4.BÖLÜM

2.8K 181 97
                                    

Bakışlarım o adamın üzerindeyken, Alparslan'da sandalyeye oturdu. Ona döndüğümde 'Benim bir suçum yok' manasıyla omuz silkti.

"Kaşınmasaydı."

Ters ters ona baktığımda umursamadı. Olay tam olarak şöyle gelişmişti. Saçma sapan konuşmaya devam eden adam, Alparslan'ın kafasıyla karşılaşmıştı. Yoldan geçen bir vatandaş olduğunu düşündüğümüz sivil polis ise, benim zırlamama koşmuştu.

Sonuç olarak karakoldayız.

Allah'tan yolda adamı ayılttıkları için polis memuru ile görüşme yaşadığımızda bizden özür diledi. Ama  Alparslan'ın siniri asla dinmedi. Zor bela onu ikna ettiğimde karakoldan çıkmıştık.

Kapının önünde gördüklerimden sonra geri içeri girmek istemiştim ama Alparslan tarafından tutulmuştum.

Siz ne ara geldiniz aşko ya?

"Anca beraber kanca beraber. Kaçamayız."

Savaşa girecekmişim gibi bir havaya büründüğümde gözlerimde ki kararlılık Alparslan'a da geçmişti. Önden geçmem için kenara çekildiğinde ilk önce öküzlükten çıktığını sansam da beni gazetecilerin önüne atmak için yapmıştı...

Sağolsun arkamdan geldi.

Öğle vakti olmasına rağmen laps diye yüzüme flaş yememle duraksadım. Gözlerim parlak ışığı görmeye devam ederken ellerim titremeye başlamıştı.

"Neden karakoldasınız Alparslan bey?"

"Ne olduğunu açıklayacak mısınız Alparslan Bey?"

Başım dönmeye başladığında gözlerimi kapattım.  Kendimi sakinleştirmeye çalışırken flaşlar hâlâ parlıyordu.

O sırada belimde bir el hissettim. Gözlerimi açtığımda Alparslan ile göz göze geldik. Yürüyemeyeceğimi anladığımda o da hareketsizliğimden anlamıştı.

Yerimde sabit durduğum için anlaması normaldi.

"Bu bir kız meselesi miydi?"

Patlayan başka bir flaş ile gözlerimi geri kapattım. Bacaklarımın arkasından geçtiğini hissettiğim elle birlikte beni kucağına aldı. Kollarım iki yanda sallanırken bizi hızlıca flaşların olduğu yerden çıkardı.

"Taksi!"

Şans bizden yanaydı ki İstanbul'da turist almayan bir taksi bulmuştuk. Benle birlikte binemeyeceği için ilk önce beni bıraktı. Yanıma bindiğinde kapıyı kapattı.

Baş dönmem biraz olsun azaldığında gözlerimi açtım. Alparslan'ın endişeli gözleri üzerimdeyken utanıp gözlerimi kaçırdım.

Ne var yani? Hepimiz insanız.

"İyi misin? Hastaneye gidelim mi?"

"Hayır, iyiyim şimdi. Bir anda flaşlar yüzüme doğru patlayınca kötü oldum."

"Her zaman mı böyle oluyorsun yoksa bir anlığına olmuş bir şey miydi?"

"Epilepsi hastasıyım ben."

"Anladım."

"Abi afedersin ama, nereye süreyim ben? Süreye işliyor ondan dedim."

"Evinin adresi ne?"

Alparslan'ın sorusuyla şoföre döndüm.

"Abi Gülhanlar sitesini biliyor musun?"

"Evet."

"Yanında ki apartmana gideceğiz."

Adam kafasıyla beni onayladığı sırada kendi tarafımda ki pencereyi açtım. Alparslan'ın surat ifadesiyle gülerek ona döndüğümde o hâlâ kendini sıkıyordu.

İlk Yarı,Son KararHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin