07: transfer öğrenci

44 5 0
                                    


"Changbin, uyan, Bay Jung geldi."

Hyunjin'in sesi, beynim uyuşturmayı başardığı diğer bütün seslerin aksine kulağımda yankı yaptığında kaşlarımı çatarak araladım gözlerimi. Okula geleli yalnızca yarım saat olmuştu belki de ama gelir gelmez sıramın, yani zihnimin iyice yatağım kadar rahat görmeye başladığı tahtanın üzerinde kollarımdan yaptığım yastığa atmıştım kendimi. Şimdi de yanımda oturan, en güzel anların katili Hyunjin'in dürtüklemesiyle mecburen arkamı yaslanmış, karşımda çantasını masasına koyan hocayı görebilmek için gözlerimi ovuyordum. Biraz zor oluyordu evet.

"Bazılarınız henüz uyanamamış gibi."

Bay Jung iğneleyici ses tonuyla bana göz ucuyla değip geçerken saçlarımı düzeltip göz devirdim alışık olduğum bu seremoniye.

"Derse başlamadan önce sizi yeni sınıf arkadaşınızla tanıştırayım."

Yaslandığım yerden Hyunjin'e yan bir bakış attığımda bundan nasıl haberi olmadığını sorguluyor olduğumu anladığına emindim. O da bana omuz silkerek karşılık verdiğinde ikimizin bakışları da yeniden kapıya döndü. İçeriye giren orta boylu, dümdüz kahverengi kâkülleri olan çocuk dudaklarını birbirine bastırarak hafifçe eğildiğinde Hyunjin'in bakışları hızla bana döndü.

"Bu ne oğlum!"

Fısıltılı sesi sırıtan dudakları arasından duyulduğunda kendimce gülerek gözlerimi ayırdım ondan yeniden azar yememek adına.

"Merhaba, ben Kim Seungmin. Busan'dan geliyorum, iyi anlaşalım."

Bay Jung yanındaki çocuğun cümlesini gülümseyerek onayladığında sınıfa geri dönüp gözleriyle süzdü sıraları. Birkaç kişi yeni oğlana selam verip el sallarken Bay Jung araya girdi. "Evet, Seungmin için boş sıralara bir bakalım."

Adamın cümlesi daha bitmeden sağ kolumda hissettiğim ani yumrukla atılarak Hyunjin'e dönmek zorunda kaldım. Yüzümdeki ifadede onu öldürme veya süründürme isteğimle dolu her şey vardı ve hepsini anladığına emindim. "Kaybol oğlum buradan. Git, başka bir yer bul kendine."

İtildiğim yerden doğrulup duruşumu düzelttikten sonra histerik bir şekilde sırıtarak hâlâ kalkmamı bekleyen Hyunjin'e döndüm. "Bay Jung o çocuğu senin yanına oturtur mu sanıyorsun lan?"

"Changbin siktir git şuradan, hadi!"

Hyunjin'in beni kolumdan ittirmesi ve benim onu engellemeye çalışmam esnasında Bay Jung'un sesi yeniden duyulmuş ve oraya dikkat kesilmemize neden olmuştu.

"Ah, Seungmin, ingilizce dersi aldığını söylemiştin değil mi?"

"Evet efendim."

"Harika. Felix Avustralya'dan geldi, Koreceyi yeni yeni öğreniyor. Umarım iyi anlaşırsınız." Üçüncü sırada konuşulanları anlamaya çalışan Felix'in yalnız oturduğu sıraya döndüğümüzde başını yasladığı elinden kaldırıp işaret parmağını kendine döndürerek gözlerini irice açtığını görmüştük. Garip bir şekilde tatlı görünüyordu şu an çünkü çoğu şeyi anlamadığına emindim.

Yeni çocuk Bay Jung'un önünde eğilip gösterdiği yere, Felix'in yanına gittiğinde birbirlerine basitçe gülümseyerek selamlaştılar yalnızca. Ve sonra Bay Jung'un dersi kaynatmaya çalışanlara karşı ördüğü sert duvarla karşılaştık kalemiyle masasına birkaç kez vurduğunda.

"Sikeyim seni Changbin." Yerinde sinirli bir nefes verip arkasını yaslanan Hyunjin beni ister istemez güldürse de daha fazla hırpalanmamak için dudaklarımı birbirine bastırmak zorunda kaldım bu durum karşısında. Ve Bay Jung'un çekilmez dersini dinliyor gibi yaparak gözlerim açık uyumaya aldım kendimi, maalesef.

iridescent│changlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin