Fazla dindar biri değilim.Namaz kılmam,saçımı kapamam ya da hiç hatim etmedim.Ama yalan söylemenin,zina yapmanın,hırsızlık yapmanın günah olduğunu biliyorum.Hayatın bize neler sunacağını bilemeyiz, karşımıza neler dikeceğini tahmin bile edemeyiz. Ama yine de bir insanın başkasından bir şey çalması için geçerli bir sebep bulamadım. Paraya ihtiyacı olabilir, ya da ailesinin paraya ihtiyacı olabilir. Ama gördüğüm insan fazla genç bir erkekti.Pekala da çalışabilir, para kazanabilirdi.
Alarmımın sesi beni kendime getirdi.Elimdeki çakıyı komidin üzerine bıraktım ve yataktan çıkıp ayaklandım.Saatlerdir elimde çakıyla düşünüyordum.Çok az uyumuştum ve onda da abuk subuk rüyalar görmüştüm.
Lavaboya girdim, tuvalette işimi halletikten sonra elimi yüzümü yıkadım ve karşımda ki ruha baktım. Çünkü cidden ruh gibiydim. Rengim kaçmış gibi duruyordu. Zaten kızarık olan gözlerim iyice kızarmıştı. Aslında esrar keşler gibi duruyordum. Halime dudak büzerek odama girdim. Gardırobumu açıp içinden okul formalarımı çıkardım. Eteğimi ve gömleğimi üzerime geçirdikten sonra hardal sarısı olan kazağımı gömleğimin üzerine giydim. Hava serindi. Koyu renk hafif dalgalı saçlarımı da taradıktan sonra göz altlarıma biraz kapatıcı sürdüm. Rimel ve doğal renk olan bir rujla işimi bitirmiştim. Aynanın karşısından kalkıp çantama doğru ilerledim.Gerekli kitapları çantama koyduktan sonra çakıyı da attım içine. Evde durması tehlikeliydi. Annem böyle bir şeyi görürse neden bende olduğunu sorgular dururdu.
Aşağı indim.Kahvaltı hazırdı ama hiç iştahım yoktu. Mutfakta olan anneme seslenip
"Ben çıkıyorum" dedim
"Kahvaltını yap"
"Canım istemiyor. Okulda yerim"
"Sen bilirsin."
Kafamı sallayıp ayakkabılarımı giydim.Montumu da üzerime geçip dışarı çıktım. Biz böyleydik işte. Ailem böyleydi.Teklif var ısrar yok cinsinden. Her zaman birbirimize mesafeli davranmışızdır nedendir bilmem. Fazla resmi ve ciddiler. Ve ailenin tek çocuğu olduğum için bu ciddilik en başlarda canımı çok sıksa da sonra bende alıştım. Ve elimde olmadan bu kişiliğimi etkiledi.
Aslında dün geceki olayı aileme anlatabilirdim ama dilim mühürlenmişti sanki. Nedendir bilmem anlatamıyorum. Büyük ihtimal beni dün gece korkuttuğu içindi. Ama gerçekten korkuyordum. Odamı her zaman güvenli hissetmiştim.Çünkü bana ait olan tek yerdi. Benim sınırlarımdı, benim duvarlarım,benim eşyalarım. Ama şimdi eskisi kadar güvenli gelmiyordu gözüme. Karanlığı daha çok ürkütüyordu beni. Daha sinsi geliyordu gözüme.
Kafamı kaldırdığım zaman okula geldiğimi fark ettim.
İçimde bir burukluk vardı.Dün geceden beri oraya yerleşti ve gitmek bilmiyor. Rahat nefes aldırmıyordu. Hızlı hızlı merdivenleri çıkıp sınıfıma doğru ilerledim. Okulumu pek sevmiyordum.Daha doğrusu içindekileri. Burası kendini beğenmiş, narsist insanların yığıldığı yer gibiydi. Onlardan soyutlanmak benim için pek zor olmamıştı. Ama ben böyleydim. Zaten hiç bir zaman sevmemiştim kendimi hiç bir zaman güzel olduğumu hissetmemiştim. Zaten kimsede hissettirmedi. Birilerinin bana güzel olduğumu söylediklerini hiç hatırlamıyorum. Buna ailemde dahil.
Sınıftan içeri girip en arka sırama yerleştim. Saatime baktığımda 5 dakika sonra ders başlayacaktı.Çantamdan kitapları çıkardıktan sonra çantamı yan sıraya koydum.Evet. Ben tek oturuyordum ve bundan çok memnundum.
Sınıfa hoca girdiğinde arkasından müdür ve iki kişi daha girdi. Yüzleri çok yabancıydı daha önce bu okulda görmemiştim.Sınıfta uğultu başlamıştı bile. Müdürün yüzünde sıkıntılı bir ifade vardı. Bir an önce gitmek gibi.
"Sessiz olun!" Sınıfın sesi bir anda kesildi. Müdür boğazını temizleyerek tekrar konuştu
"Evet. Bu iki arkadaş yeni sınıf arkadaşlarınız. Başka okuldan geldiler. Ve...iyi geçinin" diyerek çıktı sınıftan. ayakta kalan 'yeni sınıf arkadaşlarımıza' baktım. Biri kız diğeri ise erkekti. Doğrusunu söylemek gerekirse kız fazla güzeldi. Bu okuldaki fenomen kızları kıskandıracak derecede hemde.
Erkek ise...o da fazla yakışıklıydı. Bu okulda ki fenomen erkeklerin tahtlarını yıkacak derecede.
Hala ayakta bekliyorlardı.Hoca en sonunda "boş yerlere geçebilirsiniz"dedi ve ikisi de sınıfta göz gezdirmeye başladı. Kızın gözleri benim boş yanıma takılı kalınca erkeğe bakarak fazla samimiyetsiz bir sırıtmayla bana doğru ilerlemeye başladı. Çantamı görünce "boş mu?" diye sordu. Kafamı sallayıp çantamı sıradan aldım ve o da sıraya yerleşti. Diğerine baktığımda ise önümdeki Ahmet'in yanına oturduğunu gördüm.
Kendimi niye sıkışmış,arada kalmış gibi hissediyordum. Kaşlarımı çatmış önümdeki kitaba bakıyordum. Ve sonunda dilini yutmuş hocamız konuşmaya başladı.
"Derse başlamadan önce yeni arkadaşlarla bir tanışalım. Evet sen, kalk bakalım ayağa"dedi. Ve önümdeki çocuk ayağa kalktı. Vay be boyu cidden uzun.
"Adım Burak Armağan. Özel Nilüfer Kolejinden geliyorum" dedi kısaca. Sesi sertti. Hoca "Kolejden buraya mı geldin?" diye sordu.Bence gayet mantıklı bir soruydu. Kim kolejden bu okula gelirdi ki.
"Atıldım" dedi basitçe. Bunu çok rahat söylemişti. Hoca kafasını sallarken
"Neden?" dedi bu sefer. Fazla meraklıydı ama bende merak etmiştim. Hatta bütün sınıf pür dikkat dinlediğine göre onlarda merak etmişti.
"Bu beni ilgilendirir" dedi bu sefer soğukça. Aslında böyle bir durumda bende bu cevabı verirdim. Fazla meraklı insanları sevmezdim.
Hoca bir an şaşkınlığa uğrasa da pek çaktırmadan yanımdaki kıza yöneldi. Önümde ki çocuk yanı Burakta oturmuştu.
Yanımdaki kız ayağa kalktı ve " Adım Aslı Armağan. Burakla kuzeniz. Aynı okuldan geliyoruz" dedi. Sesi güzeldi, bir erkeği rahatça etkileyebilirdi. Sanırım o da atılmıştı. Hoca kafa sallayarak konuşmayı burada kapattı.
Aslı tekrar yerine oturduğunda hoca ders anlatmaya başlamıştı bile. Geometriydi ders. Ve ben üçgende açılar konusundan başka konu yapamıyordum.
Aslı hafifçe bana dönerek konuşmaya başladı.
"Senin adın ne bakalım ?" Sesini samimi çıkarmaya çalışmıştı ama olmamıştı. Bakışları zaten fazla iç karartıcıydı. Bir an neden adımı merak ettiğini düşündüm sonrada artık sıra arkadaşım olduğu aklıma geldi. Bazen gerçekten saf olabiliyordum.
"Serap." dedim sakince
"Memnun oldum Serap" dedi. Ve gülümsedi. Gülümsemesi sıcak kanlı bir insanın bahşettiği gülümseme değildi, samimi bir gülümseme değildi. Çok soğuk, kan donduran bir gülümsemeydi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇALINTI
General FictionBirinden bir şey çalmak ne kadar doğru ? Ya birinden hayat çalmak Birinin hayatını çalmak. Doğru olan bunun neresinde ?