Sarıya çalan ay, ufukta alçalırken ışık değişmiş. Dalgalanan sis perdesinin rengi de gümüşiden altına dönerek oğlanların saçlarını ve oradan geçen martıların kanatlarını süslemiş.
Jisung suların sürükleyip kıyıya bıraktığı dal parçalarının üstüne oturup parlayan sisi ve içerisindeki Minho'yu izlemiş. Onu teskin edici sesiyle okşayan fısıltılar gittikçe artmış.
Birkaç saat önceki halinden eser kalmamış. Artık minnet duyuyor hatta kendisini susuzluktan dili damağına yapıştıktan sonra suya kavuşan bir seyyah misali yeniden doğmuş gibi hissediyormuş.
Minho'yu bulsa dahi onunla aynı hayatı paylaşmalarına imkan yokmuş. Konuşamıyor, birbirlerine dokunamıyorlarmış.
Jisung başını çevirip batmak üzere olan aya bakmış. Kumsalın kenarındaki ağaçlar da tıpkı sis gibi ayın altın ışığı altında parlıyorlarmış.
"iki dünya arasından ay ışığı geçiyorsa ben neden geçemeyeyim" diye düşünmüş.
Jisung iç geçirmiş ve ciğerlerini iyot kokan serin havayla doldurmuş. Nefesini dışarıya verdiğinde Minho'nun da aynı şekilde başını geriye atıp göğsünü şişirip kendisi gibi iç geçirdiğini görmüş.
Tam o sırada uzaklarda da bir balina derin bir nefes alıp su püskürtmüş.
İki oğlanın da yüzüne aynı şekilde bir gülümseme yerleşmiş. Aynı dünyayı paylaşmasalar da aynı havayı paylaşıyorlarmış. Balinanin, martıların aynı zamanda denizdeki tüm canlıların nefesi onların da nefesiymiş.
Uzun bir süre aynı anda nefe alıp vererek birbirlerine bakmışlar. Aralarındaki bağ güçlendikçe birbirlerine olan özlemleri de artmış.
Minho sislerin arkasından bir adım daha atıp sis oerdesine eğilmiş ve onu elleriyle kenara çekip dağıtmış.
Jisung'un içinde doğan umudu dalgalar arasında sıçrayan bir yunus sürüsünden hızlı bir biçimde korku izlemiş. "Geliyor! Bana geliyor!"
Dalgaların fısıltısı artmış ve tizleşmiş. Minho bir anlık tereddüt etse de dünyaları ayıran sınıra saldırmaya devam etmiş.
Jisung kaygıyla beklemiş. Kumsalın en ucuna gidip sislerin içerisine, belki onun elini tutabilirim, diye düşünüp elini sokmuş.
Birden Minho'nun gözleri açılmış ve yüzü acıyla buruşmuş. Ayağını tutmuş ve dönen sislerin içine düşmüş.
"Minhooo!" diye bağırmış Jisung.
Artan ve daha da tizleşen fısıltılardan başka bir yanıt gelmemiş. Sis perdesi titremiş, kararmış ve dağılmaya başlamış.
Jisung şaşkınlık içerisinde sis perdesinin dağılarak Minho ile beraber tamamen yok olmasını izlemiş...
Bir sonraki bölüme geçmeden önce eğer beğendiysen bu bölüme oy vermeyi unutma sevgili dostum....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fısıldayan Sis, Minsung
FanfictionIrak bir denizin çok uzak kıyısında, üzerine yıldızların ışığı vuran dalgalarda her gece sis yükselirmiş. Karanlığa gömülen denizin üzerine yayılan sis perdesi ince, nazik, parmaklarını karaya kadar uzatırmış. Bu gece de daha önce pek çok gece olduğ...