İNTİHAR TEPESİ

19 4 6
                                    


🤍🖤

🤍🖤

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.





.
.
.

21 HAZİRAN ÇARŞAMBA 2000

İlkbaharın son günüydü bugün. Yaza kucak açacaktı İstanbul. Sıcaklar iyice artacak, o bahar esintisi yok olacaktı. Hafif sıcaklar yerine sert sıcaklara bırakacaktı.

Derin bir nefes alıp gözlüğünü çıkardı yaşlı adam. Karşısındaki genç adama baktı. Kamburu çıkmıştı bu yaşında genç adamın. Hayatın bindirdiği yükleri sırtı taşıyamamıştı tıpkı ruhu gibi.
Not aldığı defteri kapattı yaşlı adam. Seans boyunca mimik kıpırdamayan donuk yüzüyle konuştu yine. "Hayat hikayesi anlatma seansımız bitti Giray. Sekreterden intiharın için gününü ve yerini ayarla zamanı o söyler sana."

Genç adam ayaklandı. Kamburuna rağmen uzun boyu belli oluyordu. Odadan çıkıp sekreterin yanına gitti.

Sekreter ince uzun fiziği ile adamın aksine dik bir şekilde oturuyordu sandalyede. Dümdüz sarı saçları tahminen belini geçerdi ama sımsıkı topladığından belli olmuyordu. Her zamanki soğuk ve duygusuz sesiyle robot gibi söyledi değişmeyen sözlerini. "Gün ve yer bilgilerini söyler misiniz?"

Binanın duvarları gibiydi içindeki insanlarda. Duygusuz, kalpsiz, suskun... Oysaki Tanrı insanlara cansızlarla farkları olsun diye duygular vermişti. Ama insanlar kalplerini eşyalar için satmış, duygularını onlara hapsedip cansızlara dönüşmüştü. Kötülük de böylece çepeçevre sarmıştı dünyayı ve insanları. Olan ise kalplerini satmayan duygulu ruhlara olmuştu.

Biraz düşündü genç adam. 3 gün sonra annesinin doğum günüydü. Ona böyle bir acı yaşatmamalıyım diye düşündü. Ama kendine de daha fazla nefes alıp acı yaşatmamalıydı. "25 Haziran" dedi. Annesi yeni yaşının ilk gününde bir cenazeyle uyanacaktı. Belki uyanamayacaktı bile.

Yeri düşündü. Yüksekten ama çok yüksekten atlamak isterdi genç adam. Ölmeden önce tatmak isterdi bu duyguyu. En büyük korkusu bu zevke karışsın istedi. "Çok ama çok yüksek bir yerden atlamak istiyorum."

İntihar toplantılarına baktı genç kadın. "25 Haziran da istediğiniz şekilde yok ama 24 Haziran tam 00.00 da var. Bunu kabul eder misiniz? Yoksa aynı günde farklı şekilde seçeneklerimizi mi istersiniz?"

24 Hazirandan sayılmazdı aslında diye düşündü. Gece yarısı ne de olsa. Ne kadar erken o kadar iyi. Zaten gece ölse sabahta yine kalktığında duyacaktı annesi haberini. Ve bütün bir şehir annesinin çığlıkları ile uyanacaktı. Kabul etti genç adam.

Kadın prosedür gereği ölmeden önceki yapılacaklar listesini uzattı. Genç adam hevessizce cebine attı. 'Zaten ölecektim bunları yapmanın ne anlamı vardı ki?' diye geçirdi içinden.
Genç adam kendini binadan dışarı attı. Etrafına bakındı. Bahçenin tam ortasında olan süs havuzuna, etrafa konulmuş masa sandalyelere, özenle bakılmış çiçeklere baktı tek tek. Masalarda sadece bir genç oturmuş kitap okuyordu. Havuzun önüne gelip binaya döndü. 2 katlı süslü mimarisini söndüren siyah duvarları insanın içini karartıyordu. Ama zaten bu binaya gelenlerin ne binayı incelemeye hevesleri ne de içlerinde kararacak boşluk vardı.

İNTİHAR TEPESİ - Kısa Hikaye (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin