Keyifli okumalar 😘
*
"Kerem ben ne diyeceğimi bilmiyorum gerçekten."
"Acelemiz yok Dila, düşünüp cevabını sonra verebilirsin."
Cümlesini bitirdikten sonra ayağa kalktı.
Nereye gidiyor bu?
Bende hemen ayaklandım.
"Kerem ben de s-"
"Dila, bir şey söylemene gerek yok. Rahatsız olduysan özür dilerim..."
"Ya Kerem bir dinle!"
Dinlemeden kafenin bahçesinden çıkıp arabasına binmişti.
Bu çocuğa arada bir geliyorlardı gerçekten.
Kızım diyecektin işte pat diye bende seni seviyorum. O zaman görürdün gidiyor mu gitmiyor mu?
"Of ya of!"
Hemen kafeden içeri girip bizimkilerin oturduğu masaya geçtim.
Hala gitmemiş miydi bunlar?
"Kerem nerede?"
"Gitti!"
"Tamam Dila başkan kızma, nereye gitti?"
"Elinin körüne giderim Safiye."
"Ha ve ha! Çok komik gerçekten Yunuscum bir daha olmasın."
"Kavga ettiniz anlaşılan."
Konuşan Emre'ye bakıp tip tip baktım. O einstein selam einstein!
"Hı aynen."
Sinirle Aponun yanına gidip kafamı omzuna doğru yatırıp gözlerimi kapattım.
Ortamın saçmalığı beni şuracıkta ağlatacaktı.
Kesinlikle Kerem seni orada bırakıp gittiği için ağlamak istemiyorsun.
"Yav kızım anlatsana artık şunu. Neden kavga ettiniz?"
"Anlatırım sonra."
Gözlerimi tekrar kapatıp kendi kendime sorular sormaya başladım.
Keremi seviyor muydum?
Evet.
Peki neden dilim tutuldu?
Allah kahretmesin dilimi ya!
Gerçekten sıkılmaya başlamıştım. Altay hiç susmadan boş boş bizim Emreyle olan anılarımızı anlatıyordu.
Aklıma gelen şeye gülümseyip Kazımcana yazdım.
: Ablasının gülü
: Çiçeği
: Bir tanesii
Kazo⚡: Ne istiyorsun abla?
: Aaa ayıp.
: Ben sadece bir şey istediğimde mi böyle yapıyorum.
: Neyse.