Kalbi heyecanla çarpıyordu genç kızın. Uzun zaman sonra ilk kez böylesine güçlü hissediyordu. Bu his, amfinin ortasındaki sunum masasına gidene kadar sürdü. Masanın başına geçip kalabalık sınıfa bakınca o gücün yerini kısa bir süreliğine korku alsa da okuduğu kitaplardan öğrendiği nefes egzersizini yaptı iki saniye. Ardından da hocasının direktifiyle sunumuna başladı.
On beş dakika, ona bir saat gibi gelse de birkaç kez dili sürçmesi haricinde sunumun üstesinden gelmişti. Bu yüzden kendiyle gurur duyuyordu.
Üniversite hayatının ilk sunumunu hakkıyla tamamlamıştı.
Ders bittikten sonra muhabbetinin olduğu birkaç arkadaşının sunumu hakkındaki tebriklerini kabul etti. Ardından kendini dışarı attı. Bugünkü dersleri bitmişti ama yarınki Fizik dersi için çalışabileceği tek zaman şu andı. İki saatin ardından da part time işine gitmesi gerekiyordu. Okula çok yakın, yeni açılan bir kafede gece on ikiye kadar çalışıyordu.
Adımlarını hızlıca kütüphaneye yönlendirdi. Çoğu kişinin ders bitim saati olduğu için kütüphane tıka basa doluydu. İlk katta yer bulamayınca üst kata, grupla çalışmaların yapıldığı bölüme gitti. Orada bulduğu boş sandalyeye yavaşça yerleşti ve fizik kitabını çıkarttı. Burası aşağısına nazaran daha gürültülüydü ama gürültülü ortamlarda çalışmaya yıllardır alışkın olduğundan sorun etmedi.
Kitabını açıp yarınki dersine çalışmaya başladığında kendini yine sayıların arasında kaybetmişti.
Zaman algısını kaybettiği bir anda kulağının dibinde duyduğu fısıltıyla yüreği ağzına geldi ve dudaklarının arasından çıkan nidaya engel olamadı. "Hi!"
Genç kız, korkuyla sandalyesine yaslandı ve yan tarafına döndü. O sırada ona doğru eğilmiş olan genç adam mahcup bakışlar altında gülümsedi. Ellerini hafifçe havaya kaldırdı. "Özür dilerim, korkutmak istemedim."
Genç kız, ona tatlı bir şekilde gülümseyen adamın gözlerine bakakaldı. Yemyeşil gözleri kendini ona çekmişti. Beyaz teni, koyu kahve dalgalı saçları ve tatlı bakışlarıyla ona gülümseyen genç adama kitlenmişti. Ta ki, "Burada mısınız?" diye fısıldayan sesi tekrar duyana kadar.
Girdiği transtan çıktı ve gözlerini alık alık kırpıştırdı. "Korktum." diyebildi sadece, ardından yutkundu.
"Korkuttuğum için üzgünüm. Size yardım etmek istemiştim."
Genç kız, yardım konusunu anlayamadığı için alık alık bakmaya devam etti. Genç adam, kızın boş bakışları ve hafif aralık dudaklarıyla oluşturduğu tatlı yüzüne hafifçe güldü. Ardından kızın önünde açık olan kitabı parmağıyla işaret etti. "Birkaç dakikadır sürekli oflayarak soruyu siliyordunuz." Başını kıza yaklaştırarak sesini biraz daha kıstı. "Etraftaki insanlar da biraz rahatsız olmuş olacak ki size baktılar ama fark etmediniz. Ben de kitabınıza bakınca soruyu yapabileceğimi düşündüm. İsterseniz yardımcı olabilirim."
Genç kız, karşısında ona tatlı dille derdini anlatan adama bakarken utandığını hissetti ve hafifçe gözlerini etrafta gezdirdi. Göz göze geldiği birkaç kişiyle, doğru söylediğini anladı. Zaten bu şekilde çözemediği sorular üzerinde uğraşırken kendini kaybederdi.
Genç adam, yanakları kızaran kıza gülümsedi. Kız başını salladı ve kitabını ikisinin ortasına doğru çekti. "Rahatsız ettiysem kusura bakmayın. Bazen kendimi kaybediyorum. Eğer yardımcı olabilirseniz de çok mutlu olurum."
Genç adam, soruya birkaç saniye göz gezdirdikten sonra nasıl yapması gerektiğini kafasına oturtturdu. Önündeki defterinin köşesine kendi çapında işlem yaptıktan sonra doğru cevabı bulmasıyla gülümsedi. Ardından yaptığı işlemin de bulunduğu defteri ikisinin ortasına çekti. Fısıldayarak anlatmaya başladı. "Aslında senin yaptığın yol da yanlış değil ama uğraştırıcı ve hata riski yüksek. Burada en kolay integralden yola çıkabiliriz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sıla
RomanceNeresi sıla bize, neresi gurbet Yollar bize memleket ××× Hikayenin tüm hakları saklıdır.