Chptr Two

151 18 6
                                    

"Öyle işte, anne. Ne yapacağımı tam olarak bilemedim."

Oğlunu okula bırakıp bir süre onunla durduktan sonra arabasına binmiş ve iş yerine gelmişti Jaeyun. Molaya çıktığı zaman annesini aramış ve olan biteni ona anlatarak ne yapacağını sormuştu.

Böyle biriydi o: Ne zaman bir çözüm yolu bulamadığını hissetse veya oğlu ile ilgili bir durum olsa annesini arardı. Onun yardımcı olacağını biliyordu çünkü.

"Riki bir veya iki haftaya okuluna alışacaktır Jaeyun." demişti annesi yumuşak bir ses tonu ile. "Ama burada senin ona yardımcı olman lazım bebeğim."

Annesi göremese bile başını öne eğmiş ve gözyaşlarını silmişti Jaeyun sessiz bir şekilde. Ardından derin bir şekilde nefes alıp vermiş ve başını kaldırmıştı.

"Biliyorum ama... Ben bile yaşadıklarımı hala atlatamamışken ona nasıl yardım edeceğim anne? Bana bile hala zor geliyor, bir de ona belli etmemek daha zor."

Yaşlı kadının oğlunun demek istediklerini anladığı zaman ona belli etmeden iç çekmiş ve önünde duran çerçevedeki resme bakmıştı buruk bir şekilde gülümserken.

"Her şeyi içine atmana gerek yok bebeğim. Ağla, yık, dök, parçala.... Ama unutma ki sen bir babasın Jaeyun. Oğluna babalık yaptığın gibi annelik de yapman lazım."

"Zor, biliyorum. Çok zor geliyor şu an her şey sana. Kalbinin acısını ben buradan hissediyorum minik prensim, ama olanlar artık oldu. Oğluna dediğin gibi eskiye göre yaşamayı bırakman gerek. Bir gün elbette yaraların sarılacak hayatım."

Jaeyun annesinin dedikleriyle bir süre susmuş ve onu dinlemişti sadece. Mola vaktinin yavaş yavaş bitmek üzere olduğunu fark ettiği zaman annesiyle vedalaşmış, iş yerine geri dönmüştü.

Buraya bir arkadaşı sayesinde başlamıştı. Onun sayesinde bir işi vardı ve oğlu ile kendisini geçindirebilecekti. Derin bir şekilde nefes almış, elindeki dosyaları alarak patronunun odasına doğru ilerlemeye başlamıştı.

Kapıyı tıklattığı zaman içeriye girdiğinde ilk olarak hafifçe eğilmişti. Sonra ise hatırladığı ve konuşabildiği kadar olan Korecesiyle konuşmaya başlamıştı.

"İyi öğlenler, Bay Park." demişti Jaeyun ilk olarak. "Öğleden sonra kontrol etmek istediğiniz dosyaları getirdim. İstediğiniz şirket raporları da tahminimce bir veya iki saate gelecektir."

Bay Park, veya Sunghoon, içeriye gelen asistanını gördüğü zaman gülümsemiş ve teşekkür ettikten sonra kendi yaşlarında olan oğlanın masaya belgeleri bırakmasını izlemişti.

"Jaeyun."

Jaeyun odadan çıkmadan önce patronunun ona seslenmesiyle tekrar arkasını dönmüştü gülümseyerek.

"Öğleden sonraki toplantıların çoğunu iptal etmeni istiyorum, sadece saat 5'te olanı iptal etme." demişti Sunghoon gülümseyerek. "Az sonra eşimi almak için çıkacağım, o saate kadar gelirim. Ayrıca senin de toplantıda olmanı istiyorum. Bir anlaşma imzalanacak."

"Ama Bay Park... O saatte oğlum okuldan çıkmış olacak, bir de trafiği düşünürsek... Yetişmem mümkün olmaz."

Sunghoon, az buz sekreterinin durumunu biliyordu. Her ne kadar omun aile işlerine karışmayacak olsa bile yine de ona yardım etmeliydi.

"Duruma göre erken çıkmana izin vereceğim, şu an sadece endişelenme."

My Father •HeejakeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin