FELIX
İrisleri, odağındaki görüntüye anlık bir gafletle dalmışken az daha sosa bulanmış parmak uçlarını dudaklarına götürüp emmek üzereydi.
Neyse ki fark ettiği gibi eli hızla aşağı indi ve titrek nefesini dışarı sezdirmeden verdiğinde bir başka patates kızartmasını alıp seyrine kaldığı yerden devam etme kararı aldı. Hoş, zaten ikisi de fark etmemişti. Nasıl fark edeceklerdi ki? Özellikle de o. Altına aldığı bedeni adeta bir hayvan edasıyla kıstırmış, kurbanını kendine ait kıldığı bölgede çoktan kemirmeye başlamışken...
Siktirin ki hayır, elbette ki fark etmemişti.
Aşağılık derecede olan azgınlığı, çevresindekilere karşı olan farkındalığını yok ediyordu. Yatakta, ilkel bir güdüyle hareket ediyordu ikisi de. Hyunjin'in Minho'nun boynunda gezdirdiği ıslak dilinin dokusunu kendi boynunda hissedebiliyordu Felix. Öne arkaya kıvrılan belini ve çok daha aşağısını çıplak bir şekilde hayal edebiliyordu. Şişen erkekliği, siyah kotunun ön tarafını kabartmıştı ve Felix bu görüntünün nasıl oluştuğunu da hayal edebiliyordu. Zira saniye saniye gözleri önünde büyümüştü ve defalarca bu anı izlemişti. Minho'nun, Hyunjin'in iç çamaşırının altından avuçladığı eti nasıl sıkıştırdığını da tüm detaylarıyla hayal edebiliyordu. Çok daha fazlasını... Hwang Hyunjin giyinikti,
Fakat Felix onu asla öyle görmüyordu.
"Aşağılık orospu çocuğu." Demişti ağzının içinden. Onun ilkelliği ve aşağılık kirli bedeninin diğer bedenleri kirletişini görmek Felix'i tiksindiriyordu. Bir yandansa, nefeslerini hızlandırıyor, tüylerini diken diken ediyordu. Her safhasına erişmiş gibiydi. Onu bizzat tatmamıştı lakin nasıl hissettirdiğini çok ama çok iyi biliyordu.
İşte bu yüzden sadece tek bir açıdan Hwang Hyunjin'e maruz kalan herkese acıyordu.
Buna Minho da dahildi. Belki Hyunjin'i o da defalarca kez başkalarını kirletirken görmüştü ama arzularına yenik düşüp Hyunjin'in pislik bedenine en sonunda kendisi de dokunmuştu işte. Hyunjin'in bedenine erişmesine izin vermişti.
Ona teslim oluvermişti.
Felix'in gözünde Hyunjin bir böcekten farksızdı. Ufak da olsa yönünüzü değiştirmenize sebep olacak, suratınızı buruşturtacak ve kusma isteğinize sebep olacak kadar. Hyunjin şükretmeliydi, Felix neyse ki çevresindeki böceklerin varlığına doğduğundan beri alışkındı.
"Hamile bırakabilirsin."
Minho'nun baygın sesinin ardından pervasız gülüşünü işittiğinde öne kaykılmıştı biraz daha. Dudak dudağalardı ve Hyunjin'in de en az onun kadar kafası iyiydi. Sırıtışını gördü Felix. Sesi çıkmamıştı. İçten içe Minho'yla alay ettiği barizdi.
Özellikle de kızarık gözleri, yandan Felix'i bulduğunda ve fısıldayarak, "Bırakmalı mıyım?" Dediğinde.
Felix, onun bu halinden kendine itiraf edemese de etkileniyordu. Bir yetişkinin onayını bekleyen küçük bir çocuk gibiydi. Yalnızca kendi komutlarını dinleyen bir köpek... Felix, dudaklarını kıpırdattı.
"Bırak."
Bunu Minho da görmüştü. Hyunjin'e bakma ve konuşma şekli, görmezden gelemeyeceği kadar rahatsız ediciydi zira. Kendisi gibi biri için bile,
Fazla garipti.
Pantolonunun aniden kıçından sıyrılmasına karşılık, yeniden Hyunjin'le göz göze geldi. "Ne bok yediğinizi asla anlamayacağım. " diye mırıldanmıştı gencin boynuna doğru. Hyunjin'in dudaklarını ısırışını seyretti. Aklından geçirdiği berbat düşünceleri tahmin dahi edemiyordu Minho. Şu kafayla da edecek durumda değildi zaten. Eh, Hyunjin bu fikrini tasdiklercesine sol kulağına eğildiğinde zerre şaşırma emaresi göstermemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
COD•60
Fanfiction"Tüm zenginliğe, paraya ve saygıya sahip olan sendin ama şu an senin sahip olduklarından daha büyük bir şeye sahibim."