0.1

331 60 47
                                    

aklımı kaçırmama çok az kaldı.

ben kim sunoo, hayatım boyunca herkese karşı olabildiğince kibar ve anlayışlı olmaya çalıştım. insanların isteklerini anladığınızda size daha iyi davrandıklarını küçükken annem üzerinde keşfetmiştim. çocuklara karşı üzerimde bir koruma güdüsü vardı hep, neden bilmiyorum ama çocukluğumdan bu yana kendimden küçük herkesi korumak istemiştim. o yüzden anaokulu öğretmenliği okudum. çocuklarla ilgilenmek beni mutlu ediyordu.

bu yüzdendir ki stajımın çok keyifli geçeceğini düşünüyordum. lanet olası herifin biriyle aynı sınıfa düşmesem öyle de olacaktı eminim.

çocukları umursadığını bile düşünmüyorum. sadece kenarda oturuyor ve telefonuyla oynuyor. bu yalnızca 3. günümüz olsa da aklımı kaçırabilirim çünkü kendi gözetimindeki çocuklarla ilgilenmiyor, başlarına bir şey gelmesinden korkuyorum aslında.

o yüzden, ona karşı iyimser sevimli tarafım yerine ağzına sıçabilecek korkunç kişiliğimi kullanmaya karar verdim. o bunu hak ediyor.

"pardon da çocuğa bakar mısın?? görmüyor musun düşecekti az kalsın!" evet, önünde bir kız çocuğu yere düşmek üzereydi ama beyefendi umursamıyor bile...

"görmedim, sen de önüne bak azıcık dikkatli ol dümdüz yolda nasıl düşüyorsun ya?"

konuştuğun çocuk 4 yaşında aptal herif.

"4 yaşında çocuk düşebilir, senin görevin düşmemesini sağlamak yine de düşerse yardım etmek. sen ne yapıyorsun? öyle oturuyorsun."

"ya sen kendi işine bakar mısın lütfen..."

"benim işim çocuklarla ilgilenmek, senin işin de o olmalı."

"çocuk sevmiyorum."

"ya madem çocuk sevmiyordun ne diye anaokulu öğretmenliği okudun amına koyayım?!"

"puanım ona yetiyordu... ayrıca çok sevdiğin 4 yaşında çocuklar önünde küfür etme istersen."

"iş bulurken ne yapacaksın, böyle davranırsan sen hiçbir yerde iş bulamazsın."

"bir yere atanırım, iki etkinlik yaparım susar çocuklar da."

"deli ediyorsun beni."

"delirmeyiver."

ve tekrar telefonuyla ilgilenmeye başladığında, onunla bugün daha çok uğraşmayacağım dedim. sinirlerimi bozamam, çocuklarla ilgilenmeliyim.

ama tahminen yarım saat kadar sonra, onun gözetiminde olması gereken çocuklardan birisi el işi kağıdından bir parçayı ağzına atmış, hatta birazını yuttuğu için kağıt yemek borusuna yapışmıştı. çıkaramayacağımız için mecburen suyla yutmasını sağlamıştım. jungwon da el işi kağıtlarını daha güvenli bir yere kaldırmıştı.

çocuk ağlamaya devam etse stajım yanabilirdi, neyse ki oyununa devam etmişti. yang jungwon, öldün sen.

o el işi kağıtlarını sınıfın dışındaki dolaba kaldırırken masada bıraktığı telefonunu alıp çantama koydum. çıkışta veririm, önce işini yapsın.

sınıfa girdiğinde yana yakıla telefonunu arayışını izlemek çok komikti. önce etrafa baktı, sonra çocuklara telefonunu alıp almadıklarını sormaya başladı. sanırım en sonunda biri benim aldığımı söyledi, yoksa onda anlayacak zeka yok gibi duruyor...

"telefonumu verir misin... çocuk muyuz biz telefon saklamak ne ya!?"

"işini yapmıyorsun. çıkışta veririm. çocuklarla ilgilen."

"ya versene."

"hayır, hayatta vermem... işini düzgün yap bak çocuk yine yapıştırıcıyı yalamaya çalışıyor.."

kısık sesle küfrettikten sonra söylenerek çocuğun yanına gitti.

"ben sana yalama demedim mi?" yapıştırıcıyı elinden alırken çocuğu azarlıyordu.. "bu yemek değil görmüyor musun? zehirlenirsin bak."

"ama güzel görünüyor."

"güzel görünen her şeyi yiyemeyiz tamam mı?"

"ama acıktım ben."

"birazdan yemek saati gelecek zaten, sen oyun oyna zaman geçer tamam mı?"

"tamam!"

aslında çocuklarla iletişim kurabiliyor olduğunu o an fark etmiştim. yemek saati gelene kadar telefonunu vermem için yalvarmıştı... elbette ki vermeyecektim.

çocukları sevmese bile işi için ilgilenmesi gerek, bunu yapmak zorunda. eğer gelip de bu bölümü okumuṣsa en azından iṣini doğru yapmalı.

_______
13.09.23
cocuklari sevmiyorum merhaba

✓ yapistiriciyi yalamayin (opsiyonel) ⌗ sunoo × jungwonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin