Texting olduğu için bölümleri uzun tutmuyorum ama bu bölümü elimden geldiğince uzun tutmaya çalıştımm.
İyi okumalarr.
Yarım kalan bir hikâyeydik biz.Ne o son cümlelerini söyledi,nede ben son noktayı koyabildim.
Bu saatten sonra da birdeha geri olabileceğini sanmıyordum.
Bu kadar üzülmem bazılarına fazla gelebilir ama ben gerçekten bişeyler olabileceğine inanıyordum.
İçimdeki düşüncelerden kurtulmak için Yataktan kalkıp Mutfağa ilerledim.
Saat 4;23 geçiyordu ve normal olarak Herkes uyuyordu.
Eve geldiğimde Ailemle özlem yitirdikten sonra kardeşime orda olan her şeyi anlatmıştım.
Kardeşimle aramda 2 yaş vardı o yüzden evde en çok onunla anlaşırdım.
Kardeşim Banu'ya Demiri anlattığım zaman "Eğer gerçekten seviyorsa illa bulur seni,ama Eğer böyle bir niyeti yoksa vazgeç abla çünkü sen daha iyilerini hak ediyorsun." Demişti.
Demirim benim için Buraya gelebilmesi İmkansızdı.Ama yinede bir umut.
Kendime hızlıca sıcak bir kahve yapıp Mutfağın camına ilerledim.
Hava çok kötüydü,Durmadan şimşek çakıyordu.Ben herkesin aksine Güneşli havayı değilde Şimşekli havayı seviyordum.
Elime telefonu alıp Demirin Instagramına girdim.Story attığını görünce Yüzümde sebepsizce buruk bir gülümseme oluştu,Ben gitmiştim ama onun ruhu bile duymuyordu,Ben şuan onu düşünüyordum ama o story atıyordu.
Gerçekleri düşününce gözümden bir damla yaş düştü,düştüğü an bir şimşek daha çaktı.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Story'lerini hep beğenirdim ama şuan sadece bakmakla yetindim.
Beni bilmiyordu bile ona bukadar üzülmem gerçekten gereksizdi.
Ama ondan vazgeçemiyordum şuan gelse sorgusuzca Ona giderdim.
Bizimki de böyleydi.Biri canından çok sever,Birinin ruhu duymaz.
Uykum gelmeye başlayınca Bardağı mutfak tezgahına koyduktan sonra telefonu elime alıp odama yöneldim.
Telefonu masama koyup yatağa geçtim.
3 gün sonra...
"Görüşürüz anne" Kapıyı kapatıp oturma odasına yöneldim.Şanlıurfa'ya geleli 4 gün olmuştu.
Annem ben geldim diye işe gitmiyordu.Zorla bügün işe göndermiştim,Babam zaten işi aksatmazdı.
Evde sadece banu ve ben vardım.Yalnız kalmaya gerçekten ihtiyacım vardı.
Banu Cankut'tan nefret ediyordu,Cankut da öyle.Ama banu hala Cankut'tan ayrılmıyordu.
Bengü benden küçük olmasına rağmen Mantıklı seçimler yapardı.Ama neden hala Cankut ile olduğu anlayamıyordum.
Yanına oturup "Neden hala Cankut ile birliktesin Banu" diye Sorunca sinirle elindeki telefonu koyup "Bilmiyorum" Dedi.Ona yapacağım bişey yoktu çünkü o ne yapacağını bilirdi.
Dışarıdan bir kaç tane motor sesi duyunca aklıma yine demir gelmişti.
Bıkkınlıkla elime telefonu aldım.Dün yine Demire yazmıştım ama bakmamıştı.Zil çalınca telefonu elimden koyup kapıya yöneldim.
Kapıyı açtığımda Hani bazen kendi içinizde zaman durur ya,Rüyada gibi hissedersiniz İşte tam olarak onu yaşamıştım.
Çünkü kapıda Gülümseyerek bana bakan Demirelic vardı.
Sağ elinde yine kaskı vardı.Ama bu sefer yalnız değildi,Sağında kardeşi Çelik Solunda da Arkadaşım Sena vardı onun arkasında da fırat vardı.
Ben donmuş bir şekilde bakınca Sena kasklı olan elini kaldırarak "Süpriz" Dedi.
Banu arkamdan gelerek "Kim gelmiş abla" Diyerek oda yanıma geldi.
İmkânın sınırını görmek için imkânsızı denemek lazım. (Fatih Sultan Mehmet)