14

403 58 65
                                    

"Nerdesiniz? Biz geldik garajların ordayız." Yeosang etrafa bakarken bir yandan telefonla konuşup Jongho'yu görmeye çalışıyordu. Sonunda gördüğünde el sallamaya başladı.

"Gördüm gördüm! Bak el sallıyorum, kapatalım hadi." Jongho cevap vermeye bile zahmet etmeyip aramayı kapattı. O da Yeosang'ı görmüş tıpkı onun gibi el sallayarak yanına gelmişti.

"Nasılsın Yeosang?" Dedi Jongho. Bir yandan karşısındaki gence sarılmıştı. Yeosang heyecanını belli etmemeye çalışarak gülümsedi ve iyi olduğunu söyledi.

"Sizinkiler nerde?"

"Başlangıç çizgisinin yanına gittiler bile. Sen git diğerlerini de alıp gel beraber gidelim. Mingi de arabasını hazırlayıp gelir, biliyormuş pisti zaten öyle söylemişti." Yeosang başını sallayıp beklemesini söyledi.

Hızlıca yürüyerek beş dakika sonra garaja ulaşabilmişti. Mingi arabanın parçalarını kontrol ediyor diğer iki kişi de kendi arasında konuşuyordu.

"Kavga yok. Duydun mu beni, çocukla atıştığını görürsem mahvederim seni." İki renkli saçlarını düzeltirken bir yandan San'ı uyarıyordu Hongjoong.

San pek de umursuyor gibi değildi gerçi. "Asıl sen eski sevgilinle atışma. Sanalda öyleyseniz yüz yüze neler olur kim bilir?" Hongjoong sinirliyken attığı bakışlarından birini attığı için susmak zorunda kalmıştı.

"Jongho bizi çağırdı. Yürüyerek gideceğiz. Mingi sen de kontrolleri bitirip gelirsin başlangıca. Hadi gidelim."

"Hani Wooyoungla konuşacaktın? Jonghoyla mı konuştunuz?" San sorgulamaya başlamıştı bile.

Yeosang gözlerini kaçırdı. Buna da takılacağını düşünmemişti. Söyleyecek bir yalan bulmalıydı ki konunun üstünü örtebilsin. "San bak dövdürtme kendini. Rahat bırak şu çocuğu. Ayak üstü sevişmemişler konuşmuş gelmiş işte. Abartma artık." Mingi arabanın altından çıkarken konuşup Yeosang'ın rahatlamasını sağlamıştı.

"Sus da gidelim hadi. Jongho nerde bekliyor canım?" Hongjoong genelde sinirliydi arkadaşları yanında ama yalnızca Yeosang ile konuşurken ses tonunu değiştirir, dediklerini iki kere inceleyip öyle derdi. Yeosang'ın incinmemesi için her şeyi yapardılar.

Her ne kadar San genel olarak bunu beceremiyor olsa da denerdi en azından. Farkında olmadan üzerdi her seferinde zaten Yeosang'ı.
Yani Yeosang buna inanarak kendini teselli etmeye çalışıyordu daha doğrusu.

"Garaj alanının girişinde bekliyor bizi hyung."

Yeosang ve Hongjoong yola çıktıklarında San Mingi'den birkaç kısa nutuk daha dinleyip koşa koşa onlara yetişmişti.

Yanına geldikleri sırada Jongho telefonda biriyle konuşuyordu.

"Renk mi? Hızlı karar veremem pek ama..." Derken gelen kişilere gülümsedi. Bir anlığına telefonu kulağından uzaklaştırıp Hongjoong ve San ile el sıkışıp kendini tanıttı. "Sevdiğiniz renk var mı?" Diye sordu üç arkadaşa.

San ve Hongjoong'un ikisi de siyah, Yeosang ise kırmızı demişti. "Tamamdır ben sizinle sonra konuşup söylerim kalan şeyleri şimdilik dursun, olur mu? Peki, iyi akşamlar." Jongho telefonu kapatıp cebine koydu.

"Düşündüğümden yakışıklısın." Dedi Hongjoong. Jongho gülümserken bakışlarını çekti. Çok utangaç değildi ama iltifat aldığında nasıl tepki vermesi gerektiğini bilemezdi genelde.

Hongjoong bunu anlamış gibi gülüp elini omzuna vurduktan sonra gidelim dedi.

Dördü birden yürümeye başlamıştılar. Piste geldiklerinde Yeosang ağzının aralanmasına engel olamamıştı. Normalde kırmızı veya sarı renklerde olan tabelaların, işaretlerin hepsi bembeyaz fosforluydu. Karanlığın içinde parlıyordular.

fuckboys vs nerds ✔︎Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin