Ormanın girişine girerken araba gördük ve Asille göz göze geldik ardından hızla arabadan inmeye çalışırken aklıma sakat olduğum geldi ve kapıya bir yumruk attım "sür şu siktiğimin ormanına artık"dedim sinirle içimde bitmeyen bir öfke vardı ona bişe olma düşüncesi kalbimin sancıyla savasmasina neden oluyordu. Asil arabayı durdurdu ardından arabadan inmeme yardımcı oldu ve tekerlekli sandalyemi taşlı yolda ilerletmeye başladı ilerde yerde oturan ve hıçkıran birini görünce Asille yeniden göz göze geldik
(YAZARNİZ cisem:buraya kadar normalde 300 kelime ile uzun uzun anlattım fakat sonrasında kopyalarken silindi ve sinirden ağlaya ağlaya yazıyorum bölümü yazdıklarım kayboldu o yüzden bu bölüm kısa olursa kusura bakmayın çünkü yazdığımı da unuttum)
Asile parmağımı dudağıma götürerek sus işareti yaptım ve tekerlekli sandalyemi haraket ettirdim ses çıksa da Asli dalmış olmalı ki duymadı asil de arkasını dönüp gittigini gordugumde sanırım artık bir yüzleşmenin gerçekleşecgini anlamıştım.
Yavaşça sandalyemle yaklaşmaya devam ettim fakat hala bana bakmıyordu aslı bu kadar dalacak hale getirdiğim için kendimden utandım ve kalbimin sizisina engel olamadım en sonunda konuşmaya karar verdim fakat ne dicektim sanırım en mantıklısı hep içime attığım merak ettiğim o soruyu sormakti "neden"dedim ve irkilerek arkasına yani bana şokla bakan Aslıya gülümsedim şaşkın halı fazlasıyla tatlı duruyordu ama buna kanmamam lazımdı yerinde dogrulurken burda ne isim olduğunu sordu fakat sorumu yineledim "neden"dedim Aslının yanına daha da yaklaşırken şuan yanında oturmak isterdim ama aşağı tek başıma inemezdim ve Aslı taşımak istese beni tasiyamazdi o yüzden tek çarem olan kendimde buldum ve ellerimi yere koyarak kendimi yere oturturacakken aslı bi anda ayagw kalkıp yere oturmama yardım etti ve söylene söylene aramıza bir adımlık mesafe bırakarak yanıma oturdu"bana söylesene yardım edeyim sanki normal bir haldesin en azından sağlığın için nefretini kenara bırakmalısın"dedi. İfadesiz bir şekilde sorumu yeniledim "neden"dedim aslında neden buraya geldiğini,neden terk ettiğini,neden gelince umut beklediğini,neden oyun yaptığını herşeyi sormuştum ama bu kadar cümleyi bu kadar yılı tek bir kelimeye sığdırmıştım hayatta böyle değil miydi tüm mutluluklarimizi uzuntulerimizi geçici olan dünyaya saklıyorduk yada haketmeyen insanlarda sevgimizi ve sadakatimizi saklıyorduk. "Oğuz inanmaya bilirsin ama inan inanıp inamaman umurumda değil neden biliyor musun"dedi ve yere bakan yüzünü bana çevirdi ağladığı açıkça ortadaydı fazla ağladığı gözlerinin altında mor torbalar oluşmasından da açıkça belliydi "sen bana hiç bir zaman inanmadın Oğuz,sen korkaklık yaptın hani bana diyorsun ya sen bencilsin sen korkaksin diye ama asıl korkak sensin Oğuz"dedi ve tam soze girecekken konuşmaya devam etti "ben korkak değilim Oğuz sana sevgimi açıkça belli ettim ve tam burada sana sevdiğimi söyledim peki sen ne yaptın ha ne yaptın sadece gülümsemekle yetindin o zamanlar bunun karşılıklı olduğunu bende seni seviyorum demek olduğunu düşündüm ama ilerledikçe bana acıdığını bile düşündüm ben Oğuz ,bak Oğuz ben seni uzun zamandır seviyorum yıllar geçti yıllar sonra acil mesajı aliyorum evet yanlisikla atmışsın ama umurumda değil o an ne düşündüm biliyor musun"dedi ve gözlerime bakmaya devam etti "salakligim iste "dedi ve alayla güldü "bana plan kurdun beni özledin ve beni çağırıyorsun her şey düzelecek diye düşünüyorum içten içe ama geliyorum bir bakıyorum bana korkaklikla yaklaşan daha doğru dürüst seviyorum diyemeyen duygularından emin olmadan umut veren adam birisine aşık olmuş"dedi ve burnunu çekti gözleri doluyordu onun benim yüzümden canının yanması benimde canımı yakardı"bana bencilsin diyorsun ya bak sakin yanlış anlama ama dışarıdan bakıldığında kim bencil duruyor bir bak sana her koşulda sevgimi belli ettim ve sende sanki bunu kullanmissin gibi duruyor,ama senin için bencil benim niye çünkü sevgime sevginle karşılık vermedin bende kendime yediremedim ve gittim sen bunu mu sanıyorsun"dedi dediklerinin şokunu yaşıyordum sanırım dusunme yetimi unutmuştum çünkü yıllardır birbirimize geç kalmışız gibi hissediyordum sanki beni seviyordu o düşünmeme zaman verdi ve yeniden konuştu "ben seni seviyorum oguz buna inanmani da beklemiyorum çünkü inanmani bekleyeli çok oldu ve evet sana yalan söyledim benim bir sevgilim yok benim kalbim senden başkasına atmak değil göz ucuyla bakmadı bile"dedi ve alayla güldü "ama senin kalbin gerçekten de başkası için atabiliyormus"dedi ve buruk bir tebessüm sundu "Oğuz benim kalbim sende saklı hala saklı kötüsün"dedi ve ellerinin titremeye başladığını gördüm. Aslı hakliydi ben korkaktim daha önce onu bir kere bile opmemisken nazlı ile yaşadıklarım ona haksızlık olurdu şuanda elimden gelen tek şey sarılmakti aramızdaki mesafeyi kapatıp kollarımı beline sardım ve başını göğsüme koydum bu haraketle irkilen Aslı benden kaçacağını düşünürken bana doğru dönüp başını boynuma kollarını omzuma sardı ve saatlerce omuzumda ağladı ve o an anladım aslıya sarılmak dünyadaki en güzel seylerden biri imiş kokusunu solumak sırtını okşamak çok güzel bir şeymiş ben nasi böyle bir aptallık yapmışım diye düşünmekten kendimi alamadım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIĞIN ESİRİ
Chick-Lit"hepsi yalan mıydı"diyerek gözümden gelen yaşı silme gereği duymadan ellerimle göğsüne vurdum"yalan mıydı sevgin,haraketlerin, merhametin"dedim sesimi yükselttim "yalan mıydı" diyerek bağırdım "beni hiç uğruna kullandın mı gerçekten" diyerek bağırdı...