T
"Beyfendi, beyfendi sesimi duyabiliyor musunuz? Solunum cihazını çıkarabilirsiniz rahat nefes alıyor! Beyfendi sesimi duyabiliyorsanız en azından elinizi hareket ettirin."
Jungkook gözlerini aralamaya çalışarak başının üstündeki adamlara baktı.
"Tamam,tamam gözlerini açtı!" diye yanındaki kadına bir şeyler yazılı kağıdı uzatan adam Jungkook'a döndü.
"Beyfendi içeride su borusu patlamış ve içeride mahsur kalmışsınız. Ekiplerimiz yetişmese ölebilirdiniz. Şuan muhtemelen pek iyi hissetmiyorsunuz. Sizi hemen acile götürmemiz gerek."Jungkook'un önündeki adamın ne zırvaladığı konusunda bir fikri yoktu. Dedikleri umrunda da değildi, sadece Taehyung'a ne olduğunu düşünüyordu şuanda.
Jungkook'u hızla sedye'ye alıp ambulansa doğru götürmeye çalıştılar. Her taraf su olduğu için ve kasten su borusuna bir şey yapılmış olma ihtimaline karşı etrafta olay yeri inceleme olduğundan ambulans biraz uzaktaydı. (Yazar notu: Götümden uydurdum lütfen gerçekciymiş gibi davranın. Sedye'nin adını bulana kadar ömrümden ömür gitti bu arada)
Jungkook gözlerini aralayarak etrafı gözetlemeye çalışıyordu. Başının üstündeki tanımadığı adamlara bakarken bir anda gözüne tanıdık birisi çarptı.
Taehyung'tu.
Hayır hayal görmüyordu.
Evet bu gerçekten Taehyung'tu.Sağlık çalışanları ne olduğunu anlamadan sedye'nin üstünden yere atlayıp koşmaya başlamıştı.
"Beyfendi! Beyfendi buraya gelin! Beyfendi sizi acile götürmemiz gerek! Bu köy delisi nereye kaçıyor?!""TAE! TAE BENİ BEKLE!"
İki genç şehrin ortasında kovalamaca oynuyorlardı. Jungkook Taehyung'a yetişmek için yola atladığı sırada ölmekten kıl payı kurtulmuştu. Neredeyse ona çarpacak olan şoför sinirle bağırıyordu.
"Önüne baksana genç adam, ölebilirdin!"
"Çok pardon! Çekilir misiniz? Bu yol neden bu kadar kalabalık? Beyfendi ayağıma basıyorsunuz."Bir şekilde kendini kalabalıktan kurtulan Jungkook etrafa bakınırken gördüğü çiçekçinin yanına koştu.
"Bir demet gül alabilir miyim?"
Satıcı amca gülümsedi tatlıca.
"Tabii alabilirsin. Genç aşıklar için her zaman hizmete hazırım. Yenge güzel mi?"
Jungkook hafifce sırıttı.
"Olmaz olur mu? Dünya üzerindeki en yakışıklı erkek."
Amcanın yüzündeki gülümseme düşmek yerine eğer bu mümkünse daha da tatlı olmuştu.
"Vayy, erkek demek? Benim de gençken sevdiğim bir oğlan vardı. Ailelerimiz onay vermedi ilişkimize. O evlendi başka bir kadınla, bense ona olan aşkımdan kimseye bakamadım daha sonra. Hâlâ tekbaşıma yaşıyorum. Ama biliyor musun genç adam? İlk eşcinsel müşterimsin. Çiçek alan herkese sorarım sevgilisini. Benim gözümde sen artık bir şans tılsımısın. Sevdiğim çocuğu sayende bir daha bulacağımı hissediyorum."
Jungkook başını mahcup bir şekilde eğdi.
"Umarım kavuşursunuz. Ben de sevdiğim kişiye çok yanlış yaptım, kendimi affettirmeye çalışıyorum. İkimiz de mutlu olacağız, inanıyorum."Yaşlı adam elindeki gülleri Jungkook'a uzattı.
"Al bakalım."
"Buyrun. Üstü kalsın."
Jungkook parayı adamın eline sıkıştırıp koşarak Taehyung'u aramaya gidince adam ilk önce elindeki paraya, daha sonra Jungkook'un arkasından ona bakarak gülümsedi.
"Aptal çocuk, vermesi gerekenin birkaç katı çok vermiş. Umarım sevdiğine kavuşursun."***
Kısa oldu diye iki günü birlikte yazacaktım ama o zaman da uzun olurdu diye garip bir çelişki yaşadım. Ama merak etmeyin öbür bölümü de kısa sürede atıcam.😉😉 (He çok merak eden vardı gerizekalı)Görüşürüz🤸🏻🐢
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sick Of You || TAEKOOK
FanfictionTaehyung yeter. Sesinden bıktım, yüzünden bıktım, seçimlerinden bıktım, adından bile bıktım.