Bugün 29 Ekim sabahı ben evden acele çıktım.Otobüs durağına yaklaştığımda sarışın saçları olan gözlüklü bir çocuğun bana bakmasıyla irkildim.İçimden yok ya bana bakmıyordur diyordum.Oda ne!Çocuk yanıma doğru yaklaşıyor acaba kaçsam mı?Ya sapığın tekiyse napacağım?Offff...Ben napsam diye düşünürken o geldi ve uzun uzun gözlerime baktı.Niye öyle bakıyor ki göz kalemim falan mı akmış acaba?Kahretsin! rezil oldum millete.Ve konuştu.
-Merhaba ben Serhat.dedi.
Öylece kalakaldım ağzım dilim tutuldu resmen ne desem ki?Neyse kendine gel kader diyerek toparladım kendimi.
-Sizede merhaba ben kader ama tanışıyor muyuz?dedim.
-Yok ama sanki kalbim sizi bir yerlerden tanıyor gibi.dedi gülümseyerek.
-Hıh.Siz kendinizi ne sanıyorsunuz heh ben sizin o tuzaklarınıza.dedim sert bir şekilde.
-Lütfen sakin olun tatlı bayan.demesiyle saniyeler geçmeden oradan ayrıldım.
Akşam eve gelip yatağıma uzandığımda hala aklım bugün ki olaydaydı. Neydi o yaptığı yoksa gerçekten benim düşündüğüm gibi oynamak mıydı?Yada belkide bir şeyler hissediyordur bana karşı. Ben böyle düşünürken uyuya kalmışım.Sabah uyandığımda güneş tüm güzelliğiyle ve ışıl ışıl parıltısıyla tüm odamı aydınlatmıştı.
Bende o güneşin verdiği huzurla bugün giyeceklerimi seçmek için dolabıma doğru yöneldim.Uzun bir düşünmenin ardından kırmızı elbisemi aldım ve onun altına en sevdiğim pudra renginde topuklularımı giymeye karar verdim.Üstümü giyindikten sonra makyaj kutusuna doğru yönelerek kırmızı rujumu,siyah renk eyelinrimi ve siyah farımı alarak makyaj yapmaya başladım. Saclarım hafif dalgalıydı bir süre sonra aynaya baktığımda inanamadım bu ben miyim ?cook güzel olmuştum.Kendimi iyi hissetmenin verdiği öz güvenle sokağa attım kendimi.Sokağın o buruk kokusunu içime çektim ve yürümeye başladım. Çok geçmeden ben daha üc sokak bile gelemeden benim topuk kırılı verdi.Madur bir şekilde mecbur az ilerdeki parka doğru ilerledim.Boş bulduğum en güzel banklardan birine oturup çaresizce öyle bekledim.Ben bu halde napacam diye düşünürken geçmeden 15 -20dk sonra ileride yine onu gördüm.Bana doğru yaklaştığında ona
-yine mi sen hayırdır takip falan mı ediyorsun beni?
-Yok pek takip sayılmaz sanırım o tatlı kökün beni çekiyor. Dedi şirin bir gülümsemeyle.
-Hıı.eminim öyledir.dedim umursamıyormuş gibi.
-Sormayı unuttum yaa senin yardıma ihtiyacın var sanırım istersen arabam orada istediğin yere götüreyim seni ne dersin?
-Aslında iyi olur ama sadece ihtiyacım olduğundan başka şekilde algılama sakın.
-yok merak etme hadi koluna girde sana arabaya kadar eşlik edeyim.dedi.
Ben utangaç ve ciddi bir şekilde koluna girdim.Arabaya geldiğimiz de kapımı açtı ve ben oturdum. Bir iki saniye sonra hareket etmeye başladık.
-Bu arada nereye gidiyoruz?diye sordu.
-Bizim eve gidelim buraya yakın zaten ben sana tarif ederim.dedim ve yola doğru gitmeye başladık.Çok geçmeden evin kapısına geldik ama büyük bir sorun var !!ANAHTARIM YOK!napacam ben şimdi kiliti açması için birini cağırsam 10saatte gelemez uyuşuklar.
-Heyy inmeyi düşünmüyor musun ?diye sordu.
-Aslında şöyle ki anahtar yok.dedim üzgün bir surat ifadesiyle.
-Bak yanlış anlama beni ama eğer kabul edersen benim eve gelebilirsin? Dedi.Ben bu hiç düşünmeden kabul ettim teklifini.
-Hadi ozaman bize geliyorsun dedi halinden aşırı memnun bir yüz ifadesiyle bana bakıp bir yandan da içten içe gülüyordu.Yollar bana hiç bu kadar uzun gelmemişti oysa 10dkkada gelmiştik ama yolda ne zorluklar yaşadım gelin bide bana sorun.Eve geldiğimizde saşkınlık icerisindeydim pardon ben ev dedim dimi ne evi ya şato bu resmen şato ya.
-Kader hadi ne bekliyordum içeri gelsene?
-Aa evet pardon ya dalmışım.
-Önemli değil hadi gel evi gezdiriyim sana.diyerek elimden tuttu ve beni aşağı indirdi.Ekimi tuttuğunda içimde tam anlayamayacağım bir his oluştu sanki sanki bu AŞK gibiydi. İçeri girdiğimizde ceketimizi almak için evin hizmetçilerinden biri geldi.
-Hosgeldiniz Serhat Bey bir şeyler hazırlayan mı sizin için serhat bey?
-Sagol Hafize Hanım ben birazdan cıkacağım siz küçük hanıma istediği bir şey olursa yardımcı olun lütfen.dedi.
-Tabi Beyefendi nasıl isterseniz.diyerek yanımızdan uzaklaştı.
-Kader?
-Efendim Serhat.
-Seni burada yanlız bırakmak istemem ama gitmem gerek .
-Ama neden biz beraber otururuz sanmıştım.Kalan olmaz mı?
-Ben isterimki hep baş ucunda olayım ama maalesef şirkete gitmeliyim çok oyalandım.
-Peki lütfen çabuk gelmeye çalış dedim ve içimden boynuna sarılmak gelsene yapamadım.
Ve evden çıktı. Ben bir iki saniye içinde kendime geldim.Tam bir salak gibi hissettim kendimi.Gerçekten ben salağın önde gideniydim ya hangi aklı yerinde bi insan bunca yıl sadece 1- 2 saat yan yana olduğu bir insana helede bir erkeğe güvenip evine kadar gelir ve boyle yakın davranır.
Offff...acaba gitsem mi yada onu bekleyeyim derken çantamı alıp çıktım.Biraz zor olsada sonunda eve geldim.Belki anahtarı bulurum diye bir kez daha baktım cantama ve ne garip ki bir anda beliri verdi gözüme.Sanırım bu bir kader bu benim kaderim.Eve girdiğimde direk kendimi kapının hizasında duran küçük koltuğa attım.Biraz dinlendikten sonra mutfağa gidip kendime biseyler hazırladım.Ben aç karnını doyurmaya çalışırken kapı çaldı.
-Kim o?
-Serhat ben.O anda heyecanlanmıstım.Hemen kapıyı açtım.
-Buyur gel içeri kapıda kalma.
-Peki .diyerek içeri geldi ve sağ taraftaki büyük kırmızı koltuğa yaslandı.Ben acaba bir şey mi oldu diye merak ederken bir şey içer misin diye sordum.
-Aslında bir fincan kahveni içmek isterim.dedi.
-peki hemen geliyor siparişiniz dedim.Çok rahat ve samimi bir gülüşle.10dakka geçmeden kahveyi hazırladım yanına en çok sevdiğim likörlü cikolatalardanda koyarak Serhat'a ikram ettim.Kahveden bir yudum aldı ve sehpanın üzerine usulca koydu.Benim gözlerimin içine bakıyordu.Sonra konuşmaya başladı.
-kader ben galiba sana aşık oldum!dedi.Şaşkınlık içindeydim.
-Nasıl yani aşık olmak o kadar kolay mıymış bir günde ne aşkı bu?diye sordum gayet sert bir tavırla.
-Lutfen inan bana kader senin gittiğini duyunca hemen eve geldim ama duramadım yanında olmak istedim.Gözlerine bakmak senle aynı nefesi solumak istedim anlamıyor musun bu aşk değilde ne ozaman sen söyle?
Kelimeler tükenmişti resmen öylece susmuştum bir süre sonra kaslarını çatarak
-Hemen eviminden çık daha fazla bir şey duymak istemiyorum.
-Ama kader...Bir cümle daha konuşmasına izin vermeden Serhat'ı kapı dışarı etmiştim.Devamı var....Yakında