pageant queens and big pretenders

195 21 62
                                    

🌌Sirius🌌
__________________

"Nerede kaldın be oğlum?" dedi James oflayarak. Akşam yemeğe gidelim demiştim ve onu bekletmiştim. Ne yapabilirim? Trafik olurdu bu saatlerde.

"Trafiğe takıldım, James. Buradayım." aynı onun yaptığı gibi oflayarak cevap verdim.

Her zaman oturduğumuz masaya oturmuştu. Cam kenarıydı ve mekan yüksekte bir yerdeydi. Şehrin ışıkları, binalar gözüme gerçekten mükemmel geliyordu. Biraz serindi ama olsun.

"Reg gelmedi mi?" diye sordum. Garson masaya menüleri bırakırken.

"Gelmedi, dışarı çıkası yokmuş."

Menüye baktım. Sabah çok az bir şeyler yemiştim. "Her zamankinden söyleyelim mi?" Buranın şefi özel soslu bonfile yapıyordu, vaktim olsa hep gelip yerim. Bayılıyorum.

"Olur. Sen bize iki tane getir." James beni kırmamıştı. Garson mutfağa gitti.

"Ee Sirius, nasıldı bugün?"

Garipti. Remus'u tekrar görmek çok garipti. Bir yıl sonra. Bir yıl. Delil ya da tanıklar vardır diye apartmandaki kişileri araştırırken Remus Lupin yazısını görmeyi beklemiyordum. İsim benzerliği midir acaba düşüncem resmini görünce anında kaybolmuştu.

Remus, bana işim konusunda hep destek verdi, hakkını yiyemem. Bugün bulunduğum yerde benim kadar onun da emeği var.

İlişkimizin bittiği günü hatırlıyorum. Eve gelmiştim. David beni kapıda karşılamamıştı. David köpeğimizdi. Bowie sevdiğimiz için bu ismi koymuştuk. Remus ifadesini verene kadar onun barınakta olduğunu düşünüyordum. Hatta tüm barınakları aramıştım ama ses çıkmamıştı. Demek barınakta olmadığı içinmiş.

David her akşam koşarak bana gelirdi. O akşam gelmedi dediğim gibi. Remus diye seslendim. O da cevap vermedi. Ev sessizdi. Ev geceleri gelmediğim sürece hiç sessiz olmazdı. Bazı geceler Remus beni beklerken dizi izlerdi. Televizyonun sesi olurdu evde.

Ama hayır hiçbiri yoktu ve paniklememe sebep olmuştu bu durum. Hemen evi dolaşmaya başlamış, en sonunda da yatağımızın üzerindeki notu bulmuştum.

Benden bu kadar Sirius. Artık yapamıyorum. Özür dilerim.

Beynime silahı dayayıp tüm şarjörü boşaltsanız tam olarak böyle hissederdim.

Daha kötüsü ben onun neden gittiğini anlamamıştım. Bana göre iyi ve anlayış içerisinde yürüttüğümüz bir ilişkimiz vardı.

Birbirimize saygı duyardık. Birbirimizin işiyle hiçbir sorunumuz yoktu.

Neden onu bir yıl boyunca aramadığımı bilmiyorum. Sadece yapamadım işte. Gitmesini kabullenmek onunla konuşmaktan daha kolay gelmişti.

"İki hırsızlık vakası, bir cinayet davasını çözdük. Ama yeni bir cinayet davası çıktı başımıza." şakaklarımı yavaşça ovuşturdum. Cinayet davaları beni yoruyordu, hem bedenen hem de zihnen. O davayı çözmek için çok uğraşmıştım ve şimdi yenisine hazır değildim. Mecburen almak zorunda kalmıştım. Bu önemli bir davaydı. Konumumu güçlendirmeme yarayacaktı.

"Diğerinden daha mı zor bu cinayet olayı?"

"Bilmem. Çok taze bir dava olduğu için net ifadeler kullanamıyorum."

"Anladım. Nasıl biri ölmüş?"

James ile bazen davalar hakkında konuşurdum. Bu iş etiği açısından biraz sorunlu görülebilecek bir olaydı farkındayım ama öyle aşırı önemli detayları söylemiyordum zaten.

my own name || wolfstar Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin