10

338 42 46
                                    

gecenin ikisiydi uyandığımda, arayan sendin minho.

beni uyandıran sesi duyduğumda gözlerimi açıp telefonumu kontrol ettim ama tanımıyordum numaranı.

gözlerimi yarım yamalak açabiliyorken aramayı cevaplandırdığımda o güzel sesin doldurdu kulaklarımı.

"uyandırdığım için özür dilerim, ben lee minho."

"ne? kimsin?"

"lee minho. okulda konuşmuştuk ya şu zorbalık konusunda."

"kim olduğunu biliyorum," dedim titreyen ellerim telefonu zorla tutarken, "telefon numaramı nasıl buldun?"

"sınıfından birkaç kişiye sordum."

"peki, neden aradın?" dediğimde yağmur sesi doldurdu kulaklarımı. dışarıdan geliyordu, bir anda sağanak tutmuştu yine.

"konuşmamız gerek."

"dinliyorum."

"dışarıya gel, evinin önündeyim."

"ne? neden buradasın?"

aceleyle yatağımdan kalkıp perdeyi aralarken seni orada görmüştüm. sokak lambasının altında, yağmur başından aşağı yağarken orada telefonunla duruyordun.

başını cama çevirdiğinde göz göze geldik.

"beni içeriye alamaz mısın?"

yağmur yağıyor ve ıslanıyordun.

ama alırsam ve tek kalırsak yine senden çekinirsem...

buna dayanabilir miydim?

"sincap, ben üşüdüm."

"ne? ne sincabı?"

"adımla seslenme demiştin ya, ben de oturdum düşündüm ve sincaplara benzediğini fark ettim."

oturdum düşündüm, demiştin.

beni düşündüğün için ne hissetmem gerektiğini bilmiyorum ve bir anda hızlanan kalbimin atışları yüzünden neredeyse bayılacağım.

"sincap, ses ver bana. bak üşüyorum.. yağmur yağacak dememişlerdi şemsiye bile almadım."

telefondan aramayı sonlandırdım ve odamdan sessizce çıktım, kapıyı açtığımda saçları yüzüne yapışmış, sırılsıklam olmuş bir lee minho ile karşı karşıya kalmıştım.

"s..selam." yağmurdan tir tir titriyordun, hava iyice soğumuştu.

"selam."

gergin olmamayı deniyordum ama işe yaramıyordu, akşam yemeğinde yediklerim her an çıkacak gibiydi.

"gel." diyip yol açtığımda ceketini ve ayakkabılarını çıkartıp içeriye girmiştin.

freesia diary ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin