Leya'dan
Çığlık sesinin geldiği yöne koştuğumuzda gördüğümüz görüntü çok garipti.
Ülkü oturmuş gözleri dolu bir şekilde bakıyor, Deniz yerde adını bilmediğim bir çocuğa yüzünü darmadağın etmeye meraklıymış gibi yumruklar atıyor, Deniz'in eşlendiği çocuk telefonundan video çekiyor, ve Yağız ile bende Şaşkınlıkla onlara bakıyorduk.
Durumun farkına ilk varan ben olduğumda endişeyle Ülkü'nün yanına adımlamıştım hızlıca. " Ülkü, noldu iyi misin? " Ülkü'nün yüzünü incelediğimde bir şeyi olmadığını görmüştüm. Hızlıca mavi gömleğinin katlandığı kollarına da göz gezdirdiğimde iyi olduğunu görmüştüm. Ben Ülkü'yü incelemeye devam ederken Yağız'da yanımıza gelmiş kuzeni için endişeli olduğunu belli eden bakışlarla onu süzüyordu. Gözlerim Deniz'e kaydığında çocuğu hala bırakmadığını fark etmiştim. Ülkü'ye bir dakika gibi bir işaret yapmış Deniz'in yanına çönmüştüm.
Onu sorguya çekmeyecektim, eğer şu an bu kişiyi dövüyorsa hakettiğine emindim. Fakat bu çocuk minnoş bir şeydi? Nasıl birisinin hayati fonksiyonlarını sorgulayacak hale getirmişti??
" Deniz!! Tamam yeter. Bırak çocuğu da Ülkü ile ilgilen. " Ülkü'nün adını duymasıyla beraber anında yumuşamıştı. Ardından yüzünü endişe kapladığında hızlıca ayaklanmış, Ülkü'nün dibinde bitip iyi olup olmadığını kontrol ediyordu. Önümdeki baygın çocuğa baktığımda derin bir iç çektim. Varsın yoksun birde disiplin ile uğraş.
Her ihtimale karşı çocuğu kontrol etmeye karar verdim. Ölmezdi ama Deniz'in şu minnoş halinin içinden çıkan şeyin onu bu hale getirmesine şaşırmıştım. İşaret ve orta parmağımı birleştirip burnunun önünde tuttuğumda nefes aldığına emindim. Her ihtimale karşı parmaklarımı boynuna dayadığımda şah damarını bulmuş ve attığına şahit olmuştum. Turp gibiydi, Turp!
Ben çocuğu kontrol ederken üzerimde keskin bakışlar hissetmiştim. Kafamı kaldırdığımda az önce bana bakan Yağız bir anda başını başka bir yöne çevirmişti. Buna bıyık altından sırıtırken önüme dönmüştüm. Son kez de nabzına bakıp bırakacaktım çocuğu. Elini tutup kaldırdığımda bir öksürük sesi duymuştum.
Deniz Ülkü ile ilgilendiği için fark etmiyor. Ülkü sessizce göz yaşı döküyor ve gözlerini yerden kaldırmıyor, Bizi videoya çeken çocuk ise yere oturmuş bekliyordu. Ben Yağız'a baktığımda bir kez daha öksürdü ve gözleri çok kısa bir an çocuğun ellerini tutan ellerime kaydı. Burada ciddi bir mesele vardı ve Yağız kıskanıyor muydu? Hoşuma gitmediğinden değil ama bu ortamda bulunduğumuz için disiplinlik olacaktık. Hızlıca çocuğun nabzına bakıp normal olduğuna kanaat getirmiş onu bırakıp ayağa kalkmıştım.
" Hilal, eminsin değil mi bir şeyin yok? " Deniz onunla ilgilenmeye devam ettiğinde bende yanlarına adımladım. " Deniz, Ülkü neler oluyor? Bize de açıklar mısınız? " dediğimde Deniz derin bir iç çekmiş yerde yatan çocuğa kısa bir bakış atıp bana dönmüştü.
...
İlahi bakış açısı
Yanındaki adının Batu olduğunu öğrendiği çocukla ormanı geziyordu oğlan. İnanılmaz sessizlerdi ve bu sıkılmasına neden olmuştu. Leya kiminle eşleşmişti acaba? Aklını bir sürü şey kurcalarken gezmeye devam ediyorlardı. Batu elindeki telefondan, sürekli resim çekiyor, arada bir video ile doğayı anlatıyordu. Doğa ile haşır neşir olmadığından onu çok etkilenmeyen bu ortamdan çıkmak istiyordu. Eve gidip güzelce uyuyacaktı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zorunlu Hata ~LY~
FanficSenin benden nefret etme sebebini anlıyorum, ama sen beni anlamıyorsun. Hislerimi, mecbur olduğum şeyleri... Belkide asla anlayamayacaksın.