REYYAN

717 49 179
                                    

Merhabaa. Bundan sonra yazacağım ya da eskiden yazmış olduğum amatör hikayeleri derleyip bu kitapta toparlamaya karar verdim.💜

Tek bölümlük, konuları birbirinden bağımsız, farklı hikayelerin bulunduğu bir öykü kitabı olacak.

Fazla ilgi göreceğini sanmıyorum ama evde, defterde öyle boş boş duracaklarına buraya yükleyeyim, belki bir iki kişinin de olsa ilgisini çeker diye düşündüm. Hangi aralıklarla bölüm gelir hiç bilmiyorum, içimden geldiği zaman sanırım...

Neyse çok uzattım; eğer sizin de kır hayatı, anadolu, kadın-erkek ilişkileri, fantastik gibi konulara ilginiz varsa hikayelerime göz atmayı unutmayın lütfen.🌷

Okuduktan sonra, bir iki kelimeyle de olsa, saygı çerçevesi içinde, olumlu ve olumsuz eleştirilerinizi belirtip bana destek olursanız sevinirim.❤️

Şimdi sizleri "Reyyan" adlı hikayemle baş başa bırakıyorum. İyi okumalar...✨

REYYAN

"Laleli Belkıs,
içeriye gir kız.
Üç kere atla,
dışarıya çık kız."

Üstü kerpiçten yapılma bir çatıyla kapatılmış, toprak evin, önündeki daracık sokakta üç küçük kız çocuğu ip atlamaca oynuyorlar. Kızların boyca en uzun olanı ipin bir ucuna yapışmış, mavi entarili olan diğeriyse öbür uca geçmiş; mütemadiyen ipi çevirip tekerlemeler söylüyorlar. Görüntüsünden yaşça diğer ikisinden daha ufak olduğu anlaşılan ötekiyse, kızların ipi her çevirişinde bir o yana, bir bu yana sekip duruyor.

Bu keyifli oyun, evin ön camından başını çıkartan, teni güneşten yanmış, orta yaşlı kadının bağırtısıyla birlikte yarıda kesildi:
"Kız Reyyan! Eve gel haydi, akşam ezanı okunacak, çabuk."

Adı Reyyan olan uzun boylu kız, anasının bağırtısını duyunca ipi yavaşça elinden bıraktı, ortadaki küçük kızcağız ise ipe takılıp kaldı.

Reyyan son bir kez hevesle arkadaşlarından yana baktı, oyunu bırakmak istemediği belliydi. Sonra penceredeki anasının, "Gel haydi." manasında eve doğru sallayıp durduğu elini gördü tekrar. O sırada okunmaya başlayan akşam ezanıyla beraber, çaresiz, arkadaşlarına veda edip eve yollandı.

Reyyan eve girince oyun da sona ermiş oldu. Ne de olsa ip atlamaca oyunu için en az üç kişi olmak lazımdır. İki kız, ipi bir köşeye bırakıp evlerine gittiler.

Reyyan evin sahanlığından girer girmez anası, elinde ibrik ve leğenle dibinde bitiverdi. Kızın bütün gün dışarıda oynamaktan, üstü başı toza toprağa bulanmıştı. Anası, eline ayağına iyice su döktükten sonra onu içeri aldı.

Sofanın ortasında, yer sofrası hazırlanmış bekliyordu. Reyyan ve anası sofranın bir köşesine geçip oturdular. Reyyan az sonra sordu: "Babam daha gelmedi mi, nerede?"

"Geldi, geldi. Namaza durdu şimdi. Gelir az sonra."

Reyyan'ın babası Kazım Efendi'nin de gelmesiyle beraber, yemeğe başladılar. Yemek sakin geçti, her biri kendi alemine dalmış, sessizce önündeki tarhana çorbasını kaşıklıyordu.

Anasıyla babasının arasına oturmuş, yemeğini yiyen Reyyan siyah gür saçları bilek kalınlığında örülmüş, yanık tenli, uzun boylu, yapılı bir kızdı. Neredeyse dokuz yaşına gelmiş olmasına karşın, okula gitmiyordu.

HİKAYELERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin