"Seokjin sikeyim seni! İki saattir bekliyorum burada!"
"Bal gibi de sen suçlusun! Jungkook'u okuldan almam gerek. Ama ben napıyorum? Siktiğimin Mark'ını bekliyorum! Senin yüzünden!"
"Sus senden yardım isteyende kabahat!"
Telefonu sinirle kulağımdan indirip telefonu kapattım.
Seokjin'i sikeyim cidden.
Böyle olacağını bilseydim asla ondan yardım istemezdim. Çünkü ne olursa olsun Mark'ın yüzünü görmek istemiyordum. Sadece telefondan fotoğrafları silip gidecektim. Evet on dakika bile sürmeyecekti, sonra da Jungkook'umun yanına gidecektim! Bu kadar basit işte.
Resmen buluşma saatinden 1,5 saat geçmişti ve eğer on dakika içinde gelmezse gerçekten siktirip gidecektim.
Özellikle Jungkook ile geçireceğim geceyi mahvettiği için çok sinirliydim ona.
Elimde olsa boğazını sıkarak öldürdüm onu.
Ben kendimi sakinleştirmek için Jungkook'un fotoğrafını açacağım sırada omzumda bir el hissettim.
"Selam"
Gelmişti sikik piç!
Hiç gelmeseydin gerizekalı.
"Sonunda!"
Sitem ederek söylenmeye devam edeceğim sırada daha da sinirlenmemi sağlıyacak kelimeler döküldü ağzından.
"Şey... beklettim üzgünüm ama... Aslında bilerek beklettim yani beni gerçekten seviyor musun, bekler misin diye."
Gel de öldürme gel de gebertme.
"Ciddi misin?! Sırf bunun için mi yani? Ben iş adamıyım yönetmem gereken bir şirket var ve sana zaman ayırmam bile mucize. Sen gelmiş bana seni denemek için yaptım diyorsun!"
"Haklısın özür dilerim ama... Hani stajyerdin?"
Biraz daha konuşursa üstüne atlayıp boğazına yapışacak, kendimi katil yapacaktım.
Ne kadar sinir bozucu bir yüzü var bunun. İnsan yüzüne bakınca ister istemez öldüresi geliyor!
"Sanane yani... şey evet öyleyim."
Tamam... Sakinliğimi korumam lazımdı.
"Kusura bakma ben sinirlendim biraz. Mark hemen konuya girmek istiyorum çünkü malum lak lak edecek zamanım kalmadı. Şirkete geçmem lazım."
"Peki haklısın."
Biraz kırılmış gibi duruyordu ama tabiki sikimde değildi.
"İlk önce sana güvenmek istiyorum telefonunu alabilir miyim?"
Uzatmadan telefonu açıp bana verdi.
Direkt olarak galeriye girdim, yoktu ardından çöp kutusuna baktığımda orda da yoktu.
Üzgünüm Mark yolculuğumuz buraya kadarmış.
"Peki, iyi günler."
Telefonu fırlatırcasına attığımda arkamdan bana seslendiğini duydum.
"Taehyung... Bunun için yaptın değil mi?"
"Evet? Pardon da ne bekliyordun? Bak sana kaç kere söyledim mutlu bir ilişkim var ve bunun bozulmasını istemiyorum. Sevgilimi seviyorum ve kimseye değişmem anladın mı? Lütfen sen de bizimle uğraşmayı kes ve kendi yoluna bak."
Tek kelime bile etmesine izin vermeden arabama bindim ve Jungkook'un okuluna doğru sürdüm.
________________
Ne güzel bir saat kadar da Jungkook'u beklemiştim!
Ne güzel cidden!
Zil çalalı on dakika olmuştu ama benim sevgilim hâlâ yoktu ortalıklarda.
Telefonu çıkarıp Jungkook'u arayacağım sırada soobin ile okuldan çıktığını gördüm.
Şimdi ben düz yazı yazamadığım için bunlar evlenirse Jungkook'un günlüğüne yazdığı şekilde anlatıcam olayları yani bi 3 4 bölüm öyle aticam sonra da final yaparım.
VE YORUM VOTE ATMADAN OKUMAYIN!!!!!!
yoksa ağlarım
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Do You Know Sex? | tk
FanfictionSex bağımlısı Taehyung ve sex'in ne demek olduğunu bilmeyen sevgilisi Jungkook. Absürtlük içerir!