Son Ayak İzleri (F)

43 14 4
                                    

Adam gümüşi elini kaldırmış. İlahi söyleyen kişilerden ikisi kenara çekilip ve sisten bir yatağın üzerinde yatan ince birisi görünmüş.

Gerçekten de Minho'ymuş bu.

Jisung yaklaşmış. Minho, ağaçların sürüklediği dallar gibi cansız ve hareketsiz duruyormuş.

Nazikçe Minho'nun buz kesmiş elini, tanıştıkları gece tutmaya can attığı elini tutup kaldırmış. O anda Minho'nun göz kapakları biraz aralanmış ama gözlerinin feri sönmüş sönecekmiş.

Jisung gözyaşlarına engel olmaya çalışarak arkadaşının elini sıkmış. Kalbinden geçenleri öğrenmesi için onunla konuşmasına gerek yokmuş.

Fakat yine de ne diyeceğini bilmiyor orada dikilip acısını yaşamaktan ve ümit etmekten başka bir şey yapmak elinden gelmiyormuş.

Ama bir süre sonra tüm ümitleri yitip gitmiş. Minho'nun gözleri batan güneşin kesinliği ile tekrar kapanmış.

Çember yapmış duran insanların başları daha da eğilmiş. Düzenli bir ritimle devam eden ilahi genç oğlanın hayatını kaybetmesi ile ağır ağır yavaşlamış.

Jisung, Minho'nun avuç içini kendi göğsüne bastırmış.

"Ölme!" diye yakarmış. "Hayata dönmeni istiyorum. Tekrar nefes almanı"

Tekrar nefes al!

Jisung'un anılarında iki kişi ile aynı havayı soluyan bir balina su püskürtmüş.

Tekrar nefes al!

Minho'nun kaskatı elini tutarken, Jisung, nefesin yalnızca hava veya beden değil de ikisinden de bir şeyler taşıyan bambaşka bir şey olduğunu düşünmüş.

Nasıl sis hava ile su arasında gelip gidiyorsa, nefes de kendi dünyası ile Minho'nun dünyası arasında kolayca gidip gelebilirmiş.

Lütfen Minho tekrar nefes al!

Minho'nun, balinanın, martının ve kaplumbağanın, ıslak çalan her deniz kabuğuna, okyanustaki her dalgaya güç veren nefesi sislerin oğlunun gümüşi saçları hafifçe oynatmış.

Birden Minho kıpırdamış, göğsü titremiş ve hafifçe kalkmış. Parmakları Jisung'unkiler etrafında birleşmiş. Açılan gözleri dalgalara vuran yıldız ışığıyla parlıyormuş.

İlahi tekrar başlamış ve onları sarmalayıp içerisinde adeta yutmuş. Artık keder değil neşe varmış bu ilahide.

Jisung sonunda anlamış. Meğer kendi dünyasında işittiği fısıltılar bu dünyada okunan ilahilermiş. Bu dünyanın müziği, bu sisin müziği onu daha önce hiç olmadığı kadar kucaklamış.

Jisung arkadaşına bakmış. Bir daha asla ayrılmayacaklarını biliyormuş. Ayrıca köyündekilerin sabah olduğunda bir tek kumlarda silinmeye yüz tutmuş ayak izlerini göreceklerini de biliyormuş.

...
Irak bir denizin çok uzak kıyısında, üzerine yıldızların ışığı vuran dalgalarda her gece sis yükselirmiş. Karanlığa gömülen denizin üzerine yayılan sis perdesi ince, nazik, parmaklarını karaya kadar uzatırmış. Bu gece de daha önce pek çok gece olduğu üzere sisler ilk önce tek bir yere, tek bir kayaya, hala Han'ın Taşı olarak bilinen kayaya ulaşmış.
...



 Bu gece de daha önce pek çok gece olduğu üzere sisler ilk önce tek bir yere, tek bir kayaya, hala Han'ın Taşı olarak bilinen kayaya ulaşmış

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.



Saatlerdir üstünde uğraştığım bir hikaye oldu. Uyarlama olmasına rağmen çok uğraştırdı beni. Ama bir yandan zevk aldım.

Bu bölüme de oy vermeyi unutma.

Sonraki kurguya kadar kendine iyi bak dostum.

Fısıldayan Sis, Minsung Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin