İlk önce duvarlarına çiçekler çizmişti Minho, onun sevmediği o duvara çiçekler çizmiş ardından oluşan çatlaktan usul usul ulaşıyordu ona. Acele edip onu korkutmak istemezdi çünkü Jisung narindi, korkardı. Minho bunu istemezdi.
-Minsung
-Daddy Issues...
"Acele etme sadece ona zaman tanı" her gün duyduğu cümleyi tekrar işitti, o öyleyken nasıl durabilirdi. Canı ondan daha çok yanıyordu ama elinden bir şey gelmiyordu
"Seungmin benim gerçekten canım yanıyor, üç gündür odadan çıkmıyor. Yaraları acıyor ama o sadece dılarıyı izliyor yemek yemiyor, yediğini kusuyor o böyleyken ben nefes alamıyorum. Çektiğim her soluk beni parçalıyormuş gibi hissediyorum" dedi Minho, sonlara doğru sesi titremişti tutamamıştı kendini
"Yıllardır beraberiz senin bu halini ilk defa görüyorum, seni anlayamam ama Jisungu anlayabiliyorum. Sadece bazı şeyleri oturtması gerekiyor aklında o sana gelsin sen ona gitme" Seungmin çantasını toplayıp kalktı, Minho yoğun düşünceler içerisimdeydi
"Yalnız bırakma onu şuan sağlıklı düşünemiyor" dedi Seungmin sessizce kukağına, Minhonun en korktuğu şey Jisungun kendine bir şey yapmasıydı.
Üç gün önce onu o halde bulunca kafayı yemiş gibi hissetti, onu evine getirip doktorlar çağırdı. Yaralarına pansuman yaptılar ama Jisung hiç konuşmadı. Fek bir keşime bile ağzından düşmüyordu. Geceleri bağırarak ve ağlayarak uyanıyordu, Minhonun kucağında sakinleşip tekrar uykuya dalıyordu.
Minho ise bütün işini eve taşımıştı, evden çalışıyordu. Onu bir saniye yalnız bırakmayarak burada olduğunu belli ediyordu. Onun gücünü hissedip kendisine yaslanmasını istiyordu.
Arkadaşını uğurladıktan sonra akşam yemeği için hazırlanan yemekleri tepsiye koyup küçüğünün odasına gitti. Kapıyı tıklatıp içeri girdi, Jisung yatakta yoktu. Minho tepsiyi masanın üzerine koydu.
Oda da bulunan banyonun kapısına gitti, bir kaç kere tıklattı
"İçerde misin güzelim?" Dedi Minho usulca, içeriden ses gelmedi
"Jisung içerde misin?" Tekrar kapıyı tıklatıp sorusunu yeniletti ama sonuç aynıydı içeride ses yoktu
"İçeri geliyorum" dedi Minho ve kapının kulpunu çevirdi, kitliydi
"Jisung aç güzelim kapıyı!" Telaşla kapıyı tıklattı, aynı o gün onu kanlar içinde gördüğü gibi vücudu buz kesildi. Telaşla kapıya vurup zorlamaya devam etti
"Jisung aç kapıyı yalvarırım" kendine zarar verme olasılığı çoktu ve Minho şuan en kötüsünü düşünüyordu
"Yapmadım de nolur!" Kapıya omuz atarak kırmaya çalıştı. Kalbi kulaklarımdaydı, eli ayağı titriyordu bayılacak gibi hissediyordu. Bütün gücünü kapıya omuz atarak kullandı
"Yalvarırım yapmadım de!" İçeriden hala ses yoktu. Derin bir nefes aldı son gücüyle kapıya kuvvet uyguladı. Kapı sert bir biçimde açılıp fayansa çarptı. Minho hemen karşısında öylece duram bedene baktı. Yerde cam parçaları vardı ve Jisungun elinde kocaman bir cam parçası.
Onunla göz teması kurdu, ağlamaktan gözleri kanlanmış çocuğa baktı, ardından eline indirdi bakışlarını. Elinin üst tarafından kan damlıyordu büyük ihtimalle aynaya yumruk atmış ve aynayı parçalamıştı. Bütün endişesini geriye attı ve zorla gülümsedi
"Gü-güzelim aptal balığım bırak elindekini" ona doğru adım attı. Jisung bir adım gerileyince durdu. Onun bu haline dayanamayıp üç gündür içinde tuttuklarını kustu
"Yapma Jisung, yalvarırım yapma. Böyle durma, böyle çaresiz durma. Mahvoluyorum seni böyle gördükçe. Derdini aç bana kim sana ne yaptı söyle? Söyle ki onu mahvedeyim sana yaptıklarının bin beterini yaşatayım. Seni böyle gördükçe nefes alamıyorum kalbim sıkışıyor ölecek gibi oluyorum ben be güzelim. Gel bana her şeyi anlat sana destek olacağım seni iyileştireceğim gözlerindeki yıldızları parlatacağım. Işıl ışıl olacaksın söz veriyorum yeterki susma söyle anlat kus içindeki nefreti ben buradayım senin için her şeyi yaparım yeterki susma be güzelim" gözleri dolu doluydu ikisininde, Jisungun ağzından hıçkırık kaçtı boş lavaboda yankılandı
"Ahjussi dayanamıyorum" dedi Jisung çaresiz bir acıyla
"Birlikte dayanırız yeterki bana gel, tek bir adım at ben sana on adım atayım. Sen yorulma diye ben gelirim sana. Adımlayacağımız yolda sen yorulma diye ben taşırım seni" dedi Minho umut verici bir gülümsemeyle
"Susmuyor ahjussi, kafamda sürekli beni öldürüyor ve ben bir şey yapamıyorum" gözlerinden yanağına yuvarlanan yaşların ardı arkası kesilmiyordu
"Sana bir şey olmasına izin vermem anlat bana o gün kim ne yaptı sana?" Minho yavaş yavaş ona doğru adımladı
"Seninle konuştuğumuzu öğrenmiş, bana erkek oruspusu mu oldun dedi. Ahjussi ben oruspu değilim ki" Jisungun küçük bir çocuk gibi ağlayarak şikayet etmesi Minhonun içine taş gibi oturdu. Sinirden ağlamak üzereydi
"Sonra telefonumu kırdı, sonra aynı anneme yaptığı gibi boğazımı sıktı. Kurtulmaya çalıştım çünkü sen beni bekleyecektin sen bana gelecektin, ben seni bekletmek istemedim ama o durmadı sürekli vurdu. Çok canım yandı ahjussi" çaresizce hıçkıra hıçkıra ağlayarak söylediği kelimeler taş gibi oturdu boğazına kaç gündür yuttuğu kanı kusuyordu acıyla
"Annem gibi ölmem gerektiğini söyledi ahjussi, sürekli kafama vurdu aynı anneme yaptığı gibi ve ben dur diyemedim sesim bile çıkmadı, sana gelemeyeceğim sandım çok korktum" vücudu tir tir titriyordu. Elindeki cam parçası ayağının dibine düştü. Minho küçüğünün kolundan tutup kendine çekti sıkı sıkı sarıldı. Onunla birlikte ağlamaya başladı.
İkisi cam parçalarının arasında birbirlerine yaslanarak ağladılar, Jisung tüm acısını döktü ağladı. Minho onunla birlikte onun dökülen acılarına ağladı. Minho onun çocuk yanına ağladı. Çektiklerine onunla birlikte ağladı. Saatlerce kucağındaki bedenin çaresiz ağlayışalarına ağladı. O banyoda sadece cam kırıkları yoktu Jisungun paramparça olmuş yaralarıda vardı. Minho o yaralara göz yaşı döktü. Minho içi dışına çıkana kadar kucağındaki bedene ve yaşadıklarına ağladı.
——— Cok canim yandi
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.