Merhabalar! Nasılsınız bakalım?
Kitapla ilgili fikirlerinizi merak ediyorum. Okumaya değer buluyor musunuz?
Medyadakini bir okuyucum aracılığıyla keşfettim. O kendini bilir. ;) Bence dinleyerek okuyun.
Keyifli okumalar diliyorum.
~~~
Duş kabininin içinde oturmuş tenimden akıp giden ılık suyu gözyaşlarım eşliğinde izliyordum. Bir saate yakın bir zamandır aynı şekilde oturmuş sessizce ağlıyordum.
Ağlamamı kesmeye çalışarak başımı kaldırıp öyle aceleyle girince tam olarak göremediğim banyoyu bulanık gözlerle incelemeye başladım. Oldukça lüks bir banyoydu ve oldukça genişti. Duş kabininin dışında, büyük ahşap pencerenin dibinde bir de küveti vardı. Pencere açıktı ancak bulunduğum yerden masmavi ve aydınlık gökyüzü dışında bir şey göremiyordum. Gözlerimi bu kez pencerenin karşısında kalan lavaboya ve onun yakınındaki klozete sırasıyla çevirdim. Her şey fazlasıyla nezihti. Banyoya genel olarak beyaz renk hakimdi ama birçok yerinde altın renkte detayları da göze çarpıyordu. Lavabonun yanındaki havluluk bile aşırı şıktı; içindeki havlular da bu mesafeden dahi çok yumuşak ve kaliteli görünüyordu. Gerçekten pahalı bir otelde olmalıydık.
Odadan yükselen kırılma sesleriyle yerimden sıçrayıp banyoyu incelemeyi bıraktım. Şu an bulunduğum otel gerçekten hiç önemli değildi. Önemli olan, bu duruma nasıl düştüğüm ve bu durumdan nasıl kurtulacağımdı.
Kamer'in öfkeyle savurduğu küfürleri tüm banyoyu dolduruyordu artık. Ben yıkılmıştım, o ise öfkeden deliye dönmüştü. Bir şeylerin daha kırıldığını duyunca gerçekten korkmuştum. Belki bana da zarar vermeye kalkacaktı. Her ne kadar onu bir yıl boyunca izlemiş olsam da asıl karakterini tam olarak bilemezdim ve açıkçası bu sabah birlikte uyandığımızdan beri ona güvenmiyordum.
Kırılan eşyalara bir yenisi ve bir yenisi daha eklenmişti. Sanki her seferinde ruhumdaki kırıklar da katlanarak çoğalıyordu. Demek ki benimle birlikte olmuş olma düşüncesi onu bu kadar tiksindirmişti. Oysa ikimiz de kurban gibi görünüyorduk ama ben içimdeki nefreti ona karşı bu şekilde kusamazdım. Ben onu ne kadar korkutup inciteceğimi bile bile böyle korkunç ve çirkin kelimeler kullanamazdım; bu bana göre insanlık dışıydı.
"Beynimi, aklımı sikeyim!" Sesi duymamı istiyor gibi yüksekti. Bağırışları yüzünden gerildim. Umarım otel idarecileri gelmezdi çünkü bulunduğumuz durum utanç vericiydi ve onun da bu sinirle çenesini tutabileceğini sanmıyordum.
"Ulan Kamer, ibnenin tekini sikecek kadar yoklukta mıydın, amına koyayım!"
Duyduğum şeyle ağzımdan bir hıçkırık kaçtı ve bağıra bağıra ağlamaya başladım ama boğazımı acıtan çığlıklarım kalbimin acısını örtemiyordu. Bu daha fazla canımı yakınca mümkünmüş gibi daha fazla ağlamaya başladım. Ruhumun yangınlarını zar zor söndüren gözyaşlarım da kurumaya başlamıştı artık. Hiçbir suçum yokken benim olmayan bir kabahatin kızgın kumlarına gömülmüş, soluk alamaz konuşamazken yargılanmıştım.
Banyonun kapısına birkaç kere sertçe vurup "Kendimi zar zor tutuyorum zaten; kes şu tiz sesini!" diye bağırdı. Sesimini tizliği bile onu rahatsız ediyordu demek ki.
Dizlerimi kendime çekip kollarımı etrafına sardım. Başımı dizime yaslayıp ağlamamı ve hıçkırıklarımı durdurmayı denedim fakat başaramıyordum. Onun kapının dışında olduğunu bildiğim varlığı buna engel oluyordu ve o kapının ardındaki adam, kesinlikle benim tanıdığım veya aşık olduğum adam değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Seninle Özgürlükte (B×B) (mpreg)
Romance+18 ögeler barındırır ve mpreng kurgudur. Kurgu, iki erkeğin etrafında şekilleniyor. Rahatsız olacaklar uzak dursun. ~ Uzun süredir aşık olduğu adamla bir geleceğinin olmadığını ve olmayacağını kabullenmişken onunla kurduğu hayallerden birinin, iht...