"Riki! Hadi artık, geç kalıyoruz!"
Jaeyun'un aşağıdan minik opluna seslenmesi tüm evin içerisinde yankılanırken sessizce iç çekmişti ardından. Oğlunun bugün okuldaki ilk günüydü, Kore'ye dönmelerinin ardından başka bir yerde eğitim göreceği ilk gün.
Minik çocuk, hafif kırmızı olmuş gözleri ve burnuyla aşağıya inerken bir yandan babasının onun için hazırladığı çantasını minik elleriyle taşımaya çalışıyordu. Yaşadıkları şeyler babası kadar onun için de zordu, bazı şeylerin hala farkında olmasa bile.
Oğlunun bu halini gördüğü zaman mutfaktan çıkmış ve direkt onun yanına koşmuştu Jaeyun. Koşmasıyla birlikte oğlunun kolları arasına atlaması ve tekrar ağlamaya başlaması bir olmuştu.
"Ben gitmek istemiyorum." demişti minik çocuk, yarım yamalak konuştuğu Japoncası ile birlikte. "Burada da durmak istemiyorum, eve geri dönelim."
Oğlunun söyledikleriyle bir süre durmuştu. Ne diyeceğini, nasıl bir tepki vereceğini bilmiyordu. Sadece yüzüne minik bir tebessüm yerleştirdi Jaeyun, ardından kendisine sarılan minik oğlunun saçlarını okşamaya başladı.
Bir süre ikisi de sadece o şekilde kaldılar. Oğlu ağladı, babası saçlarını okşarken sakinleşmesi için elinden geleni yaptı. Ardından Jaeyun oğlunun yüzünü görebilecek bir hale gelmiş, yere oturarak minik bebeğinin gözyaşlarını silmeye başlamıştı nazikçe.
"Bebeğim."
Sesi o kadar yumuşaktı, o kadar huzur vericiydi ki minik oğlan babasının bunu her seferinde nasıl yaptığını bilmiyordu. Kendisine kıyasla daha akıcı şekilde konuştuğu Japoncasına bile hayrandı.
"Biliyorum, yeni bir yere gelip yeni bir hayata başlamak çok zor." demişti ilk olarak babası. Gözyaşları durduğunda ise gülümsemiş ve oğlunun saçlarını okşamaya başlamıştı. "Korkuyorsun, gerginsin ve üzgünsün. Seni çok iyi anlıyorum Riki. Ama sürekli eskiye bağlı kalıp yaşayamayız bebeğim."
Oğlunun ne demek istediğini anlamadığını ona olan sevimli bakışlarıyla fark etmişti Jaeyun. Kıkırdamış, oğlunun alnından öptükten sonra onun anlayacağı şekilde konuşmaya başlamıştı.
"Eğer Japonya'da kalsaydık ikimiz de daha çok üzülecektik bebeğim. Hem, sen hani Kore'yi merak ediyordun? Sırf sen merak ediyorsun diye geldik."
"Artık etmiyorum. Ben evimizi istiyorum."
Oğlunun ısrarcı tavırlarıyla susmuş ve bir süre düşünmüştü Jaeyun. Aklına eski anıları gelince buruk bir şekilde gülümsemek istese bile aynı yüz ifadesini korumuştu.
Korumak zorundaydı, oğlunun karşısında ağlayamazdı.
"O zaman seninle bir anlaşma yapalım." demişti gülümseyerek. Oğlunun dikkatini çektiğini anladığı vakit konuşmaya devam etmişti. "Bu yarı dönemi burada başarılı bir şekilde tamamlarsan burada kalıyoruz, yaz tatillerini de Japonya'da geçireceğiz. Ama çok zorlandığını fark edersem söz veriyorum eve döneceğiz ve sadece yazları buraya geleceğiz, anlaştık mı?"
Oğlunun heyecanlı bir şekilde başını sallamasıyla kıkırdamış ve ayağa kalkmıştı. İlk önce minik çocuğun üstünü düzeltmiş, sonra kendisinin üstünü düzelterek onun çantasını almıştı.
"O zaman hadi okula gidiyoruz. Eğer biraz daha evde durursak ilk derse yetişmen daha da zor olacak."
•••••
Single parent au Heejake olmazsa olmazdı...
Parent Jake × CEO Heeseung
Umarım beğenirsiniz :3 Kendinize çok çok dikkat edin <3

ŞİMDİ OKUDUĞUN
My Father •Heejake
FanfictionRiki, babasına karşı biraz fazla korumacı bir çocuktu. ×Lee Heeseung & Sim Jaeyun