but for some it was paradise

183 20 28
                                    

☀️Remus☀️
________________

"Sonra yine geleceğim yanına tamam mı? Şimdi gitmem gerekiyor."

Sabah evden çıktığımda kendimi çocuk hastanesinde bulmuştum.

Bundan altı ay önce bir kitap işi için hastanedeki doktorlardan birisi ile konuşmam gerekiyordu.

Normalde başkası yapacaktı ama o kişi o gün annesini kaybettiğinden dolayı benim ilgilenmem gerekmişti. Geldiğimde de şimdi yanından ayrıldığım Amy önüme çıkmıştı.

Zayıf bünyesi yüzünden sürekli hastanedeydi. Kutu kutu ilaçları vardı. Üstelik sadece sekiz yaşındaydı. Sarı uzun saçlarını iki yandan örmeye bayılırdı. Renkli renkli elbiseler giymeye de. Hayatımda gördüğüm en neşeli çocuktu. Çocuklar genellikle neşeli olurdu evet ama onunki farklıydı. Sorunlarını neşesiyle çözmeye çalışıyordu. Bardağın hep dolu tarafını görmeye odaklanmıştı. Pollyanna bir insan olsaydı Amy olurdu eminim.

Her hafta gelmeye çalışıyordum hastaneye. Amy genellikle boyama kitaplarına bakıp neyi ne renge boyayacağını seçmeye çalışıyordu. Benim geldiğimi görünce de boynuma koşup sarılıyordu.

Annesi ve babası otuzlu yaşlarında bir çiftti, beni de seviyorlardı.

Amy benden fazlasıyla küçük olabilirdi ama bu ondan ders almadığım anlamına gelmiyordu. Bazı zamanlarda dediği şeyler o kadar anlamlı oluyordu ki şaşırıp kalıyordum.

Benimle hastane kapısına kadar geldi.

"Senin kafan karışık sanki Remus."

Ona adımla seslenmesini söylemiştim.

"O nereden çıktı şimdi?"

Eğildim, Amy kendisine yukarıdan bakılmasından nefret ederdi.

"Bilmem, üzgün gibisin. Kim üzdü seni?"

Nasıl anlayabiliyordu? Çocuklar farkında olmadan nasıl sağlam fikirlerini dillendiriyorlardı?

"İyiyim ben, yorgunum. Merak etme."

"Bir şey varsa da öğreniriz."

Yanağını sıktım yavaşça.

"İlaçlarını içmeyi unutma."

Ardından arabama binip iş yerine sürmeye başladım. Öğlen gideceğim için sabahtan hastaneye gelmiştim. Kahvaltıyı Amy ile beraber yapmıştık.

Dün akşamdan sonra kafam yerinde değildi. Bileğim hafiften kızarmıştı. Baktıkça sinirlerimi bozuyordu.

Sirius kendini ne sanıyordu? Cinayet olmasaydı bana yazmayacaktı bile. Görmezden gelmeye, birlikte olmamışız gibi davranmaya devam edecekti.

Özür dilemesi kulağımda çınlayıp duruyordu.

Özür dilerim.

Keşke...keşke zamanında yapsaydı. Keşke değerimi bilseydi. Onun için yaptıklarımı anlasaydı.

Hatalarını sorun etmememi anlasaydı. Sevgimi anlasaydı.

Ailesiyle sorun yaşamayalım diye ettikleri tüm alaylara, küçümseyici sözlere katlandığımı anlasaydı. Masanın altından elimi tutması, ailesine karşı tek kelime etmeyip beni yalnız bıraktığı gerçeğini hafifletmiyordu.

Ama hepsinden önemlisi beni anlasaydı. Beni anlasaydı şu an kokusunu hissediyor olabilirdim.

Sirius'u hayatımdan çıkarmayı başardığımı düşünsem de dün hayatımdan çıkarmaktan çok kenara itmeyi becerdiğimi anladım.

my own name || wolfstar Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin