Kavga

306 41 332
                                    

Merhaba!

Öncelikle, bu kadar uzun sürdüğü için üzgünüm. Beni affedebilmenizi umuyorum. (:

Medyada Cemal var.

Keyifli okumalar dilerim.

***

"Bu çok iyi" dedi ekrana bakmaya devam ederek.

"Neden" diye sordum gözlerimi ekrandan alıp ona dikerek. Benim arkadaşımın, kapımızda kararsız bir şekilde bekliyor olması niçin iyi olmalıydı?

Gözleri bana çevrilirken tek kaşı çoktan havalanmıştı. Sorduğum çok saçma bir soruymuş gibi izliyordu beni.

"Tanıdığımız birinin daha olması elbette iyi. Belki bizim sahip olduğumuzdan daha fazla bilgiye sahiptir ve diğer tanıdıklarımızdan birileri daha burada olabilir. Bu sence de iyi değil mi?"

Haklıydı. Aslında bunu benim de düşünmüş olmam gerekirdi ancak aklım o kadar karışıktı ki... Sadece usulca başımı salladım ve onu onayladım.

"Evet, iyi. Kapıyı açalım o halde."

Dış kapıyı açacak bir düğme aramak yerine, kendim açmak için dışarıya yöneldiğim anda Kamer kolumu tuttu. Kafamı ona döndürüp anlamayarak baktım ama o kaşlarını çatmış ekranı izliyordu.

"N'oldu?" dedim ben de gözlerimi ekrana dikerek ve anladım ne olduğunu. Tarık'ın yanına bir kadın gelmişti ve onunla konuşuyorlardı ancak sorun bu değildi; sorun bu kadının, Kamer'in bir süredir birlikte olduklarını bildiğim kadın olmasıydı.

Dilek dilerken bazı şeyleri gerçekten eksik düşünmüş olmalıydım. Bu dileğe başkalarının da dahil olacağını düşünememiştim. Aslında, bu dileğin gerçek olabileceğini de - elbette - hiç düşünmemiştim.

"Allah kahretsin" derken saçlarını sert bir hamleyle geriye savurdu. Onu anlayabiliyordum. Durumumuzu sevgilisine nasıl açıklayacağını bilmiyor olmalıydı ve bu gerçekten sinir bozucuydu.

Sıkıntılı yüz ifadesini ve gerginlikle sıktığı yumruklarını görünce onun için üzüldüm ve elimi omzuna koyup okşayarak teselli vermeye çalıştım.

"Endişelenme, açıklarız." Nasıl açıklayacağımızı ben de bilmiyordum ya!

Elimi omzundan ittirip yummuş olduğu gözlerini açtı ve bağırdı: "Kendimiz bile ne olduğunu bilmiyorken neyi, nasıl açıklayacağız? Sevgilime, bir adamla evli uyandığımı nasıl açıklayabilirim? Bunu açıklayabileceğimizi nasıl düşünebiliyorsun? Bu kadar saf mısın yoksa daha önce hayatına kimse girmediği için bilmiyor musun?"

İşte tam da bu noktada kırılmıştım. Ona, hayatıma birinin girip girmediğinden daha önce bahsetmiş değildim ve o beni tanımıyordu bile. Peki, hayatıma kimsenin girmiş olmayacağı düşüncesi nereden çıkmıştı? Bu kendimi komik bir şekilde aşağılanmış hissettirdi; oysa umursamamış olmam gerekirdi. Bir başkasının düşüncesi bu kadar umrumda olmamalıydı: Bu kişi aşık olduğum adam bile olsa.

Bir süre yeşillerimdeki kırıklarla baktım ona fakat o bana bakmıyordu. Beni kırıp kırmaması bile onu ilgilendirmiyordu. Bir insan aynı anda hem düşünceli hem de bencil nasıl olabilirdi? O an çok kızdım ona ve oradaki varlığımın umrunda olmayışına da kırıldım.

"Hayatıma kimsenin girmediğini nasıl bilebilirsin? Bu aptalca düşünceyi nereden çıkardın?"

Başını bana çevirip gözlerimde, benim bile varlığını bilmediğim okyanuslara daldı. Şaşırmış mıydı veya anlamamış mıydı, bilmiyordum ve açıkçası bu, şu an ilgilendiğim son şey bile değildi.

Seninle Özgürlükte (B×B) (mpreg)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin