chapter 16: batı ve deniz sözü

46.8K 4.4K 1.8K
                                    

29 Ekim Cumhuriyet Bayramı'nız Kutlu Olsun. 🤍

KISS, I Was Made For Lovin' You

❝Senden ayrı kalamıyorum.

Haftaya gözlerimi Batı Han Egeli'yle açmıştım.

Benim için çabalayacak olması düşüncesi içime tarifi imkânsız bir mutluluk yayıyordu fakat bu denli ısrarcı ve baskın olan yanı son günlerde öyle ön plana çıkmaya başlamıştı ki, istediği şeyi olduğu gibi elde edecek azme sahip biri olduğu gerçeği benim için bile beklenmedik bir hâle gelmişti.

Ama bundan şikayetçi değildim.

Okula gitmek için evden çıkarken, onun mesajını okumamla yüzüme yerleşen gülümseme de bu düşüncemi onaylar nitelikte genişlemişti.

Batı: Günaydın. (10.54)

Batı: Kapıdayım. (10.54)

Mesajı görüldüde kaldığı sırada evin dış kapısını açmış ve açtığım gibi, ona herhangi bir cevap vermeme fırsat kalmadan devasa cüssesiyle karşı karşıya kalmıştım.

"Yok artık." diye homurdandım şaşkın şaşkın gözlerimi kırpıştırarak.

Yaslandığı kapı pervazından doğruldu ve sanki dakikalar önce mesaj yoluyla bana aynı şeyi söylememiş gibi, "Günaydın." diye mırıldandı.

O noktada ona kızmak için dudaklarımı aralamıştım ancak suratında yerini alan minik gülümsemeyi ve yüzünü gördüğüm gibi sebepsizce bana da yansıyan o cıvıl cıvıl enerjisini fark etmemle tuhaf bir şekilde kıyamadım.

Bunun yerine, "Günaydın." diye mırıldandım. "Ne arıyorsun burada?"

Aynı zamanda sorduğum soruyla bakışlarım ani bir sapmayla aşağı çevrildi ve sağ elinde tuttuğu karton kahve bardağını da böylece fark edebildim. Bunu beklemediğim için şaşkın bir şekilde ona dönüyordum ki, bir elinde sıcak bir kahve tutmuyormuş gibi boşta olan diğer eliyle beni belimden yakalaması ve kendine çekerek, yanağıma varlığı ve yokluğu bir olan kaçamak bir öpücük bırakması bir oldu. "Seni."

Seni. Kalbim hem verdiği yanıttan, hem de yaptığı hamleden ötürü gümbür gümbür atmaya başladığında, "Sakın öpüşmek yok felsefesine başlama." diye homurdandı huysuz bir tonda. Ona yolladığım tuhaf bakışın sinyalini kapmış gibiydi. "Seni istediğim zaman öpebileceğim, bu bir," diye devam ederken, elindeki kahveyi hızlı bir refleksle avuçlarıma tutuşturdu. "Ve sabah kahven, bu da iki."

Alık alık suratına bakarken, "Kahve istemedim ki." diye mırıldansam da, sabah ayazında içimi ısıtacağını düşünerek ufak bir yudum almaktan kendimi alıkoyamamıştım. "Teşekkür ederim."

Bir kolunu usulca omzuma atıp bedenimi kendisininkiyle birlikte hareket ettirmeye başladı. O saniyelerde aynı zamanda sorumu ve ufak minnet reveransımı tamamen görmezden gelerek, "Bugün antrenman yok." diye mırıldanmıştı. "Yarın deplasmana gideceğiz."

FİLE ARKASIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin