Kırıp dökülen bir camı yeniden bir araya getiremezsin

32 3 2
                                    

Düşüncelerimden arınmaya çalışsam da bir türlü kurtulamıyordum aklımı meşgul eden düşüncelerden...
Babam Salih değilse kimdi,babam babam olmadığını biliyor muydu,yada bana oyun mu yapıyorlardı aklıma o an babamı aramak geldi hemen telefonumu aradım odamda bulamayınca içeri koştum hızla sanki bir saniye geç kalırsam babam telefonu açmaz diye düşünüyordum hızla aldım ve babam💗 yazısını buldum ve aradım çaldı, çaldı, çaldı ve sadece çalmakla kaldı telefon açılmadı yeniden aradım yeniden,yeniden,yeniden hiç birinde açılmayınca kenara bıraktım o sırada kapım tıklatıldı hızla kapıya gittim delikten baktığımda Asili görünce derin bir nefes alıp kendime bir süre zaman tanıdım ve kapıyı açtım gülümseyerek "hoşgeldin"dedim ve kenara çekildim geçmesi icin "hoşbuldum"dedi ve içeri geçti geçerken kahvaltı yapıp yapmadığını sordum yapmadığını söyleyince bende yapmadığımı ve hazırlamaya başlayacağımı bildirdim ama ondan önce üzerime gidip düzgün birşeyler giymem gerekti üstümde hala pijama vardı evet Asil benim her halimi görmüştü üzgün, mutlu,çirkin,güzel ama gene de böyle kalmamam gerektiğini düşünüp üzerime vücuduma yapışık beyaz  kazak giyip üstüne de gri ceket geçirdim altıma da gri esofmanla odamdan çıktım tezgahın önüne geldiğimde saçlarımı dağınık topuz yaptım ve dolaptan gerekli malzemeleri çıkardım menemen yapmaya karar verdim ve malzemeleri doğramaya başladım.

Menemen pişerken yanına salatalık domates doğruyordum
Asil'in mutfağa girdiğini anladım adım seslerinden, sanırım beni izliyordu ama umursamadan işime devam ettim "dün neden ağlıyordun"

ASİLDEN:
"Dün neden ağlıyordun"dedim önümdeki ağlamaktan şişmiş olan gözlere sanki sebebini bilmiyormuş gibi,ona böyle davranmak canımı yakıyordu ama görevim buydu görev ve özel hayatı karıştırmamam lazımdı eğer başka bir evrende ben ben olmasaydım kibar ve temiz biri  olsaydım ve Alara da olsaydı eminim bizden bir masal olurdu ancak biz gerçek hayattaydık ve Asil ve Alaradan anca ders çıkarılması gereken bireyleriz.

"Ellerine sağlık hepsi enfes olmuş"dedim gülümseyerek, Alara sorduğum soruyu ertelemişti bende anlıyormuş gibi yapıp üstüne gitmemeyi seçtim onun da yaşadıkları zordu ama zaten bir süre sonra sona erecekti."afiyet olsun rica ederim"diyerek gülümsemeye çalıştı Alara ama sadece çalışmakla yetindi çünkü mimikleri izin vermiyordu. Her ne kadar bana belli etmemeye çalışsada ben gerçekten temiz biri olarak yanında durmak istiyordum ama elimde değildi Alara kapalı bir kutudan ibaretti kısa bir süre önce yaşadığımız yanlış anlaşılmadan dolayı bana zaten kırılmıştı üzerine DNA testinin sonuçlarının gelmesi ile daha da berbat hâl aldı işler.

Alarayı daha fazla yormak istemediğim için kahveyi ben yapıyordum tabiki zorla ikna etmiştim cadıyı oda inatlaştı ve şuan tezgahta oturmuş beni izliyordu az da olsa neşelendiriyordum onu en azından şuan kafasına takması gereken bir problemi yoktu yani en azından şimdilik sonuçta ne zaman öleceğimizin garantisi yoktu ben ölmeden hemen önce ruhum acırken ölmek istemezdim aynen bunu Alaraya söyledim ve kafasını toplamasını ne olursa olsun yarınımızın garantisi olmadığını seni üzenler için uğraşmaması gerektiğini söyledim ve oda bunların ardından lavaboya gidip elini yüzünü yıkadı ve şu anda düşüncelerinden az da olsa arındığını düşünüyordum.

ALARADAN
Düşüncelerimden az da olsa Asil sayesinde kurtulmuştum dedikleri doğruydu fakat benim yerimde olsa kim üzülmezdi hem oda üzmüştü beni bana güvenmemişti evet onun yerinde kim olsa bana tepki verirdi ama bana güvenmiyorsa güvenmiş gibi rol yapmamalıydı bu beni üzerdi çokça...

ASİLDEN
"kahveleri de çok güzel yapmışım ha"diyerek Alaraya bulaşıyordum oda tam bana bişey diyecekken Alara'nın telefon müzik melodisi odayı doldurdu telefonu sehpadan aldı alırken kahveye dirseği çarptı ve kahvesi Alaranın üstüne döküldü hızla ayağa kalktım sanırım ceketine dökülmüştü kalın ceketten içeri geçeceğini düşünmüyordum ama gene de endişelenmiştim canının acımış olması canımı yakardı sebepsizce "Alara ceketi çıkar daha fazla yanma"diyerek fikrimi sundum oda başıyla onaylayıp hızla ceketi çıkardı üstünde bütün vücut hatlarını gösteren beyaz kazak ile çok güzel duran Alaradan gözlerimi zorlukla alıp kendime kızdım kız ne dertdeydi ben ne dertdeydim beyaz tişörte kahve lekesi gelmemiş olduğu için derin bir nefes alıp oh çektim "o kadar da çok birşey yoktu Asil abarttın"dedi bana bakarak "canının yanmış olması canımı yakıyor"dedim dürüstçe o ise alaylı bir gülüş sunarak "bağırırken de güvenmediğini belli ederken inan bana hiç canım yanmadı yani kısacası şöyle Asil kırdığın bir camı yeniden bir araya getiremezsin"dedi ve arkasını dönüp odasına doğru ilerledi bana ağzımın payını vermişti evet haklıydı ben ruhsal acıya odaklanmazdım çünkü önemli bir şey değildi fiziksel acı kat ve kat daha önemliydi benim için mesleğim gereği insanların ruhunu değil fiziksel özelliklerini okurdum. düşüncelerimden beni bölen şey benim telefonumun zil sesi oldu arayana baktığımda Aslı olduğunu gördüm ve hızla açtım.
...

"Abi sonra evet dedi ya sana yemin ederim bir rahatlama geldi "dedi heyecanla şuan ne mi yapıyorduk ben ve Aslı oturmuş Sinan'ın evlenme teklifini dinliyorduk ben tabiki gururlanmıştım Beşiktaşlı olarak bu teklif aklıma geldiği için ve Elif'in bu teklifi sevdiği için kendimi baya övmüştüm hatta bir süre sonra Aslı Beşiktaşlıyım ama deplasmana gitmicem bir daha dedi çünkü o kadar övdüm ve Sinana sövdüm ki keşke orda değil başka şekilde başka yerde yapmasını istemiştim ama beni artık dinlemiyorlardı hatta Aslı ve Sinan o kadar iyi anlaştı ki şuan plan yaptılar Elifle Aslıyı tanıştırmayı düşünüyor Sinan "eee sende yokmu birileri Aslı"dedi Sinan ve o an Aslı ile göz göze geldim anlatmakta tereddütlüydü gözlerimi güven verircesine kırptım ona güvenmesini söyledim gözlerimle oda onayımı alıp anlatmaya başladı "benim sevdiğim var Sinan hatta onun da sevdiği var Sinan bizimki biraz karışık ve derin bir hikaye"dedi ve derin bir nefes aldi ve kısaca özet geçmeye başladı "Oğuz,Oğuz biz onla liseden beri tanışıyoruz ikimizde birbirimizi fazlasıyla seviyorduk yani en azından ben çok seviyordum onun duygularından emin değildim o zamanlar"duraksadı ve devam etti"bir süre sonra ona sevdiğimi söyledim oda söyledi o gün dünyalar benim oldu Sinan ama sonra bana ilgi vermemeye başladı biz sevgili değildik fakat ben sevgisini hissedemiyordum bu yüzden bir süre hatta çok uzun bir süre buralardan çok uzaklaştım numaramı değiştirdim heryerden engelledim ama en sonunda yeniden numarasını kaydettim ki şanslıydım degiştirmemişti numarasını o benim numaramı nerden buldu bir fikrim yok ama Oğuz'un motordan düştüğünde bulunmasını ben sağladım buraya bir umutla geldim. Belki yaptıklarından pişmandır diye ama hiç pişman değilmiş"diyerek ağzından bir hıçkırık kaçtı titreyen sesle devam ettim"ben hariç herkese sevgisini gösteriyormuş Sinan Nazı çok seviyor ve gerçekten hissettiriyor ben Naza düşman değilim fakat ona çok imreniyorum biliyor musun bana hic sarılmadı öpmedi bir kere hariç seni seviyorum demedi gittiğimde geri gel bile demedi sadece beni sevdiğine pişmanlık duyduğuna dair mesajlar gönderdi"dedi ve hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı teselli edecek bir şeyimiz yoktu Sinan da benim ilk duyduğum kadar şaşkındı bir süre hiç birimiz konuşmadık ve en sonunda bende ağlamaya başladım Aslı'nın sadece hıçkırıkları odayı dolduruyordu yerdeydik hepimiz bacaklarımı kendime çekip başımı bacaklarımın üstüne koydum ve sessizce ağlamaya başladım bu zamana kadar ağlamak istediğim ama ağlayamadığım her şey için saatlerce ağladım ağladık Sinan da kötü bir ruh haline bürünmüştü en sonunda izin isteyip kalktı ve Aslı ile baş başa kaldık birbirimize bakıp tekrar ağlamaya başladık sonra ben gülmeye başlayınca sonum gelmedi ve dakikalarca kahkaha attım
İnsan sadece sevdindiğinde kahkaha atmazdi nasıl mutluluktan ağlıyorsak üzüntüdende hayata karşı hiçbir zaman çıkaramadığımız sinir için de kahkaha atabilirdik.

NAZLIDAN
Hala Oğuzlardaydım dün Aslı gelmişti nasıl geldiğini sonradan anlamıştım ama sanırım canı sıkkındı çünkü bizi öyle gördükten sonra suratı baya asılmıştı zaten Aslı'nın Oğuzu sevdiğini anlamayan ya kördür ya da kördür fazlasıyla belli ediyordu ve bu beni rahatsız ediyordu eski sevgilisi olabileceği geldi aklıma ama olsaydı Oğuz söylerdi demekki takıntılı biri diyerek aklımı kurcalamasına izin vermedim.

"Domates çorbası yaptım üstüne kaşar rendeleyeyim mi Oğuz"diyerek mutfaktan oturma odasına seslendim cevap gelmeyince oturma odasına ilerledim uyuduğunu görünce istemsiz bir gülümseme oldu yüzümde mutfağa gidip kasedeki çorbayı geri tencereye döktüm ve bende Oğuza daha geniş olsun diye açtığım koltuğa uzandım ve Oğuza sırnaştım oda hemen elini belime koydu ve iyice beni kendisine çekti sonra bende iyice sarılıp gözlerimi huzurla kapattım.

(Sana huzuru göstercem ceyo) ben:yazarinizcisoooo:))

Gözlerimi açtığımda bana bakan bir Oğuzu beklemiyordum gülümseyip gözlerine baktım oda yakalanmanın verdiği utançla gözlerini kaçırdı yeniden bana bakınca gülümsedim oda bakışlarını dudaklarıma indirince bende sanki kurulmuş gibi dudaklarına indirdim bakışlarımı bir anda oğuzu üstümde bulunca şaşkın şaşkın ona baktım o bana hınzırca bakarken yaklaşmaya başladı ve o anda bizim bu büyülü anımızı bozan şey telefonumun zil sesi oldu kendime gelip Oğuzu üstümden attım.
(NE DEDİM SİZE AN BOYLE BOZULUR SEN ASİL LE ALARANİN ANİNİ BOZARSAN BENDE EN GUZEL ANİLARİN KATİLİ OLURUM YAZARNİZ ÇİSODAN)

(Arkadaşlar çiso yazdı bu bölümü ama ben yayınlıyorum ve çisocum bu not sana Oğuz senin üzümlü kekin benim değil ve sen kendi üzümlü kekini üzdün sjsjsjsj
Yazarınız CEYOOO)

KARANLIĞIN ESİRİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin