20

2.9K 259 301
                                    


sonunda yeni bolumdeyiz

oy vermek neden zorunuza gidiyor anlamiyorum...

bir kere bile oy verip yorum yapmayan kisilerin de yeni bolum nerde, ne zaman gelecek diye ozelden ya da panodan bana yazmalari kadar komik bir durum yok

hak etmiyorsam soyleyin de bileyim

bu konuda artik cok fazla sinirleniyorum, uzgunum

birileri oy siniri gecsin diye cabalarken malum okuyucularimiz gizliliklerini korumaya devam ediyor
amaciniz ne bilmiyorum ama gercekten heves kiricisiniz...

sadece 2 yildir fic yaziyorum
ficler buyudukce etkilesimin de buyumesi gerekiyor ama buyuyen tek sey okuma sayisi..

sizden tek bekledigim sey hakkimi vermeniz

neyse oy vermeyip, yorum yapmayanlar bu kismi okumuyordur zaten😃

bosa yaziyorum

iyi okumalar

-











yoongi, yaklaşık on dakika önce gelmişti ruh eşinin evine. yol boyunca yaşadığı gerginlik hala üzerindeyken normalde ondan beklenmeyecek şekilde çekingence koltukta oturup evi inceliyordu.

jungkook onun tam tersi duyguları yaşıyordu. omegası'nın geleceğini öğrendiği dakikadan itibaren evde koşturmaya başlamıştı. sonuçta eşi ilk kez hiçbir sebep yokken evine geliyordu.

on dakikadır da heycan ve mutluluğunun yansıdığı parlak gözleriyle bakıyordu omegasına. konu açıp sohbet etmeye çalışıyordu ama yoongi pek konuşma tarftarı değildi. her sorusu kısa cevaplarla yanıtlanıyordu. jungkook bu durumu kabulleneli birkaç dakika olmuş, eşi gibi sessiz kalmaya başlamıştı.

yinede kendisine bakmasını, onunla göz göze olmak istiyordu.

"senin için meyve getireceğim." demişti ayağa kalkmadan önce. yoongi duvarda çerçeveli bir şekilde asılı olan okul belgelerinden gözünü ayırıp sonunda alfaya bakabilmişti. "gerek yok. şirkette yemiştim."

"içecek bir şeyler ya da abur cubur istemez misin?" bu sefer kafasını iki yana sallamıştı omega. "bir şey yiyip içmeye gelmedim." ve bu cümle bir anda jungkook'un tüm heycan ve mutluluğunu söküp almaya yetmişti.

omega ciddi bir şey konuşmak için buraya gelmişti..

gerginlikle yutkunurken zihni çoktan olumsuz düşüncelerle dolmuştu.

yoongi oturduğu yerde hafifçe hareket edip oturuşunu düzelmişti. bakışları büyük karnına inerken iç çekip dudaklarını aralamıştı. artık söylemesi gerekiyordu.

"jun-"

"birkaç," demişti jungkook bilerek yoongi'nin sözünü keserken. herhangi olumsuz bir cevabı duymaya hazır değildi. bu geceyi böyle hayal etmemişti. kendini kötü bir senaryoya hiç hazırlamamıştı. bu yüzden gecenin sonuna kadar yoongi'nin konuşmasına izin vermeyecekti. o zamana kadar da kabullenip kendini hazırlayacaktı. bu ne kadar zor olsa da onun için en iyi yol buydu.

"birkaç parça kıyafet almıştım. onlara bakmak ister misin?" bu durum yoongi'nin de işine gelmişti tabii. bu şekilde yüz yüzeyken konuşmak onun için çok zordu.

waste it on me ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin