0.7

164 33 13
                                    

"ay yanlış mı geldim diye ödüm kopmaya başlamıştı... bi açamadın kapıyı amına koyayım. dur bakayım ateşin falan yok değil mi?"

jungwon bu ani öfke ve ilgi karşısında ne tepki vereceğini bilemeyerek sadece dikilmişti.

"iyi iyi, ateşin falan yokmuş." birkaç saniye birbirlerine baktılar. "jungwon içeri girelim mi istersen? burada mı bekleyeceğiz?"

"ah, evet tabii... girelim içeri. pardon dalmışım."

"sorun yook." ve hızlıca içeri girdiler. jungwon battaniyesi ile oturduğu yere geri dönmüştü. sunoo da yanına oturup çantasından sabah bahsettiği dosyaları çıkarttı. "stajla ilgili doldurmamız gereken dosyalar bunlar. seninkileri de getirdim."

"teşekkür ederi-öhhhhüö öhhühö"

"ay sen kötüsün baya... ne yapsam... bitki çayı falan içer misin?"

"olabilir. çok teşekkür ederim ya, niye bu kadar iyisin?"

"ay jungwon gören de iyilik meleğiyim sanacak... neyse mutfakta neyi nerede bulacağımı açıklamak ister misin yoksa karıştırıp kendim mi bulayım?"

"bitki çayları sağ üst dolapların birindeydi sanırım, çaydanlık da işte aşağıdaki dolaplardan birindedir herhalde... bilmiyorum."

"tamam, ben bulurum sen de dosyalara bir bak tamam mı?"

"tamam, sağ ol sunoo."

"rica ederim... ah, bir de çocuklar seni sordu biliyor musun? geçmiş olsun diyorlar. seni seviyorlarmış..."

"oha, gerçekten mi?"

"evet, inanılmaz değil mi? resmen yok saydığın çocuklar seni çok seviyorlarmış." sunoo artık mutfaktan sesleniyordu.

"ben de onları seviyorum galiba... çok sıkıldım evde bütün gün."

"geçmiş olsun. ya jungwon suyu çeşmeden mi dolduruyoruz yoksa hazır su alıyor musun?"

"çeşmeden dolduruyorum."

"tamam geliyorum iki dakikaya o zaman."

ve tam da dediği gibi iki dakika içinde çayı demlemiş ve içeriye gelmişti.

"ee, dosyalara baktın mı?"

"baktım, beraber dolduralım mı? ben yapamam şimdi saçma sapan bir şey yazıp stajımı yakarım falan..."

"tamam tamam, beraber dolduralım..."

...

"tamam imzanı da atarsan bitiyor herhalde."

"şurası boş kalmış, he sen dolduracakmışsın."

"ben mi? aa evet benimkinde de burayı sen dolduruyormuşsun."

"soruya bak, stajınız sırasında iş arkadaşınızın hakkınızdaki görüşleri neler? ... iş arkadaşınız doldurmalıdır demiş bir de, yok kendim dolduracaktım... neyse sunoo benden nefret etmiyorsun değil mi?"

"hayır etmiyorum be... hem ne alaka?"

"ne bileyim işini hiç düzgün yapmıyor falan yazmazsın değil mi?"

sunoo kahkaha atmaya başlamış, bir süre de sakinleşememişti.

"ilk hafta dolduruyor olsaydık yazardım. ama bu sıralar düzgün çalıştığını düşünüyorum. ver de doldurayım. sen de düzgün bir şeyler yaz öldürürüm seni..."

yaklaşık on dakikalık bir sessizlik içerisinde birbirlerinin kağıtlarını doldurdular.

"evett, bakalım bana ne yazdın sevgili staj arkadaşım." dedi sunoo kağıdını alırken.

"okuyorum, 'gayet sevecen, kibar, düşünceli. tam olarak bu meslek için doğmuş, çocuklarla iyi anlaşıyor. benimle de iyi anlaşıyor. aslında herkesle iyi anlaşıyor. bu işi benden daha çok hak ettiğini düşünüyorum.' ..sen ciddi misin bu konuda?"

"evet ciddiyim..."

"anladım. teşekkür ederim ya, çok duygulandım şu an off.."

"ben de okuyacağım şimdi o zaman... 'çocuklarla anlaşamayacakmış gibi görünse de onlarla çok iyi geçiniyor, çocuklar da onu çok seviyor. kendisi de çocuk ruhlu birisi olduğu için bence biraz daha çaba sarf ederse bu işi çok güzel yapabilir. kişisel olarak benimle de iyi anlaşıyor, sevmediğimi söyleyemem.' oha sunoo beni seviyor muydun?"

"hayır seni sevmediğim için seninle ilgilenmeye evine geldim..." dedi elleriyle saçlarını karıştırırken. dosyaları toparlarken devam etti "çay olmuştur herhalde gidip getireyim sana... sonra da çıkmam lazım otobüse binip eve gidene kadar bir saat sürer herhalde..."

"ay, yordum seni bugün ya..."

sunoo çatı getirmişti. "eh, yormadın diyemem. ama iyileştiğinde ben de seni yormayı planlıyorum. ödeştik sayabilirsin şimdiden."

"anlayamadım kar tanesi. ne demek istedin?"

"sen bi iyileş gel, çocukları üzerine salacağım diyorum."

ikisi de gülüştüler. jungwon çayını içerken sunoo eşyalarımı toparladı. daha sonra da (uzaktan bir şekilde) vedalaştılar. sunoo otobüsüne zar zor yetişerek evine döndü. yatağına uzandığında jungwon'un yazdığı kağıdı tekrar çıkarttı. tekrar tekrar okudu, gülümsemesine engel olamadı. kendini tekrar liseli bir ergen gibi hissediyordu, ama bu güzel bir histi... sunoo hissettiği şeyden çok hoşlanmıştı.

________
01.05.24

yeni bolumm! bence cok sirin oldu iyi gunler

✓ yapistiriciyi yalamayin (opsiyonel) ⌗ sunoo × jungwonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin