Eli saçımdaydı. Bir tutam alıp, parmağına doladı. Diğer elinin başparmağıyla da yanağımı okşuyordu. Gözlerimi yavaşça araladım. Yüzümde farkında olmadan tebessüm belirmişti. Göğsünde yatıyordum. O seksi karın kaslarında parmaklarımı dolaştırıyordum. Başımı kaldırdım. Bana bakıyordu.
"Bir sorun mu var sevgilim?" dedi.
Bana sevgilim dedi. Neredeydik, neler oluyordu?
"Evet, var lanet olası. İlk olarak; seni hep sevdim, hiçbir zaman bunu göremedin. İkincisi; Başka kızlarla birlikte oldun. Üstelik bunu her seferinde gözüme soktun. Üçüncüsü; Beni kendine aşık edip, çekip gittin. Nefret ettiğim insanlarla gezdin. Seni unutmaya çalışırken peşimden geldin. Dördüncüsü; şuan bir yataktayız ve galiba çıplağım."
Yastığı çekip aldım. Üzerimi kapattım.
"Önüne baksana!" dedim yastıkla kafasına vurarak.
Kahkaha attı.
"Çok tatlısın." dedi delici bakışlarıyla.
Yine beni büyülemeyi başarıyordu. Acaba aşk kinezi diye bir yetenek mi vardı da benim haberim yoktu?
Kollarımı tuttu. Beni kendine doğru yaklaştırdı. Dudaklarıma küçük bir öpücük bıraktı. Geri çekildi. Yastık yere düştü.
"Seni seviyorum bebek." dedi kulağıma fısıldayarak.
Duraksadım. Kalbim tam anlamıyla tatmin olmuştu. Yüzümü yüzüne yasladım. Burunlarımız sürtüyordu. Bende seni seviyorum demeye hazırlıyordum kendimi. Dudaklarım aralandı. Sözcükler ağzımdan çıktı.
"Siktir, pislik."
Kalbim tatmin olsa da dilim olmamıştı anlaşılan. Elimle ağzımı kapattım. Bana şaşkınlıkla bakıyordu. Utanmıştım. Bir anda her şey yok olmaya başladı. Sam yok oldu. Her yer siyaha büründü. Gözlerim açıldı. Ağlamaktan ıslanmış çarşafımla göz göze geldik. Rüyamda bile işleri berbat ediyordum. Kafamı kaldırdım. Hemen üstüme baktım. Neyse ki çıplak değildim. Yastığı yerde buldum. O heyecanla yastığı gerçekten yere fırlatmış olmalıydım. Gözlerimi ovuşturdum. Yatakta doğruldum. Saçımla oynayışını, göğsünü, tutkulu öpüşünü hatırlayınca gülümsedim. Son kısmını hatırladım ve;
"Ah siktir." diyerek kafamı ıslanmış yastığıma gömdüm.
"Toparlan Amy. Kendine gel hadi!" diyerek yüzümü tokatlarken buldum kendimi. Aynanın önünde durmuş, üstümü başımı düzeltmeye çalışıyordum. Ağlamaktan şişmiş gözlerim, akan makyajım, morarmış gözaltlarımla yaratıktan bir farkım kalmamıştı. Lavaboya eğildim. Akan suya boş boş bakıyor, elimle bir sağa bir sola yön veriyordum. Bir yandan telefonum sürekli çalıyordu. Telefonu sessize alıp, duşa girdim. Rüyanın etkisinden çıkamamışken kapı çaldı. Ilık bir duş aldıktan sonra havluları üzerime sarıp;
"Geliyorum." diye seslendim. Kapının arkasına geçtim. Anahtarı çevirdim. Kapıyı açarak başımı dışarıya doğru uzattım. Cass gelmişti. Hızla içeriye girdi. Kapıyı kapattım. Elinde tuttuğu telefonu hesap sorarcasına sallıyordu.
"Tam 18." dedi sinirli ses tonuyla.
"18 ne?"
"18 defa aradım Amy."
"Uyuyordum ondan duymadım." dedim.
"Güzellik uykusuna mı yattın? Meraktan ölüyorduk." dedi telefonu yatağa atarak.
"Ölüyorduk mu? Senden başka kim?" dedim merakla.
"Sam."
Başımdaki havluyu çıkartıp bir kenara attım. Sessizce küfürler mırıldanıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cosmic Akademi (ASKIDA)
FantasyBir Cosmic Akademi.. Düşmanlara karşı yeteneklerini geliştiren Kinezler.. Bir yandan insanlar üzerinde deney yapan düşman Yukoneziler.. Diğer yandan tutku dolu bir aşk serüveni.. Negatif enerjileri toplayıp, saldırıya dönüştüren Lunarkinezi yete...