Tik.
Tak.
Tik.
Tak.
Ameliyathanenin kapısının açılma sesiyle bakışlarım hızla oraya yöneldi. Mavi önlüğünün ön kısmında kan lekeleri olan iki doktor telaşla çıkıp gözyaşlarımın görüşümü bulanıklaştırması sebebiyle nereye olduğunu göremediğim bir yere doğru koşmaya başladı.
Tik.
Tak.
Odağımı yeniden duvardaki saate verdim. Düşünmek acı veriyordu. İstemiyordum.
Tik.
Tak.
Birkaç dakika sonra ameliyathaneden çıkan iki doktor tekrardan koşturarak geri geldiler. Ellerinde kan torbaları olduğunu gördüm. Nedenini düşünmek istemedim.
Tik.
Tak.
Bir yerlerden ismimin haykırıldığını duyuyordum ama nereden ve kimden geldiğini anlayamadım. Sesin kaynağı git gide yaklaşıyordu.
Tik.
Tak.
İsmimi bağıran kişinin önümde durup omuzlarımdan tutarak beni sarsmasıyla ayaklarımdaki bakışlarım ona döndü. Gelen kişinin babam olduğunu gördüm.
"Hanbin!"
Tik.
Tak.
Bir şeyler söylüyordu ama saatin gürültülü sesi yüzünden ismimden sonra ne dediğini duyamıyordum. Omuzlarımı sarsarak bağırmaya devam eden babamı durduran şey ameliyathanenin kapısının yeniden açılması oldu. Aynı anda omzumda güven veren bir elin varlığını hissettim. Dönüp kim olduğuna bakmama gerek olmadığını biliyordum. Matthew'du.
Babam korkuyla içeriden çıkan doktora döndü.
Tik.
Tak.
Hareketlerinden doktora iyi bir şey söylemesi için yalvardığını anlayabiliyordum.
Tik.
Tak.
Ancak doktorun yüzü huzursuzdu. Üzgünce baktı babama.
"Elimizden geleni yaptık-"
Tik.
Saatin sesi sonunda susmuştu. Kulaklarımdaki pus perdesinin kalktığını hissettim.
"Ancak çok kan kaybetmiş. Eşinizi kurtaramadık. Çok üzgünüm."
Bedenim kaskatı kesilirken hiçbir tepki vermeden öylece dikilmeye devam ettim. Matthew'un düşmemden korkar gibi kolumdan sımsıkı tuttuğunu hissettim ama o an düşecek kadar bile enerjim olmadığını biliyordum. Ruhum çekilmiş gibiydi. İçeride öylece yatan annemden farksız olduğumu düşündüm. Bir cesetten farksızdım.
Belki de o an beni kendime getiren şey yanağıma inen o sert tokattı. Ömrüm boyunca unutamayacağım o sert tokat, kaskatı kesilen bedenimin hareket etmesini sağladı.
Bir elim yana doğru düşen yüzüme gitti.
"Hanbin!"
"Bay Sung!"
Matthew'un ve annesinin sesleri birbirine karışırken başımı yavaşça kaldırdım. Babam gözlerinde acı ve öfkeyle bana bakıyordu.
"Senin yüzünden!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sıcak bir yaz günü | haobin
FanfictionHanbin, ağaç dallarının güzelliğini gizlediği o anda rastlamıştı O'na. ! düzyazı & slow burn !