , Cem çok sinirlisin ne dediğini bilmiyorsun sakinleşin öyle konuşun." Cem İlayda'ya baktı "Ben ne dediğimin gayet farkındayım İlayda . Sadece doğruları yüzüne söylememe dayanamayan küçük bir kız, onu korumanıza gerek yok. Eğer varsa biraz aklını kullansa bana hak verecektir. "cem artık sabrımın son noktalarına geldiğimin farkında değildi. Sıktığım yumruklarım artık canımı acıtmaya başlamıştı. Bir kelime daha etmesine izin vermeden omuzuna çarparak da olsa o lanet evden çıkıp gittim.
Eğer ona bir can borcum olmasaydı onu oracıkta öldürebilirdim. Beni yine annemden, beni yine ondan ve geçmişimizden vurmaya çalışıyordu.
kapının önünde bulduğum rastgele bir terliği ayağıma geçirerek hızlı adımlarla evden uzaklaştım. Serkan ardımda açık bıraktığım kapıdan seslense de dönmedim.
🍃
Hava aydınlanmaya başlamıştı hafiften.
Saatin kaç olduğunu umursamadan sahile gelmiştim.
Bir bank bulup oturdum. gözümün önüne gelen anıları, babamın kanlar içinde yerde yatışını, annemin gelip çığlık çığlığa bana seslenişini, beni kendime getirmeye çalışmasını, hepsini unutmak istedim bir kez daha. ama unutamadım sanki hala o yaşımdaymış gibi hissediyordum.ailem, benim için bir yara. asla kapanmayan hep acıyan bir yara. küçük kalbime o gün kor alev gibi düşen bir yara. o küçük kalbin taşıyamayacağı bir yara.
başımı gökyüzüne kaldırdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son nokta.
RandomHer şeyi bile isteye mahvetmiştim. Belkide bu bir intihardı. Kim bilir belkide bir hayatın kurtuluşu. Belki de bir sürü hayatın son buluşu.