"O kadar takılmasana oğlum, zaten olan bir şeyi devam ettireceksin işte. Hem Felix'ten ilk günkü kadar nefret etmityorsun?"Hyunjin'in tüm olanlardan -uyuduğu için- sonradan haberdar olması ve onun uyanmasını beklemeden eve gitmiş olmam, evime gelmesi için yeterli bir nedendi. Annem onu akşam yemeğine kalması için ikna etmişti ve biraz daha sonra birlikte çıkmıştık evden. Hyunjin'e evine kadar eşlik edip hava alma fikrini de yine Hyunjin sunmuştu anneme tabii.
"Artık ediyorum! Görmen lâzımdı Hyunjin, resmen yakalanacağını bile bile aldı elimden sigaramı."
Hyunjin ellerini cebine sokmuş, yüzüme bakmadan yürürken sinirimle başa çıkamayacağını biliyor gibiydi.
"Cidden bu kadar büyütme, her zamanki Bay Jung işte."
"O an orada olsaydın suratındaki ifadenin ortasına nasıl bir yumruk geçirmek istediğimi anlardın."
Sessizce gülerek omzuyla omzumu dürttü, ortamı yumuşatmaya çalışıyordu ama durumu hatırladıkça öyle sinirleniyordum ki, buna gülmesi bile sinirime dokunmuştu şu an.
"Gülmesene lan, zaten camış gibi uyuyordun, her şey bana kaldı yine. Harbiden, sana kim anlattı?"
"Hiç sormayacaksın sandım!" Bir anda yükselen omuzları ve genişleyen gülüşüyle önüme geçip iki kolumdan tutup sarstı beni, tam bir aptal gibi görünüyordu. "Sen beni sınıfta sik gibi bırakınca uyandırmaya Seungmin geldi."
"Seungmin? Seni uyandırmaya?"
Kollarımı bırakıp kaşlarını çatsa da heyecanı güzünden belli oluyordu hâlâ. Yürümeye devam ederken sanki yeniden o anı yaşıyormuş gibi çıkan sesiyle devam etti.
"Yani hayal ettiğim gibi bir uyandırma değildi tabii. Sırasının altında unuttuğu kitabı almak için gelmiş, bana da sağ olsun en yakın arkadaşım haber vermeden gittiği için boş sınıfta uyumaya devam ediyordum doğal olarak." İğneleyici ses tonuna sırıtarak cevap vermekle yetindim. O sinirle Hyunjin'i dürtmek yerine yumruklayarak uyandırabilirdim çünkü. "Gözlerimi açtığımda karşımda Seungmin'in güzel yüzünü gördüm, rüya gibiydi!"
"Belki de hâlâ öyledir." Omzuma sertçe vursa da gülmeye devam ettim hiç gocunmadan.
"Ermiş miyim oğlum ben? Rüya olsa Bay Jung'un cezanı uzattığını nereden bileceğim?"
"Felix mi anlatmış?"
Başını sallayıp yürümeye devam ederken etrafa bakınıp kafama doluşan soru işaretlerini sorup sormama arasında kaldım. Hyunjin'di bu sonuçta, zaten sinirlerim bozukken benimle uğraşmasına hiç katlanamazdım. Anlık bir kararla adımlarımı durdurup Hyunjin'in kolunu dürttüm bu yüzden.
"Sen devam etsene, ben bir yere uğrayacağım."
"Bu saatte?"
"Sana ne oğlum? İşim var işte."
"Benim bilmediğim ne işin olabilir senin?"
"Hyunjin." Derin bir nefes alıp birkaç saniyeliğine gözlerimi kapattıktan sonra sakince baktım ona. "Kaşınma."
"İyi be, ne yaparsan yap. Yine de iyi bir arkadaş olduğum için annen beni ararsa bizde biraz oyalandığını söyleyeceğim."
Teşekkür anlamında sırıtarak omzunu patpatladım ve arkamı döndüm farklı bir yola girmek üzere. Adımlarım biraz hırsla karışık hızlıydı, bu yüzden çok sürmedi aklımda kalan adrese gitmek. Girdiğim çocuk parkında kimse yoktu. Bankların birine oturup cebimdeki telefonu çıkardığımda Felix'e olduğum yeri ve bir süreliğine gelip gelemeyeceğini soran bir mesaj attım. Teyzesinin evi hemen görüş alanımda kalıyordu, eğer gelebilirse çok uzaklaşmayacaktı yani.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
iridescent│changlix
Fanfic"Ben senin gökyüzünden aşağı atladım. Yahut gökyüzü atladı ve ben o yukarılarda yalnız kaldım, bu yabancı güzel yerde. O denli geçmişe götürmüşüm ki seni, sanki hiç tanımıyordum." │21 Mayıs 2021