lkminho
peter slm
changbin bana jisungu sorup duruyor
onunla yakın olduğumu söylüyor
ne kadar sey yapsam da jisungu bulacağımı soyledim az önce
gördün mü sen onu bugün hic?peterhj
ne
aptal changbin|
sen iyi misin?lkminho
evet iyiyimpeterhj
hm
changbin başka bir şey söylemedi mi sana?lkminho
daha sonra konusuruz bunları
acelem var
gördün mü görmedin mipeterhj
gördümlkminho
HADI SOYLEpeterhj
sanırım arkadaşımın sınıfına gitti
yani sizin sınıfa yakın bir sınıfta
başka bir şey bilmiyorum
derse girmem gereklkminho
DUR GITME
(iletildi 11:19)lkminho
gerçekten of yani
nasıl bulayım ki
off peter cidden
neyse teşekkürler yine de-★
︎
︎
minho elinden geldiğince etrafa dikkatli bakıyor, kırık hissetse bile o kırıklarla arıyor jisung'u. neden üzgün hissettiğini çözemiyor, belki de changbin'in yanına gitmek istemiyor artık. ama bir ihtimal... bir ihtimal onu gururlandırır. sonuçta o değil, changbin gelmişti yanına ilk kez.
bir sınıfa daha girdi sessizce, boştu. umutsuzca gözleriyle etrafa baktı. "nerede bu ya..." arkasındakinin sessiz kıkırdamalarını duysa kakbi yerinden çıkardı belki fakat fazlaca dikkatliydi. jisung eli cebinde duruyor arkasında, koridordaki öğrencilerin uğultusuyla sessizleşiyor.
ardından arkasını dönünce aniden bir bedenle karşılaşıyor minho. korkuyla sıçrayıp tanıdık yüze baktı. hemen gülümsemişti, çünkü aradığı karşısında. "jisung! korkuttun beni."
"üzgünüm, çok dikkatli bakıyordun ve bozmak istemedim," diyerek sınıfı işaret etti. minho da çaresizce iç çekip gülümsedi. "seni arıyordum aslında."
"bir sorun mu var?" dedi endişeyle jisung, sanki bilmiyormuş gibi, iyi oynuyordu. minho ise yutkunup dudaklarını birbirine bastırdı, irislerine bakarak söylemeye cesaret edemiyor. "beni neden arıyordun?" diyerek de tekrar ediyor jisung ciddiyetle. dudakları aralık, gözleri titriyor kahverengi saçlının.
"changbin seni sordu ve ben de boş bulunup seni bulacağımı söyledim. lütfen benimle gel, gerçekten sadece konuşacak seninle... lütfen!!" yalvaran gözlerle ona bakarken, jisung bakışlarını kaçırdı. tabii ki istemiyordu onun yüzünü görmek ama karşısındaki kişinin çabalarını görüp, biliyordu. "tamam... gidelim bakalım."
minho'nun heyecanının aksine öfkeyle yürüdü jisung. bir tarafı da minho'yu düşünüyordu; hislerini merak ediyordu fena hâlde. sırf onun için eski sevgilisinin yanına gidiyordu ve bunu cidden sadece minho için yapıyordu.
fazla mı güveniyordu? ya yine eskiye geri dönerse...
"changbin... işte, jisung'u getirdim," dedi minho gururla. changbin de gülümseyip kolunu dostça sıktı. "teşekkür ederim. şimdi bizi yalnız bırakırsan çok mutlu olurum," dedi utanmazca. minho dudaklarını aralayıp sakin bir şekilde kafa salladı. kim olsa utanır ve bozulurdu. minho da ikisinin yüzüne bile bakamadan utançla sınıftan çıkıverdi.
dışarı çıktı fakat kapıyı aralıklı bıraktı. bunu yaptığı için pişmanlık duymayacaktı, sadece üzülürdü.
jisung, minho gidene dek arkasından bakıp iç çekmişti. "seninle konuşmak istemediğimi söyledim ama sen minho'yu mu kullanıyorsun?"
