jòngśang ćafé

101 13 4
                                    

...

Dün gecenin ardından ikiside Yeosang'ın yatağında uyanmıştı. İlk uyanan Jongho olmuş karşısında dünyalar güzeli sevgilisini izliyordu.

"Hep bu yüzden mi koşarak geliyorsun?"

Yeosang'ın yanağını okşayarak konuşan Jongho saate baktığında geç kalacaklarını anlamıştı. Dünden beri uykusuz olduğu da çok belliydi. Sevdiceğinin dudağına bir öpücük kondurmuş ve kendisi hazırlanmaya başlamıştı. "Günaydın Jongho" Duyduğu sese dönmüş ona gülümseyerek bakan Yeosang'ı görmüştü. Yine ilk gördüğü gibi gülümsüyordu.

"Günaydın Yeosangım"

Yeosang'ın bir anda Jongho'ya sarılması şaşırtmıştı. "Sıkı sarıl Jongho. Seni unutmak istemiyorum" diyerek o da kollarını sıkıca sarmıştı. Öyle sıkı sarılmışlardı ki birbirleri için atan yarım kalpleri tamamlanmıştı. Birbirlerini unutma şansları yoktu. "Unutmana izin vermem"

....

"Bugün Mingi ile Yunho'yu da çağıralım mı kafeye Jongho. Sonuçta dün bir anda telefonunu isteyince ne olduğunu söyleyemedim"

"Olur çağıralım tabi o iş bende"
İkisi birlikte kafeye doğru ilerliyorlardı. Her gün koşu yaptığı yerleri şimdi yanında en sevdiği kişi ile yürüyordu. Hava yağmurlu değildi ama güneşli de sayılmazdı. Fakat ikisinin kalbi kesinlikle parlıyordu. Ellerinde başka bir kafeden aldıkları simitler ve sabah beraber hazırladıkları sıcak kahveler...

...

"Yeosang iki limonata daha"

Jongho tezgâhın arkasındaki sevgilisine bağırarak siparişleri iletiyordu. Gün geçtikçe kafe daha kalabalık oluyordu. Bugün de iyiki gelmişti Jongho yoksa kesinlikle günün yarısında yorgunluktan bayılabilirdi Yeosang.

"Hazırlar hangi masa?

"8 numara"

Kafasını sallayarak ve limonataları düşürmemeye dikkat ederek gidiyordu.

Gerçekten çok seviyordu Yeosang'ı.İlk günkü gibi seviyordu. Eğer birini sevicekseniz ilk günkü gibi sevin. Çünkü sevmenin en güzel şeklidir o.

Yeosang diğer masalar ile ilgilenirken Jongho tezgâhın arkasına geçmiş Yunho'yu akşam için aramaya karar vermişti.

"Yunho?"

"Efendim Jongho"

"Bugün akşam Yeo's kafe de buluşabilir miyiz?

"Bir şey mi oldu Jongho"

"Yüzyüze konuşsak daha iyi gibi ama Mingi'yi de getir lütfen onun da bilmesi gerek"

Çok önemli bir şeymiş gibi gösterip aslında harika bir haber verecekti.

"Yine korkutuyorsun beni Jongho ama tamamdır Mingi'yi de alıp geliyorum"

"Teşekkürler Yunho akşam görüşürüz"

"Görüşürüz Jongho"

Konuşmayı bitirip arkasını döndüğünde üstü kahve olmuş Yeosang'ı görmüştü. Yine gözleri konuşmuş ne olduğunu anlamışlardı. Muhtemelen koşturayım derken birine çarpmış ve kendi üzerine dökmüştü.

Yéo's Cáfé / JongsangHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin