Bölüm 27

1.6K 203 63
                                    

Merhabalar ve iyi akşamlar

Keyifli okumalar dilerim ~

Akşam üzeri, batmak üzere olan güneşin mavi gökyüzünü kızılın en can alıcı renklerinden birine boyadığı o saatlerden birinde, Jungkook'un evinin salonu büyük bir kasvet tarafından ele geçirilmişti. Jungkook elindeki telefona öylece bakıyorken ayakta dikilen Yoongi ve Taehyung ise onun bu tepkisizliğine karşın ne yapacaklarını bilmez bir şekilde bekliyorlardı. "Jungkook.." dedi Taehyung, daha fazla onu bu şekilde görmeye dayanamayarak. "bir şey söyle lütfen."

Kurumuş dudakları arasından bir fısıltı gibi çıkan, "Ne duymak istiyorsun?" sözlerine karşın gözlerini bir an bile olsun elindeki telefondan ayırmıyordu. Ne söyleyebilirdi ki? Söyleyeceği herhangi bir şey içinde olduğu bu durumu değiştirir miydi? Bütün hayatının koca bir yalandan ibaret olduğu gerçeğini değiştirmek için bir mucize gerekti. Var mıydı öyle bir mucize? Varsa bile uğramazdı ki Jungkook'a. Ne kadar da acınasıydı. Onun hayatını tamamen değiştirecek o şey bir mucize değil de bir lanetti.

Hâlbuki Taehyung ile eve gelirken mutlu bir gece geçireceği konusunda umutluydu. Eve geldiklerinde ve beraber yemek yaptıklarında her şey hiç olmadığı kadar iyi gidiyordu. Keyiflerine diyecek yoktu. Gülücükleri birbirine karışıyor, evin duvarlarında yankılanıyordu.  Yıllar boyunca acı dolu sızlanış ve içli ağlayış seslerini buyur eden duvarlar bile yargılamıştı bu sevinç dolu kahkaları ama Jungkook bir şeylerin bu kadar iyi gidişinin ardında bir tuhaflık olduğunu anlayamamıştı. Ne büyük bir yanılgı!! Hayatı ne kadar iyi gidiyorsa hemen ardından bir o kadar kötü bir durumun onu bekliyor oluşunu unutmuştu. Zavallı Jungkook, mutluluğu kovalarken, hayat ise mutsuzluğu kucaklamış bir şekilde onu kovalıyordu.

Evin kapısı büyük bir gürültü eşliğinde açıldı. Seokjin'in en az Jungkook kadar dağılmış bedeni göründü eşiğin ardından. Jungkook hariç bütün gözler üzerindeyken yavaş adımlarla içeri geçti. Adımlarındaki yavaşlığın aksine beden dili büyük bir telaş içerisindeydi.

Jungkook'un dizlerinin dibine çöktü. Onun ellerine uzandı ve sıkıca tutarak yalvarmaya başladı. "Hiçbir şey düşündüğün gibi değil." dediğinde kalbi korkuyla çarpıyordu. "Bazı şeyleri senden gizlemek zorundaydım. Bu tek başıma verdiğim bir karar değildi." Jungkook hiçbir şey söylemedi. Seokjin'i dinlemek veya onunla konuşmak istemiyordu. Ellerini onun tutuşundan yavaşça kurtardı. O kadar sakindi ki hareketleri, bunun normal olmadığı apaçık ortadaydı. Jungkook, duygularını dorukta yaşayan biriydi. Onun çoktan sinir krizleri geçirmesi ve ortalığı dağıtması gerekiyordu.

Fakat Jungkook, ondan beklenmeyecek kadar durgundu. En azından dışarıdan bakıldığında durgun görünüyordu. Yüreği öylesine hayal kırıklığı ve hüzün ile dolup taşımıştı ki öfkeye ya da fevri davranmasına neden olacak herhangi bir duyguya yer kalmamıştı. Hüzünün dibini yaşıyordu. İçindeki denizlerde fırtınalar kopuyor, çağlayanlar onun hüznüne ortak olurmuşcasına hoyratça akıyordu.

"Anlayamıyorum." diye konuştu Jungkook sessizce. Gözleri havadaki belli belirsiz bir boşluğa takılmıştı. Bakışlarındaki o dalgın ifade yürek burkuyordu. "Ben hiçbir şey anlamıyorum. Anlamak da istemiyorum. Seni görmek, sesini dahi duymak istemiyorum."

"Böyle olmaz." dedi Seokjin başını iki yana doğru sallarken. Hâlâ Jungkook'un dizlerinin dibindeydi. "Konuşalım. Kendimi anlatmama izin ver. Ne duymak istiyorsan sor bana."

"Neyi soracağım?" Sesi sitem dolu olmasına rağmen hâlâ durgundu. "Nasıl beni bunca yıldır kandırdığını mı? Ben senin her kelimene gözü kapalı inanırken senin bana yalanlar dizmeni mi sorayım? Yoksa sen sırf hayal kırıklığına uğrama diye attığım her adımı önceden defalarca kez düşünüp atarken senin beni koca bir hayal kırıklığı çukuruna nasıl hiç düşünmeden ittiğini mi? Hangi birini sorayım? Babamın ölümüne nasıl sebep olduğunu mu sorsam yoksa? Ne sorayım, söyle?!" dedi bir anda dakikalardır akmamaları için direndiği göz yaşlarını serbest bırakırken. "Konuş haydi, ne duruyorsun? Söyle işte. Seni kandırdım, sevgiye muhtaç oluşunu, kimsesizliğini kullandım de. Sana acıdım desene!!"

Cursed Love | TAEKOOK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin