0.8

159 17 3
                                    

Çünkü sen ve ben, biz ölmek için doğduk.

__________________

"bir şey sorabilir miyim?"

yavaş yavaş çileyen yağmur eşliğinde yürüyen iki genç. sokaklarda insan olmasına rağmen ikisinin arasındaki bu ölüm sessizliği minho'nun canını sıkmıştı. biraz düşündükten sonra bu sessizliği avantaja çevirebileceğini düşündü.

"bu da soru mu? tabii ki de sorabilirsin."

jisung'un olumlu dönüşü ile minho iyice cesaret bulmuştu. "karina ile derdin ne?" minho'nun sessizliği bozmak için sorduğu soru, ortamı iyice germişti. jisung hiç bir şey demeden yürümeye devam ederken, minho mavi saçlının yan profilini inceliyordu.

yerini rüzgara vermiş yağmur, oğlanın koyu mavi rengindeki saçlarını dağıtıyordu. ama bu onun eşsiz yüz hatlarına engel olmuyordu. aksine, daha farklı bir hava katıyordu.

"neden soruyorsun?"

minho, oğlana o kadar dalmıştı ki, ne zaman durduklarını, jisung'un ona ne ara döndüğünü kaçırmıştı. "hiç...sadece merak etmiştim,unut gitsin." minho utançla önüne dönmüş ve dirseğinden tutan ince parmaklar olmasaydı, yürüyecekti.

"sorun değil anlatabilirim, sayfamızı haclediği için adminler olarak biz ve sayfayı yakından takip edenler ondan pek hoşlanmaz"

"sayfanız mı?"

minho sokak ışığının vurduğu yerde, dirseğini tutan eli umursamadan jisung'a dönmüştü. "ah, itiraf sayfasında bende admin olmuş olabilirim" jisung boşta kalan elini ensesine atıp konuşunca, minho'nun içinde gülme istediği uyanmıştı. ortamı yumuşatmak için dudaklarını birbirine bastırdı ve konuşmaya başladı.

"senden korkmalı mıyım?!" minho'nun alayla sorduğu soru, ses tonu yüzünden küçük sokakta yankılanmıştı. insanların onlara bakmasını umursamadan jisung tan bir cevap beklemeye devam etmişti.

"merak etme, eğer senin hakkında bir şey paylaşırsam kendi ismimin ilk iki harfini yazmam." minho abartılı bir şekilde gözlerini büyütmüş ve dirseğindeki kolun düşmesini sağlayacak şekilde jisung'un omzuna vurmuştu.

"yani benim hakkımda paylaşacaksın!"

sokaktan geçen insanlar kısa sürede minho'nun sesine alışmışlardı. jisung, hyunjin den gördüğü bir kaç taktikle omzunu tutarak, kendini sokak lambasının altındaki kaldırıma atmıştı. minho da yanına yerleşince,az önce sokağı onlar inletmemiş gibi yine sessizliğe bürünmüşlerdi.

"teşekkür ederim...bu gün için"

minho her zaman olduğu gibi sessizlikten yine sıkılmıştı. "ne demek, sende bana destek oldun,çok teşekkür ederim" minho cevap vermek yerine milyarlarca kelimeye bedel tebessümünden sundu oğlana.

"devam edeceğimiz yol uzun,bu sırada eğlenmeye çalışalım"

minho aklına gelen şarkıyla mırıldanmaya devam ederken,jisung dağılan saçlarını düzeltmeye çalışıyordu. hemen ardından kaşlarını çattı ve siyah saçlıya döndü.

"bir şey mi dedin?"

"ah, hayır."

jisung yavaş yavaş ayaklanırken, minho kalkmamakta kararlı gibi görünüyordu. "birazdan yağmur yağmaya devam edecek gibi kalksak iyi olur" minho o kadar şey yaşamalarına rağmen aralarındaki bu samimiyetsizliği anlamlandıramıyordu.

____________________

"buraya kadar gelmene gerek yoktu! bak yağmurda hızlandı. geri nasıl döneceksin?!"

minho evinin önüden ona buraya kadar eşlik eden jisung'a sesini duyurmaya çalışıyordu. tabii yağmur buna engel olmuyor değildi.

jisung, minho'nun çığırışlarının aksine sakince elini cebinden çıkartmış ve yağan yağmuru umursamadan bir an önce içeri girmek için can atan çocuğa el sallamıştı.

minho, jisung'un bu sakin tavrı karşısında gözlerini devirmiş ve anahtarlarını cebinden çıkartarak deliğe sokmuştu. ama mavi saçlıdan hiç beklemediği bir şey duymuştu, o cümle yağan yağmurda içine bir sıcaklık dağıtmıştı.

"İzin ver sertçe öpeyim seni yağan yağmurda"

Jisung aslında minho'nun mırıldandığı şeyi duymuş, o şarkıda en sevdiği kısımla minho'ya bir geri dönüş yapmıştı.

________________

Fanboy Hesabı|MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin