jimin evin önündeki merdivenlere otururken yoldan geçen arabaları izliyordu. yazlıktan ayrılıp eve geçtiklerinden beri üstünde bir bunalım hali vardı.
iki gün önce taehyung kendi babasına sonunda açılmıştı. planladığı gibi babası ile golf oynarken bir anda söylemişti. beklediğinin aksine babası şaşırıp topu başkasının kafasına atmamıştı. tam da jimin'in tahmin ettiği gibi taehyung'un babası daha önce durumu anlamıştı.
jimin insanları çoğu zaman anlayamadığını düşünse de iyi bir gözlemciydi. taehyung'un babası ile ilk tanıştığı anda onun bakışlarını görmüştü. taehyung'un jimin'den hoşlandığını anlamış olmanın verdiği bir çuvallama vardı bakışlarında.
taehyung'un babası daha önce bu olayların gençler için gelip geçici hevesler olduğunu düşündüğünü söylemişti. ama kendi oğlunun duygularını anlamaya çalışmak ya da jimin ve taehyung arasındaki ilişkiyi görmek onun düşüncelerini değiştirmişti. ne olursa olsun oğlunun yanında olmak istiyordu.
jimin olayın böyle işlemesine fazlası ile mutlu olmuştu. taeahyung babasına bağlı biriydi, yıllarca reddedilme endişesi taşımak onun için yorucu ve yıpratıcı olmuştu.
jimin reddedilme korkusunu bilirdi. sonuçta babasının söylediği her şeyi uygulamasının sebebi onun tarafında kabul görme isteğiydi. ama bir şeylerin farkında varmıştı, kendi yaşamının ve sağlığının babasının içi boş baskısı yüzünden berbat olmaması gerektiğinin farkındaydı.
kabul görmek zorunda değildi, sevgi şartlara bağlı olmamalıydı.
jimin düşüncelerinde kaybolmuşken omzuna konan el ile irkilmişti. arkasını dönerken kulaklığını çıkarmıştı. annesi içeriden sesini muhtemelen ona duyuramamıştı.
"sana sesleniyordum yavrum, kulaklığının sesini bu kadar açma kulakların zarar görür."
bir noktada yüksek ses jimin'in kulaklarını gerçekten ağrıtıyordu ama bazen yeterince yüksek sese maruz kalamazsa beyninin içindeki sesler dışarıdaki seslere karışıp ona işkence ediyordu.
"daha dikkatli olurum. bir şey mi oldu, neden çağırmıştın?"
"içeri gel sana bir şey göstereceğim, hadi."
annesi elindeki koliyi kapının önüne bıraktıktan sonra içeri yönelmişti. annesi gerçekten toparlanıyordu, babasından kesin olarak ayrılacaktı. işi burada olduğu için şehirden ayrılmayacaktı, yakınlarda bir ev bulmuştu oraya taşınıyordu.
jimin ayağa kalkıp annesini takip ederken yığılmış eşyalar onun yüzüne çarpan gerçekler gibiydi. bu oluyordu. hayatları değişiyordu.
annesi yatak odasına girerek çekmecelerden birini açıp bir kutu çıkarmıştı. çıkardığı kutu bir takı kutusuydu, kapağını açıp içindekini eline almıştı. jimin'in daha önce görmediği yıldız şeklinde bir broştu bu.
jimin broşa bakarken "bu ne?" diye sormuştu.
"taehyung evimizde kalırken bu broş ondaydı, ben broşu görünce bunu sana aldığını söylemişti."
jimin kafası karışık bir şekilde annesine bakmıştı. taehyung'un aldığı şeyin neden annesinde olduğuna dair bir fikri yoktu.
"daha sonra evde düşürmüştü ben de ona vermeyi unutunca yazlıkta kalmasın diye buraya getirdim. onun sana vereceği şeyi önceden sana vermem doğru değil biliyorum ama çekmeceyi boşaltırken bunu görünce sana bir şey anlatmak istedim."
annesi söyleyeceği şeyleri toparlamak istercesine duraksayınca jimin ona zaman tanımak için sessizliğe bürünmüştü.
"taehyung broşu sana aldığını söyleyince bunca yıllık hayatım boyunca babanın bana hiçbir şey almadığını o an fark ettim ve bu fark edişlerimin başıydı. hayatı boyunca bize hiç seçim hakkı sunmamış ve yıllarca bunu manipülasyonları ile örtmüş olduğunu görmem çok zaman aldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
my weird roommate || vmin ★
Fanfictiontaehyung: neden kendini banyoya kilitledin jimin: kaslarına bakıp baygınlık geçirmemi mi isterdin? ||oda arkadaşları vmin|| texting + düzyazı||