8. Bölüm

168 26 70
                                    

İyi okumalar<3

"Sigara içmek ister misin Sarı Kafa?"

"Hayır, Sarı Kafa. Benim astımım var."

"Hmm, kötüymüş. Dertlisin ve sigara içemiyorsun. Çok çok kötü."

"Peki sigara unutmayı sağlıyor mu?"

"Hayır."

Başımı salladım belli belirsiz.

Ares'le bir haftayı aşkın bir süredir hiç bir şeykilde konuşmamıştım. Görmemiştim de.

Akşam yürümek için dışarı çıkmıtım ve bir kedi tam arabanın altına girecekken birisi kediyi kurtarıp arabanın arkasından küfür etmişti. Kim mi? Yanımdaki Sarı Kafa.

Kediyi kurtardıktan sonra bir mahalleye girmişti ve elindeki kediyle sokağın kenarına oturmuştu. Ben de yanına gitmiştim.

Ne adımı sormuştu, ne yaşımı, ne de neden yanına geldiğimi...

Hiçbir şey.

Hatta benimle konuşmuştu, bazen de gülmüştü.

Yabancı biriyle konuşmak güzeldi. Adını bile bilmeden öylece konuşmak. Gerçekten güzeldi.

Saçlarım sarı olduğu için bana Sarı Kafa diyordu. Onun da saçları sarıydı o yüzden ben de Sarı Kafa diyordum.

İkimizde susunca tekrardan elindeki kediye döndü ve kafasını okşadı. "Plakasını aldım, bebeğim. Karakola gidip şikayet edeceğiz merak etme." Dedi ve gülümsedi.

Sanırım bana değil kediye söylemişti. Ben de gülümsedim.

Sonra kafasını kaldırdı ve elindeki saate baktı.

"Sarı Kafa?" Dedi bana bakarak. "Saat geç olmuş. Ailen merak etmesin seni?"

Yutkundum. "Benim ailem yok."

Yutkundu. "Özür dilerim, hatırlatmak istemezdim."

Gülümsedim. "Önemi yok, alışığım."

Gülümsedi. "Peki o halde hadi kalk gidelim. Üşüyeceksin."

"Nereye?"

"Seni evine bırakayım."

Kafamı salladım.

"Öncelikle karakola gitmeliyiz. Gelir misin yoksa seni evine mi bırakayım?"

"Gelirim." Dedim.

Beraber karakola gelmiştik ve bir polis bize bekleyin burada dedikten sonra gitmişti.

Koltukta kısa süre bekledikten sonra bizi bir odaya aldılar.

"Şikayetiniz nedir?"

Sarı Kafa bir plaka verdi ve sonra "bu araba bana bilerek çarpmaya kalkıştı, üstüne üstlük kedime de çarpacaktı. Şikayetçiyim." Dedi kararlı bir sesle.

Eğer gerçeği bilmeseydim kesinlikle inanabilirdim!

"Bir kanıtın var mı?"

"Şahidim var."

Bana bakınca gülümsedi. Sonra bende gülümsedim. "Evet, ben şahidim." Dedim.

"Peki. Biz arabayı bulalım o adamla da konuşalım, size haber vereceğiz."

Başını salladı ve telefon numarasını verip izin istedi.

Kısa süre sonra karakoldan çıktık. Biraz yürüdükten sonra aynı anda kafamızı birbirimize çevirdik ve kahkahalar gülmeye başladık.

Umursar Sarmaz| Yarı Texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin