↳ the conqueror of stepstones | daemon targaryen⁴

501 33 23
                                    

Daemon × Ella Waters hikayesinin dördüncü bölümündeyiz.

Keyifli Okumalar!

Ona, bir gün gökyüzüne sadece ay ve yıldızları izlemek için bakmayacağını söyleseler, Ella Waters başka ne sebep ile gökyüzünü izleyeceğini sorardı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Ona, bir gün gökyüzüne sadece ay ve yıldızları izlemek için bakmayacağını söyleseler, Ella Waters başka ne sebep ile gökyüzünü izleyeceğini sorardı.

Alacağı yanıt ejderha idi.

Ve bir prensin dönüşünü beklemek.

Özlem duygusuyla dolu kalbini, kum saati gibi akıp giden zaman daha çok sabırsız kılıyordu. Ella, onu özlemişti. Her güneş doğduğunda, her gün batıp öte diyarı aydınlatmaya gittiğinde de Ella Waters'ın baş başa kaldığı duygu bu olurdu. Gökyüzündeki dönüşü için bekler, körfezi gözlerdi. Onu düşler ve uyuyamazdı. Unutulmaktan korkardı.

İçi içini yiyordu.

Daemon onu unutmuş olabilir miydi?

Evham yapmak seni erken yaşlandırır, derdi kız kardeşi. Haklı olduğunu Ella biliyordu. Tepetaklak yaşadığı hayatı onu hep en kötüleriyle baş başa koyup sonrada çabalaması için felaketlerden nasibini almasını sağladığından, Ella, güzel olan her şeyin onu mutlaka bir gün terk edeceğine inanarak bu yaşa kadar gelmişti. Çirkini çok tanıyınca, güzele olan inanç azalıyordu. Ama bu artık geçerli olmamalıydı. Ella, aşıktı.

Haydut Prens'e.

Ne zaman bu kadar aşık olduğu, yakın geçmişte sıcaklığını koruyan ama her geçen hafta genç kadına ızdırap veren bir işkenceye dönüşmüştü. Haftaların ayları, ayların da yılları kovalamasına nasıl katlandığını anlayamıyordu ama güçlü bir yüreği vardı. Özlemek onun kalbine binlerce bıçak yarası bırakmış ve endişeler tenini yakan bir ateş gibi kavurmuştu acıyla. Fakat Ella Waters, dayanabiliyordu. Toprak lekeleri ve is kokusuyla sarılı mektup sayesinde bir yıldan uzun bir süredir umutla dönüş yolunu gözlüyordu Prens Daemon'un.

Çünkü prens, Basamaktaşı'na gitmişti.

Ella'dan ve şehirden çok uzaklara.

Bir vâris ilan edildiği günden beridir, Prens Daemon Targaryen'in ciddiyeti, görevi uğruna daha çok artmıştı. Aşkı hâlâ şımarık bir oğlan gibi yaşar iken, bir gün hükümdar olacağını bilmenin ağırlığıyla diyarı koruyordu. Güneyde savaş haberleri çıktığında da vârislik pelerini omuzlarındaydı. Henüz Ella Waters'ın lavanta kokusu ellerinden çıkmamışken, çağrıldığı acil konseyin kararında etkili olan fikir ona aitti ve bizzat müdahale etme teklifi üyelerin onayı ile kabul edilmişti. Korsanların saldırısı altında olan Basamaktaşı'na gidecek, onlara bir ejderha prensi gibi saldıracak ve evine zaferle dönecekti. Kralın halefi olarak bu göreviydi, bir gün Demir Taht'a oturduğunda kimse ona ne yaptın diye sormayacaktı. Tüm cevapları şimdiden, gençliğinde verip gelecekteki küstah lordların dillerine mührü vuracaktı.

born to be wild • one shotsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin