"KARIMI BIRAKIN NOLUR YALVARIRIM BIRAKIN!"
"anne neden çığlık atıyorsun bir yerin mi acıyor?"
"Adel kızım bakma git bakma abinin yanına git GİT!"
"Anne neden bacaklarından kan geliyor?"
"Baba annem neden uyuyor?"
Gördüğüm kabustan dolayı hızlı nefes alıp veriyordum.
Yataktan kalkıp banyoya girdim ve musluğu açıp birkaç kez yüzümü soğuk suyla yıkadım.
Musluğu kapatıp aynadaki yansımaya baktım.
Gözlerimin içi kırmızıydı.
Rüyamdaki kişiler kimdi?
Sadece ses vardı görüntüler bulanıktı o yüzden yüzleri görememiştim.
Ayrıca oradaki kadın abinin yanına git diyordu ama ben kendimi bildim bileli hiç abim yoktu.
Düşünmeyi kesip son bir kez daha yüzüme su serptim ve banyodan çıktım.
Karşıdaki boy aynasına baktığımda dün aynı kıyafetlerimle olduğumu hatırladım.
Üstümü değiştirmeye üşendiğim için aynı kıyafetle uyumuştum.
Gözlerim saate kaydığında saat 7 idi.
Odadan çıktığımda hiç ses yoktu herkes uyuyor olmalıydı.
Ses yapmamaya özen göstererek merdivenlerden indim.
Salona geldiğimde tekli koltuğun üstünde gitar olduğunu fark ettim acaba kimindi.
Çalsam bir sorun olmazdı herhalde değil mi?
Yavaşça koltuğa gidip gitarı aldım ve koltuğa oturdum. Ve aklıma gelen ilk şarkıyı çalmaya başladım ellerim benden izinsiz gitarda dans ediyordu adeta.
Ev gibi değil ki burası inan çok soğuk.
Susmayı öğrendi yazık içimdeki çocuk.
Yüzümü kime dönüp gülsem buradan da soğuk.
Kalbimin yerini aldı kocaman bir oyuk.
Film gibi değil mi halim daha da ne olsun.
Gidecek gibi değil bu zalim görüyorsun.
Tam çıkış buldum kaçarım derken.
Geçmişden biri gelip tutar biliyorsun.
Ah geri gelsede bir görse babam.
Kırgın çiçeklere dönmüş hayat her şey talan.
Ah geri gelsede bir görse babam.
Kırgın çiçekler dönmüş hayat herkes yalan.
Şarkı söylemeye başladığım andan itibaren beni izleyen insanlara seslendim.
"Daha izlicek misiniz yoksa yemek hazırlayıp yicek miyiz çünkü cidden açım."
Şuan yüz ifadeleri o kadar komiktiki gülebilirdim.Sen duygusuz ve kalpsizsin.
Aklıma dolan sesle yutkundum bu ben değildim.
Ve burası da benim evim değil di.
Ayçanın sesiyle ona baktım "Hala sesin çok güzel tam prenses gibiydi"dediği şeyle gülümseyerek ona baktım.
"Yani idare eder benim daha güzel gerçi bu arada gitar benim"
Berk'in dediği şeyle kimsenin fark etmeyeceği bir şekilde tebessüm ettim ve konuştum.
"Teşekkür ederim"
Daha sonra herkes mutfağa gitti.
Bana seslenen elfidaya döndüm.
"Noldu?" Bana bakıp gülümsedi ve o soruyu sordu.
"İyi misin?" Sanki sorayım da bitsin gitsin gibi değil di gerçekten merak ettiği için sormuştu bunu gözlerinden anlayabiliyordum.
"İyiyim birşey yok hadi yemek yiyelim çok açım."
O an elfidanın üstüne baktığımda dün giydiği kıyafetler olmadığını gördüm hatta bunlar kız kıyafeti bile değil di emanet gibi durmuştu aklıma gelen şeyle elfidanın kolunu tuttum.
"Yok artık elfida bu kıyafetler senin değil adarın mı bunlar?" Üstünde kendisine oldukça büyük ve uzun gelen şort takımı vardı.
Sorduğum soruyla bir an donup kalsada sonradan kızarmaya başlamıştı.
Noldu be dometes gibi kızarmaya başladı bu?
"Şey adel adar beni şey yaptı." ne? Yok artık.
"Şey ne elfida?"
"Şey işte adel"
"3 saniyen var elfida"
"3"
"2"
"1-"
"Adar beni öptü!" Ha?
Dikkatli bakarsanız adarın hızlı davrandığını görebilirsiniz.
Devam et dercesine ona baktığımda gözlerini kaçırıp devam etdi.
"Bende ona karşılık verdim sonra işte bunla rahat yatamazsın diyip kıyafetlerini verdi."
Anlatırken bile sesi heycanla titriyordu.
Onun mutluluğa tebessüm edip konuştum.
"İyi bari artık sevgili olduğunuza göre susarsın değil mi?" Sanki kötü konuşmuşum gibi bana bakıp trip atarcasına konuştu.
"Aşk olsun adel ben çok mu konuşuyorum?"
Yani sanki birazcık.
"Hayır kim dedi onu kesinlikle ben demedim."
Bu dediğime gülerek göz devirdi.
O sırada içerden Akif beyin sesi geldi.
"Hadi kızlar yemek hazır gelin."
Cevap vermeyip ikimizde mutfağa doğru yürüdük.
----
Yemek her zaman ki gibi sessiz geçmişti. Ama arada adar ve eldifa ikilisinin kaçamak bakışlarıyla gülmemek için büyük bir savaş vermiştim.
Elfidayla evden ayrıldığımız onu motorla kendi evine bıraktım artık birlikte yaşicaktık hem gidip babasından izin alacaktı hemde valizini hazırlicaktı henüz 16 yaşında olduğu için başına göre davranamazdı.
Motoru tekrar çalıştırdım ve eve sürmeye başladım.
Ev ne demekti? Ev benim için sadece bir boşluktu hiç anne baba sevgisi görememiştim bu duyguyu tatmamıştım.
Bir yerde görmüştüm ev sadece çatısı olan bir yerden kaynaklı değil di ev bazen insanlardı sizi kıymetli gösteren size değer veren insanlardı.
Seven dokunmaya kıyamazdı sanki dokunsa o kişi kırılıp yok olacaktı seven değer verirdi.
Sevilmek kutsal bişeydi.
Ben hem sevilmek hemde sevmek istiyordum..
Sizin fikriniz ne ev ne demekti?
Sevilmek ve sevebilmenin anlamı ne?