20

277 37 62
                                    

ertesi gün okula gittim ve seni kapının önünde gördüm minho.

beni görünce yanıma hemencecik geldiğinde yüzün gülümsüyordu ancak o an bileğimdeki sargıyı gördün her ne kadar hırkamla kapatmaya çalışsam da.

"yapmadım de..."

gözlerine o an bakamadım.

dolu dolu olmuş gözlerine nasıl bakabilirdim ki?

benden bir cevap bekliyordun. bunu yapmadığımı söylememi istiyordun belki de. yanlışlıkla bir yara aldığımı düşünmek istiyor olmalıydın.

ama ikimiz de her şeyi anlıyorduk.

"jisung..."

"kaydımı sildirmeye geldim. artık okula gelmeyeceğim."

"ne?"

"daha sonra konuşalım mı? şimdi okulda çok fazla zaman geçirmek istemiyorum."

başını salladığında seni orada bıraktım ve arkamda bıraktığım için içim titrerken okul binasından içeriye girdim.

kaydımı sildirmek beklediğimden daha kolay oldu minho.

çok sevenim olsun istemedim zaten ama bir iki tane de olsa beni seven, gideceğim için üzülen gerçek arkadaşım, arkadaşlarım olsun isterdim.

belki de üzüleceksin böyle düşündüğümü öğrenirsen ama gerçekler bunlar minho.

ben seni hiçbir zaman arkadaş olarak görmedim. sen ise beni koruman gerektiğini düşündüğün bir şeyden öteye götüremiyorsun.

okuldan çıktığımda arkama dönüp hüzünlü hüzünlü bakamadım.

çünkü bu sahnede insanlar genelde anılarını düşünerek gülümser, biraz daha zaman geçirsem ne olur diye düşünürlerdi ama bu okulda seni sevmek dışında yapabildiğim iyi olan hiçbir şey yok.

ben demir kapıyı açıp dışarıya çıkmak üzereyken adımı seslenen seni duydum. okul binasında beni arıyor olmalıydın ki nefes nefese kalmıştın.

"ya! han jisung!"

"adımı söylemesene.." diye mırıldandım ama çok uzaktın duymak için.

"benimle vedalaşmadan mı gideceksin?"

ağlayacak gibi bakmanı sevmemiştim.

"vedaları sevmiyorum."

"nereye gideceksin?" diye sordun bana.

"eve." diyerek yalan söylediğimi anlamış gibi kapüşonumdan tutarak beni okuldan çıkarttın.

bu hareketin, psikolojim bu kadar bozukken bile nasıl güldürebiliyor beni?

ben senin kedin miyim yoksa lee minho?

"bu bileğin neden böyle?" elin kapüşonumu rahat bırakmışken bileğimin üzerindeki sargıya dokunmuştu parmağın.

freesia diary ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin