1.1

106 24 3
                                    

"hanimiş dünyanın en şirin köpüşü! burdaymış! of yerim ben bunu ya... of jungwon maeumi çok tatlı ağlamak istiyorum şu anda! ay hareketlerine bak ağzını yüzünü yerim senin!"

sunoo maeumi ile ilgilenirken jungwon ikisini seyredip gülümsüyordu. "jungwon maeumi beni sevmiş mi?"

"öyle görünüyor sevmese oynamaz seninle böyle... riki ne zaman gelse ısırmaya çalışıyor mesela, riki'yle 5 buçuk yıldır tanışıyoruz bu arada. onun da kendi köpeği var diye sevmiyor büyük ihtimal..."

"nasıl yani?"

"başka bir köpeğin kokusunu aldığı için olabilir diyordum ama bi anda jaeyun'un da köpeği olduğunu hatırladım. galiba sadece riki'yi sevmiyor..."

sunoo öyle yüksek sesle kahkaha atmıştı ki bi anda sessizleşip "jungwon ya komşuların çok gülüyorum diye kızar mı ki? özür dilesek mi?"

"yok be, kim kime kızıyormuş ben onların gürültüsüne bir şey demiyorsam onlar da bana demeyecek. istediğin kadar gül sen rahat ol."

"bak çok gülerim ama."

"gül, sen gülünce herşey daha güzel oluyor."

"ne?"

"yok bir şey ya... neyse ne içersin?"

"güzel bir soru ama bir cevabım yok."

"harikaymış."

"soju var mı?"

"vardı... sanırım. jaeyunla içerken bitirmemişsek eğer... dur bakıyorum"

"tamamm! oy sen ne tatlışsın öyle? dünyanın en şirin köpeği miymişsin? evett! öyleymişsin!"

sunoo maeumi ile oynamaya devam ederken jungwon ne kadar soju kaldıysa hepsini getirmişti. "bu kadar varmış idare edersin artık..."

"yeter be o, ne kadar içmeyi planlıyordun ki?" sunoo yargılayıcı bakışlar fırlatırken sormuştu. jungwon bir köpek yavrusu gibi bakarken cevap verdi. "ne bileyim benim arkadaşlar biraz ayı gibi içiyor o yüzden bana da bulaştı."

"niye o kadar çok içiyorlar ki?"

"tıp yazmışlardı gaza gelip, gerizekalı arkadaşlarım yani... hayatları çok zor olsa gerek."

"ay geçmiş olsun. sabırlar ikisine de."

"senin arkadaşların ne yapıyor? yani tabletin ekranındakiler" bir şeyler içmeye başlamışlardı konuşurken...

"dur anlatayım... bak şu sunghoon profesyonel buz patencisi, bu jay kendisi babasının şirketinde çalışıyor... şu suratının yarısı zar zor görünen poz verme özürlüsü de heeseung. salak olduğundan ziraat mühendisliği okudu, stajı da buralar tezek kokuyo diyerek bıraktı. jay'in şirketinde fotokopicilik falan yapıyor şu anda... kariyer planı harika yani..."

"anlıyorum, heeseung arkadaşının kariyer planı beni benden aldı."

"seninkini andırıyor." dedi kıkırdayarak.

"aa, kırıcı oluyorsun. ben stajı bırakmıyorumkine."

sunoo bir kahkaha daha attı. "salaksın gerçekten... bırak bir de istersen." kaşlarını çattı. "bırakamazsın ki izin vermiyorum, hem ben ne yapacağım tek başıma??"

"tamam canım bırakmıyorum zaten... seni yalnız bırakanın kafası kopsun."

"evvet! bence de kopsun! beni bırakmanı yasaklıyorum!"

"yasaklayabilirsin!" ikisi de yavaş yavaş mantıklı konuşma yeteneklerini kaybederken maeumi de yattığı yerde ikisinin aptallaşmasını seyrediyordu. (kopuse de eglence cikti)

bir süre sonra gerçekten tamamen saçmalıyorlardı.

"o zaman... periler gerçek olamaz mı!?" (bu konunun nasıl açıldığına dair hiçbir fikrimiz bulunmuyor [saka kesin sunoo açmıştır])

"olabilir! ben inanıyorum! inanıyorsam vardır!"

"ben de inanıyorum! jungwon maeumi de inanıyor değil mi?!"

"maeumi! neredesin?! aa, oradaymışsın. inanıyor musun!?" maeumi sanki ne konuştuklarını anlıyormuş gibi havladı. (tovbe hasa maeumi bizim salaklarla tassak gecior da olabilir)

"o da inanıyormuş sunoo!"

"harika, güzel köpekçik seni... ya... jungwon... benim çok çişim geldi."

"tuvalet şurdaydı... neredeydi ki?"

"ben bulurum. dur, bulucam şimdi... sen otur ama!"

"tamam. oturuyorum!"

sunoo önce yanlışlıkla jungwon'un odasına girdi, daha sonra tuvaleti bulup işini halletti. çıktığında ise oturdukları oturma odasını bulamadı çünkü önünü pek göremiyordu.

"jungwon! ben kayboldum!" bulunduğu yere çöktü. sesi hafif ağlamaklı çıkmıştı. uykusu var gibi hissediyordu.

jungwon birkaç saniye içinde yanına geldi. "jungwon beni buldun... aferin sana jungwon!" diyerek güldü sunoo. jungwon da ona gülümsedi. "uyumak ister misin?"

"olur! uykum var... çok uykum geldi... jungwon! beraber uyuyalım!"

"ne yapalım?"

"sarılıp uyuyalım! tamam mı!?"

jungwon güldü. "tamam, nasıl istersen! beraber uyuyalım!" onun da işine gelirdi zaten.

ve böylece jungwon'un yatağında ikisi birlikte sarılarak uyumuşlardı.

_______
09.07.24
ben cok eglendim arkadaslar siz de wglenmissinizdir diye umuyorum iyi gunler dilerim baybay (bugunku duyuruda wonki yazdigim zamandan beri iyi hissetmiyorum ders calismak bunyeye fazla gelio olabilir de ondandir)

✓ yapistiriciyi yalamayin (opsiyonel) ⌗ sunoo × jungwonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin